Nefretin dönüşü: Hanau sokakları kanlı gamalı haçlarla kaplandı

Nefretin dönüşü: Hanau sokakları kanlı gamalı haçlarla kaplandı
Yayınlama: 06.11.2025
10
A+
A-

Almanya’nın Hanau kentinde neredeyse 50 otomobil, çok sayıda bina duvarı ve posta kutusu insan kanıyla çizilmiş gamalı haçlarla sabah saatlerinde tespit edildi. Polis, bir araç sahibinin motor kaputunda kırmızımsı bir sıvı fark etmesi üzerine başlattığı incelemede, sembollerin insan kanıyla yapıldığını belirledi. Korkunç olayda yaralı bir kişiye rastlanmadı, kanın kaynağı ise hâlâ bilinmiyor.

IRKÇI TERÖRÜN GÖLGESİNDE YENİ BİR ŞOK

Hatırlanacağı üzere 19 Şubat 2020’de Hanau’da gerçekleşen ırkçı terör saldırısında, dokuz kişi yalnızca kökenlerinden dolayı soğukkanlılıkla katledilmişti. Almanya’nın toplumsal hafızasında silinmez bir yara bırakan bu saldırının üzerinden beş yıl geçmişken, kent yeniden ırkçı nefretin izleriyle uyandı. İnsan kanıyla çizilmiş gamalı haçlar, o gecenin travmasını hatırlatırken, toplumda korku ve öfke yeniden alevlendi.

SİYASAL İKLİM VE NEFRETİN NORMALLEŞMESİ

Uzmanlar, bu tür vakaların sadece bireysel sapkınlık olarak değil, giderek sertleşen siyasal söylemin bir yansıması olarak da görülmesi gerektiğini belirtiyor. Almanya’da özellikle son yıllarda sağ popülist partiler ve bazı medya organları tarafından sistematik biçimde körüklenen göçmen karşıtı dil, nefretin kamusal alanda daha rahat ifade edilmesine zemin hazırlıyor.

AfD’nin (Almanya için Alternatif) Federal Meclis’teki yükselişi ve bazı ana akım medyanın bu söylemleri “tartışma özgürlüğü” kisvesi altında meşrulaştırması, ırkçı eylemlerin psikolojik zeminini güçlendiriyor. Hanau’daki kanlı semboller, bu atmosferin ürkütücü bir tezahürü olarak görülüyor.

“TOPLUMSAL HAFIZA UYARILMALI”

Beş yıl önce, 19 Şubat 2020 gecesi Hanau’da 43 yaşındaki Tobias Rathjen iki farklı noktada ateş açarak dokuz kişiyi öldürdü. Hepsi göçmen kökenliydi. Rathjen daha sonra kendi annesini ve kendisini vurdu. Federal Kriminal Dairesi (BKA), bu saldırıyı “paranoyak sanrılarla beslenen, aşırı sağcı ve ırkçı motivasyonlu bir terör eylemi” olarak sınıflandırdı. O katliam, Almanya’nın toplumsal hafızasında silinmez bir iz bıraktı. Ardından “Say Their Names” gibi kampanyalarla, ırkçı terör kurbanlarını unutmamak ve kalıcı bir anma kültürü oluşturmak için çabalar başlatıldı.

Ama şimdi aynı kent, yeni bir karanlıkla sarsılıyor. Beş yıl sonra Hanau’nun sokaklarında, duvarlarında, arabalarında kanla çizilmiş gamalı haçlar. Sosyologlar, Hanau’nun yeniden hedef hâline gelmesini, Almanya’da ırkçılıkla hesaplaşmanın hâlâ yüzeyde kaldığının kanıtı olarak yorumluyor. Devletin ve medyanın, nefretin normalleşmesine karşı çok daha net bir tutum alması gerektiği vurgulanıyor.

Hanau polisi, olayı “olağanüstü rahatsız edici ve toplum güvenliği açısından son derece ciddi” olarak tanımladı. Ancak kent sakinleri için asıl rahatsız edici olan, beş yıl önce yaşanan katliamın gölgesinde, aynı nefretin yeniden sembol bulması.

Hanau’da duvarlarda beliren kanlı gamalı haçlar, sadece bir suçun değil, aynı zamanda Almanya’nın hâlâ tam olarak yüzleşemediği bir toplumsal hastalığın kanlı işareti olarak görülüyor.

IŞIN ERTÜRK – STUTTGART

FOTO:  Randy Laybourne – Unsplash