“Biodeutsch” yılın sakıncalı kelimesi: Omurca’nın hicivsel deyimi nasıl sakıncalı ifadeye dönüştü?

Almanya’da 23 Şubat seçimleri öncesinde aşırı sağın yükselişiyle birlikte göçmen karşıtı söylemler giderek keskinleşiyor. Politik arenada ve günlük hayatta ayrımcı dilin yaygınlaşması, kavramların zamanla nasıl çarpıtıldığına dair çarpıcı örnekler sunuyor. Bu duruma en iyi örneklerden biri de “Biodeutsch” (Organik Alman veya Gerçek Alman) kelimesinin dönüşümü.
Aslen hiciv amaçlı yaratılan bu terim, günümüzde aşırı sağcı çevreler tarafından dışlayıcı ve ırkçı bir bağlamda kullanılmaya başlandı.
BİR MİZAH USTASI: BİR TERİM VE ONUN ÇARPITILAN HİKAYESİ
1996 yılında, Türk kökenli Alman sanatçı, karikatürist ve stand-up ustası Muhsin Omurca, “Biodeutsch” (Biyolojik Alman) terimini mizahi bir dille ortaya attı. Omurca, bu kavramı Alman toplumundaki etnik çeşitliliği ve göçmenlerle yerli halk arasındaki farkları esprili bir şekilde vurgulamak için kullandı. O dönemde kelime, Alman kimliğiyle ilgili absürd bir biyolojik safiyet anlayışını eleştiren ironik bir ifade olarak algılanıyordu.
Fakat zamanla, kelimenin kullanımı değişti. Aşırı sağcı gruplar ve milliyetçi kesimler, “Biodeutsch” terimini “gerçek Alman” kimliğini tanımlamak ve göçmen kökenli bireyleri ötekileştirmek için kullanmaya başladı. Terim, özellikle sosyal medyada giderek daha fazla ırkçı ve milliyetçi bir bağlamda yer aldı. Bugün, Almanya’da 2024 yılının “Unword” (Sakıncalı Kelime) ödülüne layık görülerek, ayrımcı ve dışlayıcı kullanımına dikkat çekildi.

UNWORD ÖDÜLÜ: AYRIMCI DİLE KARŞI BİR UYARI
Unword ödülü, Almanca dilinde yaygınlaşan ve toplumda ayrımcılığa yol açan kelimelere dikkat çekmek amacıyla her yıl veriliyor. Jüri, “Biodeutsch” teriminin özellikle göçmen kökenli Alman vatandaşlarını dışlamak için bir araç hâline geldiğini belirtti. SWR Kultur’dan jüri üyesi Constanze Spieß, “Sağcı aşırılıkçılar, başlangıçta tarafsız veya hicivsel olan kelimeleri sahiplenerek onlara yeni, tehlikeli anlamlar yüklüyor. ‘Biodeutsch’ kelimesinin kullanımı son yıllarda hızla arttı ve artık bir ayrımcılık aracı hâline geldi” diyor.
Geçtiğimiz yıllarda ödüle layık görülen diğer kelimeler arasında, 2023’te “Geriye Doğru Göç” (Remigration) ifadesi yer almıştı. Bu terim, aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi (AfD) tarafından göçmenlerin ülkelerine zorla geri gönderilmesi anlamında kullanılarak tehlikeli bir propaganda aracı hâline getirilmişti.
AŞIRI SAĞIN DİL ÜZERİNDEKİ MANİPÜLASYONU
Terimlerin çarpıtılması, aşırı sağın toplumda nasıl etkili olduğunun önemli bir göstergesi. Dil, yalnızca bir iletişim aracı değil; aynı zamanda algıları şekillendiren güçlü bir araç. “Biodeutsch” gibi kavramların aşırı sağcılar tarafından sahiplenilmesi, Almanya’daki göçmen karşıtı politikaların giderek sertleştiğinin bir işareti olarak görülüyor.
Muhsin Omurca, mizahın ve sanatın toplumsal eleştiride önemli bir araç olduğunu yıllardır vurguluyor. Kabare gösterilerinde ve karikatürlerinde, göçmenlerin Almanya’daki hayatını, kültürel çatışmaları ve ayrımcılığı mizahi bir dille işleyerek farkındalık yaratıyor. Ancak onun yıllar önce hiciv amacıyla yarattığı bir kavramın bugün ırkçı bir silaha dönüşmesi, sanatın nasıl bağlamından koparılabileceğini gözler önüne de seriyor.
23 ŞUBAT SEÇİMLERİ: ALMANYA NEREYE GİDİYOR?
Almanya’da 23 Şubat’ta yapılacak eyalet seçimleri, ülkedeki siyasi dengeler açısından kritik bir öneme sahip. AfD ve diğer aşırı sağcı partiler, göçmen karşıtı politikaları merkezine alarak seçim kampanyalarını sürdürüyor. “Biodeutsch” gibi terimlerin yaygınlaşması ve ırkçı bir bağlamda kullanılması, göçmen kökenlilerin Almanya’da nasıl bir gelecekle karşı karşıya olduğunu sorgulamamıza neden oluyor.
Muhsin Omurca’nın 30 yıl önce mizahi bir şekilde ortaya attığı bir kelimenin bugün bir ayrımcılık sembolüne dönüşmesi, yalnızca bir sanatçının eserinin çarpıtılması değil, aynı zamanda Almanya’nın toplumsal yapısında giderek derinleşen bir ayrışmanın da göstergesi. 23 Şubat seçimleri öncesinde bu ayrışmanın nasıl şekilleneceği ve Almanya’nın göç politikalarının hangi yöne evrileceği büyük bir merak konusu.
IŞIN ERTÜRK – STUTTGART