Kriz uğultuları: Merkel’in mirası ciddi bir durgunluk içinde
Almanya’dan bir envanterle başlayalım.
İklim değişikliği, enflasyon, göç, altyapı eksiği, ordu, kalifiye eleman eksikliği, dijitalleşme, yapay zekâ – listeyi uzatmak mümkün – Almanlar o kadar çok değişim/reform zaruretiyle karşı karşıya ki, bu kadar değişimin/reformun nasıl yapılacağı muamma.
Ayrıca değişim Almanya için pek sevilen bir kavram değil. 16 yıl aralıksız iktidarı elinde tutan eski Şansölye Angela Merkel’in bir defasında “Almanya ancak Almanlar değişmek zorunda kalmazsa hareket eder. Almanlar ancak her şey istikrarlı kalırsa seferber olur” dediği söylenir.
16 yıl boyunca Almanlar, dünya siyasetinin dalgaları ne kadar yüksek olursa olsun, güvende olma hissine sahipti. Merkel ile mutlu yıllar geçirdi. Çünkü Merkel kaleydi: Tüm krizlerde ülkeyi metanetle yönetti. Ama dijitalleşme ihmal edilmişti, nasılsa NATO’nun savaş gücü vardı, orduya Soğuk Savaş kalıntısı gibi bakılıyordu, Almanya Rusya’nın petrol ve gazına teslim edilmiş, Çin’e daha sıkı bağlanılmıştı. Ancak Ukrayna savaşı Merkel’in mirasını paramparça etti.
SCHOLZ: CESARET, YATIRIM VE HIZ
Yeni şansölye Olaf Scholz, “Şimdi daha fazla cesaret, daha fazla yatırım ve hepsinden önemlisi daha fazla hız gerekiyor” demişti. Bir buçuk yıl geçti. Ve söylediği gibi hiçbir şey gözle görülür şekilde ilerlemiyor. Duymuş veya okumuş olabilirsiniz. Bild gazetesi tatilde olan Şansölye’ye açık bir mektup yayınladı geçenlerde. “Yardım edin, ekonomimiz çöküyor” başlıklı mektupta, halkın kaygılarını maddeler halinde sıraladı.
Enflasyondan, yatırımlara, konut sorununa, vasıflı işçi açığına, kadar pek çok konu.
Evet, Almanya ciddi bir durgunluk içinde.
ENERJİDEN GIDAYA
Hammadde açısından fakir Almanya’da, yüksek enerji maliyeti örneğin kimya gibi yoğun enerji kullanan endüstrileri özellikle sert bir şekilde vuruyor.
Ukrayna savaşıyla birlikte elektrik, enerji fiyatları patladı. Nükleerden aşamalı olarak vazgeçilmesi durumu zaten kötüleştirmişti. Uluslararası Para Fonu tüm sanayileşmiş ülkeler arasında yalnızca Alman ekonomisinin bu yıl küçüleceğini (eksi yüzde 0,3) bekliyor. Sanayiciler Birliği’ne göre, Almanya’nın bir sanayi ülkesi olarak durumu iyi değil.
Ukrayna savaşıyla birlikte gıda fiyatları da patladı. Süddeutsche Zeitung gazetesi daha geçtiğimiz günlerde “Gıda enflasyonunun yükünü bugüne kadar tek başına vatandaşlar sırtladı. Böyle devam edemez. Bu yükün yeniden dağıtımı gerekli. Sektördeki şirketlerin maliyetleri arttı, ama kârlarını korumayı başardılar. Sabit kârlar, artan maliyetleri tüketicilere neredeyse tamamen yansıttıkları anlamına gelir. Gıda enflasyonunu yükünü şirketler de paylaşmalı” diye yazıyordu.
HALKIN ACİL SORUNU: ENFLASYON
Köln’deki Rheingold Enstitüsü, durumun halka yansımasını araştırmış. Enstitünün yaptığı kamuoyu yoklamasında ankete katılanların çoğu (yüzde 51) enflasyonu en acil sorun olarak sınıflandırıyor. Bunu yaşlılıktaki yoksulluk (yüzde 46) ve iklim değişikliği (yüzde 43) izliyor. Uygun fiyatlı konut ve enerji krizi, her biri yüzde 41’le çözülmesi gereken en önemli sorunlar arasında yer alıyor. Yüzde 86’sı politikacıların enflasyon ve iklim krizi gibi sorunlara ciddi çözüm bulmasını istiyor. Ayrıca yüzde 59’u mevcut krizlerden bunalmış, sadece yüzde 55’i geleceğe güveniyor.
Bir başka araştırma Edelman Trust Barometer 2023 ise Almanların giderek daha karamsar hale geldiğini de gösteriyor. Ankete katılanların yalnızca yüzde 15’i kendilerinin ve ailelerinin beş yıl içinde daha iyi durumda olacağına inanıyor. Rheingold Enstitüsü raporunda, “Araştırmanın bulguları dramatik olarak tanımlanabilir. Çünkü ankete katılanların yüzde 73’ü politikacıların kendi yaptıkları iş hakkında kendilerinin hiçbir fikirleri olmadığına inanıyor” deniliyor.
Durum böyle. Yaşadığım Almanya’da üç partiden oluşan hükümetin yapması gereken şey ileriye doğru cesur bir adım atması bence. Yaşananlara, iş çevrelerinin çağrısına bakılırsa Alman ekonomisi sallantılı bir zeminde ilerliyor. Yaz tatilinden sonra iktidardaki üç partinin önümüzdeki yıllar, hatta on yıllar için doğru rotayı belirlemek için şansı azalıyor. Aksi takdirde değişim beklentisi iyice aşınacak. Krizin uğultuları bir uyandırma çağrısı gibi sanki. Bekleyeceğiz. Bakalım nasıl olacak…
HALİT ÇELİKBUDAK – FRANKFURT
KAYNAK: facebook.com/halit.celikbudak
FOTO: Olaf Kosinsky under the free licence CC BY-SA 3.0-de / Wikimedia Commons