Paris’te 140 bin solcu neden yürüdü ve nereye gidiliyor? Gös-Teri
Asıl yenilik bu yıl Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan Annie Ernaux’nun yürüyüşün başına Melenchon’la birlikte gelip bir süre kalmasıydı.
Bir yılda unun fiyatı yüzde 21 oranında arttı. Makarnanınki yüzde 20, yağınki yüzde 17, kahveninki yüzde 12, kağıdınki yüzde 42. Benzin, elektrik, gaz fiyat artışlarını saymıyorum. Fransa’da fiyat artışları durmuyor. Son kırk yıldaki en yüksek hayat pahalılığını dizginlemek mümkün olamıyor. Fiyatlar sanki her gün artırılıyor… Patronlar, devletlerüstü şirketler kazançlarına kazanç ekliyor. TotalEnergies örneğin son altı ayda 16 milyar avro kazanç elde etti, “savaş zenginleri” arasında hak ettiği yeri aldı.
Yoksullar daha yoksullaşıyor. Yoksullar son çare olarak tüketimlerini azaltmaya başladılar. Ama bebeğe süt, çocuğa iki lokmacık et, dedeye ekmek ve peynir (beyaz peynir lütfen), neneye çay (Rize malı olmalı) şart. Ne yapmalı?
Yanıt iki yönlü geldi: Siyasi ve sendikal. Siyasi yanıtın en somut örneği 16 Ekim 2022 pazar günkü gösteri ve yürüyüşle verildi. Sendikal yanıt ise 18 Ekim salı günü “eylem günüyle” geliyor: Birçok işyerinde, özellikle demiryolu, enerji işkollarında grevler, gösteri ve yürüyüşlerle.
NUPES’i oluşturan partiler (La France İnsoumise-LFİ, Le Parti socialiste-SP, Europe Ecologie-Les Verts-EELV, Le Parti Communiste Français-FKP) 16 Ekim 2022’de gösteri ve yürüyüş yapıp hayat pahalılığını ve iklim bozuklukluğunu önleyici ciddi önlemler alınmamasını Paris sokak, cadde, bulvar ve meydanlarında haykırarak eleştirdiler, kınadılar. “Marche contre la vie chère et l’inaction climatique” adı altında.
İÇİŞLERİ BAKANI BİLEMEDİ
Sabahın ilk saatlerinde düzenleyiciler, taşra kentlerinden Paris’e gidecek otobüslerde yer ayırtanların sayısını göz önüne alarak, “120 bin kadar gösterici bekliyoruz” dediler. Hemen arkasından Cingöz Recai, pardon, İçişleri Bakanı, Fransa’nın en acar ve birinci polisi, “En çok 30 bin kadar gösterici olacak” öngörüsünü ileri sürdü. Akan sular durdu. Seine nehri de. Şimdi çıkıp gösterinin nabzının nerede attığını ölçmeye çalışmak lazım.
Hava güzel. Bir parça serin ama yağmur yağmıyor, bu çok önemli. Griye çalan sarı güneş hazır. Nation (Ulus) Meydanı’na kadar gidelim. Gösteri orada başlayacak, saat 14’te Bastille Meydanı’na doğru yürüyüşe geçilecek. Kadınlar, erkekler, gençler, daha az gençler, çocuklar (evet 14-15-16 yaşında arkadaş kümesiyle ilk kez bir gösteri ve yürüyüşe katılan çocuklar gördüm), lise ve ortaokul öğrencileri, emekçiler, işsizler, emeklililer…
SP birinci sekreteri (bizdeki genel başkana tekabül ediyor) Olivier Faure ve LFİ lideri Jean-Luc Mélenchon yürüyüş sürerken ilerleyen bir kamyon üstündeki platormdan birer kısa nutuk attı. Böylece “meeting en marchant” eylem biçimi de uygulanmış oldu.
EELV için Léa Balage El-Mariky, FKP için Ian Brossat, LFİ milletvekillerinin birçoğu, daha radikal NPA (Anti-kapitalist Yeni Parti) liderlerinden birkaçı, yürüyüş kolunun başındaydı. “Sarı-Yelekliler”in en tanınanlarından, eylemde polislerle çatışmalar sırasında bir gözünü kaybeden Jerome Rodriguez kendi arkadaşlarıyla yürüdü. LFİ içinde ama kendine özgü dili, yaklaşımları ve analizleriye hayranlık doğuran François Ruffin emekçilerin içindeydi.
