Savaş çanları çalar ve çığlıklar atılırken: Sömürgeciliğin yeni hali
Savaş çanları çalarken kapımızda, sömürgeciliğin izlerini silmek peşinde Belçika Rusya’nın Vladimir Putin’i Ukrayna’ya asker sevk ederken bütün Batı nefesini tuttu bekliyor. Ekonomik olarak hem Türkiye hem de Avrupa Birliği ülkelerinin Rusya’ya bağımlılığı hareket alanlarını daraltıyor.
Türkiye, sadece tarım ürünü olarak yıllık Rusya’dan 4,4 milyar dolar, Ukrayna’dan 1,6 milyar dolarlık ithalat yapıyor. Türkiye doğalgazının yüzde 36,9’unu Rusya’dan alıyor.
Avrupa Birliği ülkeleri ise doğalgazda Rusya’ya adeta bağımlı. Genel olarak AB ülkeleri doğalgazının yüzde 46’sı, Doğu Avrupa ülkeleri yüzde 74’ünü ve Almanya ise yüzde 55’ini Rusya’dan alıyor.
Durum böyle olunca, AB ve Türkiye orta sahada top çevirme dışında başka hiçbir şey yapmıyor, yapamıyor.
Post-modern dönemde ülkeler ticari olarak birbirlerine bağımlı. Eskinin sömürgecilik anlayışı bugün ticari bağımlılık.
Eskiden bir ülkeyi işgal edip o ülkenin malları yağmalanıyordu. Şimdinin sömürgecilik anlayışı ise adeta gönüllü, ticari anlaşmalarla üstüne para vererek…
SÖMÜRGECİLİĞİN İZLERİ
Belçika Kralı Philippe ile Kraliçe Mathilde, Başbakan Alexander De Croo ve beraberindeki heyet mart ayında Afrika’ya gidecek. Resmi ziyaret öncesi Brüksel yakınlarında Tervuren kasabasında bulunan “Afrika Müzesi”ndeki 120 bin eser ve objeden 85 bininin envanteri Kongo Başbakanı Jean-Michel Sama Lukonde’ye iletildi.
Envanterin teslim edilmesinden sonra hangi eserin Belçika’ya “yasa dışı yollardan” getirildiği iki ülkenin oluşturduğu ortak komisyon tarafından belirlenecek ve bu eserler Kongo’ya iade edilecek.
Brüksel hükümeti, Afrika’daki sömürge geçmişinin kentte bulunan izlerini silmek hedefiyle kurulan çalışma grubuna rapor hazırlattı. Raporda, Belçika’da kamuya açık alanlarda ülkenin 19. yüzyıldaki sömürge geçmişini temsil eden veya hatırlatan sembollerin kaldırılması tartışılıyor.
Brüksel’deki birçok tarihi yapının Belçika’nın Kongo, Ruanda ve Burundi gibi Afrika ülkeleriyle tarihi ilişkilerine işaret ettiğini vurgulayan raporda, 19. yüzyılda yapılmış en büyük bina olarak bilinen Adalet Sarayı ve 50. Yıl Parkı gibi alanlar sıralandı. Bu eserlerin, Belçika Kralı Leopold II döneminde Afrika’dan getirilen fildişi, kauçuk ve kereste gibi zenginliklerin satışından elde edilen gelirle yapıldığı hatırlatıldı. Raporda, Kral Leopold II’nin şehir merkezinde bulunan ve özellikle Afrika kökenlilerin yaşadığı mahalle yakınındaki atlı heykelinin kaldırılması veya sömürge kurbanlarının anısını yaşatacak şekilde dönüştürülmesi, 50. Yıl Parkı başta olmak üzere bazı parklardaki sömürge dönemi heykellerinin kaldırılması, tünel, cadde, meydan gibi yerlere verilen Kral Leopold II ve diğer sömürge döneminin simge kişilerinin isimlerinin değiştirilmesi gibi başlıklar bulunuyor.
HIRSIZ KRAL
“Kongo Kasabı” olarak da bilinen Kral Leopold II’nin, konuk edildiği İstanbul Yıldız Sarayı’ndan değerli taşlarla süslü bir nargile çaldığı tarihçiler tarafından ifade edilir.
Tarihçi Joseph Tordeur’a göre, Osmanlı Padişahı Abdülmecid’i ziyaret eden Prens Leopold, aralarında değerli taşlarla, elmaslarla süslü nargilelerin de bulunduğu bazı eşyaları çalarak, ülkesine götürdü. Osmanlı İmparatorluğu’yla kötü olan ilişkileri düzeltmek için çaba harcayan ve bu nedenle oğlunu İstanbul’a gönderen Kral I. Leopold’un, Abdülmecid’e mektup yazarak oğlu adına özür diledi.
Prensliği döneminde hırsız olan Leopold II, Kral olduktan sonra Afrika’yı yağmaladı.
Huylu huyundan vazgeç(e)miyor…
FİKRET AYDEMİR – BRÜKSEL
FOTO: AA