“Yeşil köktencilik” ve korkulu rüya: Avrupa özel mülkiyeti kaldırmaya hazırlanıyor

“Yeşil köktencilik” ve korkulu rüya: Avrupa özel mülkiyeti kaldırmaya hazırlanıyor
Yayınlama: 15.12.2021
Düzenleme: 16.12.2021 02:05
161
A+
A-

Yazar Birgül Göker Perdisa, yeni bir yazısında ilginç bir paradoksu masaya yatırdı: “Avrupa Birliği, 2035’ten itibaren sadece elektrikli motorla çalışan sıfır emisyonlu araçların dolaşımına izin veren bir planı yürürlüğe koydu. Şimdi de belirli bir enerji sınıfına dahil olmayan ev ve binaların satılmasına, kiralanmasına ve içinde yaşanmasına izin vermeyen bir direktif hazırlıyor.” Ve sonuçlarına dikkat çekti.

 

“Avrupa Birliği 2030’dan itibaren özel mülkiyeti kaldırıyor”… Hayır, yanlış okumadınız! Kesinlikle yalan haber, yani “fake news” değil. “İklim Krizi” gerekçesiyle Avrupa Birliği, sessiz ve derinden yeni girişimlerde bulunuyor… Ve bunlar hiç de biz sıradan ölümlülerin hayrına değil. Havanın, suyun, toprağın bombalar, füzeler ve kimyasal gazlarla kirletildiği “savaşları yasaklamak” ile başlamış olsa, ya da plastik kullanımını bir kararla tümden kaldırsa, hatta ultra zenginlerin ve siyasilerin jet kullanımını durdurma cesaretini gösterse mesela, eminim ki herkes, tüm insanlık alkışlayacak bu kararından dolayı AB’yi ve büyük destek verecek, ama öyle değil.

AB önce dünyayı bir nükleer enerji santraller cehennemine çevirecek, yanı sıra elektrikli araçlar ve “çevre dostu” iddiasını taşıyan yeni konutlar dayatmasıyla “insanları mülkiyetsizleştirecek”.

Yanlış anlaşılmasın, bu mülkiyetsizleştirme zenginler için değil, biz sıradan ölümlüler için.

Nasıl mı olacak?

Açıklayalım hemen…

YEŞİL KÖKTENCİLİK VE ENERJİ CEHENNEMİ

Avrupa Birliği’ne şimdi yeni bir “yeşil köktencilik” görüşü hâkim… AB, geçtiğimiz temmuz ayında, benzinli ve dizel otomobilleri kullanımdan kaldırarak 2035’ten itibaren sadece elektrikli motorla çalışan sıfır emisyonlu araçların dolaşımına izin veren bir planı yürürlüğe koyduğunu duyurdu. (Kasım ayında İskoçya’nın Glasgow kentinde COP26 İklim Zirvesi’nde, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 30’dan fazla ülkenin benzer bir kararı destekleyerek el sıkıştığını hatırlatalım hemen.) Düşünün milyonlarca insan aynı anda elektrikli araç kullanmaya başlayacak. Peki bu araçlar için gerekli olan elektrik enerjisi nereden bulunacak?… Tabii ki, nükleer enerji santrallerinden… Avrupa ve dünyada kurulacak sayısız yeni nükleer enerji santrali “dünyayı kurtarıyoruz, iklim krizine çözüm buluyoruz” propagandasıyla halklara kabul ettirilecek. 1986 tarihli Çernobil faciası ve 2011’deki Fukuşima nükleer felaketi unutulmamışken daha…

AB, başta Fransa olmak üzere bazı üye devletlerin atom enerjisini “temiz enerji kaynakları” arasına dahil etmek için özel bir talepte bulunmasıyla konuyu gündemine çoktan aldı. Temiz enerji kaynağı propagandasıyla nükleer enerji santrallerinin kurulması gündeme alınırken, biz ölümlülerden de benzinli ve dizel otomobillerimizi verilen süre içinde değiştirmemiz istenecek. Maddi gücünüz elvermiyor aracınızı değiştiremediniz diyelim, size o araçlarla dolaşım yasağı gelecek. Kullanım dışı bırakılacakları için otomobilinizi satamayacaksınız da, böylelikle aracınızın değeri sıfırlanmış olacak. Otobüse, hatta bisiklete talim günleri kapıda yani… İşte, “mülkiyetsizleştirme” girişiminin ilk adımı.