Asıl yenilik bu yıl Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan Annie Ernaux’nun yürüyüşün başına Melenchon’la birlikte gelip bir süre kalmasıydı. Eserlerinde sınıf savaşını anlatmaktan yorulmayan, gençliğinde PSU (Michel Rocard’ın Birleşik Sosyalist Parti’si) militanı, inanmış sosyalist, öteden beri Melenchon’un yol arkadaşı, yoldaşı, hakiki feminist yazar 82 yaşını böyle kutladı. Az yürüdü ama katılımı anlamlı ve yeterliydi. Bana Behice Boran’ı, Mine Urganı, Leyla Erbil’i anımsattı, ışıklar içinde yatsınlar.
GÖSTERİCİLERİN TALEPLERİ
Göstericilerin isteklerini şu birkaç noktada özetlemek mümkün: 60 yaşında emeklilik (retraite à 60 ans), ücretlerin artırılması (augmentation des salaires), gençlere özerklik ödentisi (bir tür karşılıksız aylık burs: allocation autonomie de 1100 euros pour les jeunes), fiyatların dondurulması (blocage des prix), aşırı/yüksek kazançların vergilendirilmesi (taxation des superprofits), ekolojik önlemlerin gecikmeden alınması.
Toplumsal hareketlilik önümüzdeki günlerde sürecek: TotalEnergies’deki rafineri ve depo grevleri sürüyor. Grev coğrafi ve mesleki açılardan genişliyor. CGT, FO, Solidaires, FSU ve öğrenci örgütleri (dernekler ve sendikalar) 18 Ekim salı günü mesleklerarası geniş bir “eylem gününe” hazırlanıyor. Mücadeleci, ücret artışlarını almaya kararlı CGT, FO ve SUD-Rail gibi işçi sendikaları konfederasyonlarının ve işkolu sendikalarının düzenlemesiyle bu eylemlerin ülke çapında genel greve dönüşebileceğinden ve sürebileceğinden söz ediliyor. Böyle bir olasılık var. İşçilerin yüzde 7 veya yüzde 10 oranındaki ücret artışı rededilirken TotalEnregies üst düzey yöneticilerinin aylıklarının akıl almaz oranda (örneğin PDG’sinin-CEO’sunun ödentisi yüzde 52 artırıldı) yükseltilmesi, hisse senedi sahiplerinin son yılki yirmi küsür milyar öro kardan cömertçe nasiplendirilmesi, işçilerin kararlılığını bir üst düzeye çıkarıyor. Nerede adalet? Nerede kardeşlik?
KİME GÜVENİYORUZ?
Hükümetin sendikalara ve sola karşı kesintisiz saldırısı da önümüzdeki günlerde sürecek. Meclis’te ve meydanlarda mücadele devam edecek. Millet Meclisi’nde son günlerde NUPES hükümete yasa tasarılarının görüşülmesinde birkaç gol attı. Ama maç henüz bitmedi ve iki taraf da maçı kazanmak için oynuyor. Hükümet Anayasa’daki zorlayıcı hükümlerle, ünlü 49-3 ile (49. maddenin üçüncü hükmü), tasarılarını Meclis’te tartışılmadan geçirmek isterse NUPES gensoru önergesi vermeye hazırlanıyor. Buna sinirlenen Cumhurbaşkanı (son günlerde morali çok bozukmuş, çünkü Putin telefonuna yanıt bile vermiyormuş) kalkıp Meclis’i feshederse yeni seçimlerde kim kazanacak? Cumhurbaşkanı yıldızına güveniyor (Bana kalırsa yanılıyor). Bizse Annie Ernaux’ya ve 14-15-16 yaşlarında haklarını korumak için yürümeye kararlı çocuklara, Jerome Rodrigues’e ve işçi sınıfına güveniyoruz.
Evet, 16 Ekim 2022’de son rakamlara göre Paris’te 140 bin solcu yürüdü. İki ayağı ile. Biri Kızıl. Biri Yeşil. Gördüm. Sınıf savaşını dayatan ve zenginlerin değil çok zenginlerin cumhurbaşkanı, hükümeti, adamları ve patronlar yitirecek. Biz kazanacağız. Bugün veya yarın. Ama mutlaka.
Prof. Dr. M. ŞEHMUS GÜZEL – PARİS
FOTO: AA