MÜLKİYETSİZLEŞTİRME YOLUNDA İKİNCİ HEDEF: KONUTLAR

Bir arabanız, eviniz olduğu için kendinizi şanslı sayıyorsunuz. Bu nedenle yaşam kaliteniz de hiç fena değil. Elektrikli otomobil alamadınız, kabullendiniz durumu ve otobüslere talim etmeye başladınız. Ama hiç değilse ailecek başımızı sokacak bir “evimiz” var diyorsunuz… İşte, en can alıcı nokta!

La Veritâ gazetesinden Daniele Capezzone’nin yaptığı habere göre, Avrupa Komisyonu, kelimenin tam anlamıyla “şok edici” bir direktif üzerinde çalışıyor. Sahibi olduğunuz ev, eğer belirli bir enerji sınıfına dahil değilse, yani “çevre dostu” değilse, o evinizi, mülkünüzü satamayacak, kiralayamayacak, hatta içinde yaşamanıza izin verilmeyecek. Kısacası, eviniz AB’nin belirleyeceği bazı standartlara uymuyorsa o mülk piyasada kullanılmaz hale gelecek; satılamayacak, kiralanamayacak, içinde yaşanmasına izin verilmeyecek… Belirlenen sürede evinizi yenileyemediniz diyelim, eviniz çevreyi kirletiyor diye ceza üstüne ceza kesilecek size…

“Evimiz var, belli bir maddi değeri var, varlıklı sayılırız” diye düşünürken, bir de bakacaksınız ki evinizin değeri sıfırlanmış. İşte, “mülkiyetsizleştirme” girişiminin ikinci önemli adımı. Bir anda evsiz, otomobilsiz, yani mülksüz kaldınız.

Il Messaggero gazetesinin haberine göre, Avrupa Birliği 2033 yılına kadar piyasada satın alınıp kiralanabilir tüm konutların enerji sınıfının minimum C olmasını istiyor. Burada kalsa yine iyi… AB’deki tüm konutlar 2035 yılına kadar, belirlenecek yeni standartlara uymak zorunda… 2027’den itibaren enerji sınıfı E olan konutlar ile binaların satılması ve kiralanması yasaklanacak. 2030’dan itibaren bu yasaklar, enerji sınıfı D olan mülklere uygulanacak. Diyelim ki, enerji sınıfı düşük bir evde yaşıyorsunuz ya da öyle bir ev satın almış bulundunuz, üç yıl içinde gerekli parayı bulup o evi istenen standarda getirmeniz bekleniyor.

Avrupa Birliği’nin hedefi, 2050’ye kadar tüm konutlar ile binaların yani tüm mülklerin sıfır emisyonlu olması. Mülklere yönelik bu direktif, resmi olarak 14 Aralık’ta görüşmeye alındı. Avrupa Komisyonu, bu konuda aklıselim bir karar alır mı?… Egemenlerde “yeşil köktencilik” görüşü hâkimken, zor görünüyor.

YENİ DÜNYA DÜZENİNDE TÖPRÜLENMİŞ HAKLAR VE MÜLKSÜZLÜK

Covid-19 salgını nedeniyle tüm dünya ekonomik krizle boğuşurken, Batı dahil tüm ülkelerde fakirleşme, işsizlik tavan yapmışken, aynı anda hem arabanızı hem evinizi değiştirmeniz, yenilemeniz istenecek. İşçi, memur, emekli milyonlarca insan, milyonlarca aile bu değişimi parasal olarak karşılayabilecek güçte değil.

Peki, neden şimdi?…

Salgın gerekçesiyle iktidarlar tarafından bir yandan hak ve özgürlükler kısıtlanıp yok edilirken, diğer yandan sıradan insanın bir ömür çalışıp çoluğu çocuğu için yaptığı parasal birikimi ile mülklerinin de elinden alınması hedefleniyor.

Dördüncü Endüstri Devrimi’nin konuşulduğu 2016 tarihli Dünya Ekonomik Forumu’nda, 2030 yılında “mülksüz ve kişisel haklar olmadan” daha mutlu olacağımız söylenmişti. Kapalı kapılar ardında biz sıradan ölümlüler için tasarlanmış bu yeni dünya düzenine doğru ışık hızıyla itiliyoruz… Sonumuz hayrola!

BİRGÜL GÖKER PERDİSA – BOLOGNA

Kaynak: www.serbestada.com

FOTO: Leohoho/pixabay.com; mslclicks/pixabay.com

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.