Ukrayna: Doğrudan müzakereler barış getirir mi?
Ukrayna’nın durumu çatışmalar ortamı sona erdikten sonra ne olacak? Nasıl bir güvenlik rejimi oluşturulacak. Müzakerelere doğru, gündemdeki sorulara yanıtlar aranıyor.
Rus devlet haber ajansı Ria Nowosti’ye göre, Ukraynalı ve Rus arabulucular Zelenskiy ile Putin arasında gerçekleşecek doğrudan müzakerelere hazırlanıyor. Financial Times ise 15 maddelik bir plan üzerinde çalışıldığını öne sürüyor. Öncelikli konunun Rusya’nın, tarafsız kalacak Ukrayna’da Batılı asker konuşlandırılmaması talebi ve Ukrayna’nın Rus birliklerinin geri çekilmesi talebi olduğu iddia ediliyor. Avrupa basını planın başarı şansını tartışıyor.
FRANKFURTER ALLGEMEINE ZEITUNG (Almanya)
GÜVENLİK GARANTİLERİ BELİRSİZLİĞİNİ KORUYOR
Frankfurter Allgemeine Zeitung’a göre yanıtsız kalan pek çok soru var:
“Moskova Ukrayna’nın Avrupa’ya yaklaşmasına gerçekten izin verir mi? Bu, Putin’in sınırlarının ötesinde nüfuz alanı oluşturma çabalarına ters düşer. Daha da zoru: Ukrayna’nın haklı gerekçelerle talep ettiği güvenlik garantileri nereden gelecek? ABD, Büyük Britanya ve Türkiye’yi garantör ülke yapma fikri, Ukrayna’nın NATO üyeliğine her zaman karşı çıkmış Almanya ve Fransa’yı oyunun dışında bırakıyor. Fakat Washington’da da son zamanlarda görünürde Ukrayna’yı savunmaya yönelik bir irade yoktu. NATO’da çoğunluğun görüşü de hâlâ bu yönde.”
LA VANGUARDIA (İspanya)
TARAFSIZLIKTAN FAZLASI SÖZ KONUSU
La Vanguardia’ya göre barış ancak her iki tarafın da büyük tavizler vermesiyle mümkün olabilir:
“Ukrayna’nın tarafsızlığına ilişkin varsayımsal bir uzlaşma, savaşı sona erdirmek için yeterli olmaz. Öncelikle açıklığa kavuşturulması gereken başka önemli iki taraflı meseleler var. … Bunun Ukrayna için anlamı, 1991’de bağımsızlığını kazandığında ülkenin parçası olan bir kısım topraklardan vazgeçmek olabilir. Rusya ise yurttaşları nezdinde Ukrayna’ya asker gücüyle hâkim olamayacağını kabullenmek zorunda kalabilir. Her ikisi de onur kırıcı ve hazmedilmesi zor durumlar.”
DE MORGEN (Belçika)
HİÇBİR ANLAŞMA YAŞANANLARIN İZLERİNİ SİLEMEZ
Barışın bedeli ağırlaşıyor diyor, De Morgen:
“Batı’nın uyguladığı yaptırımlar Rus ekonomisine diz çöktürüyor. Ele geçirilen toprakların ekonomik değeri pek fazla olmayacak. … Tabii Ukrayna’ya iade edilmez ve daha sonra Batı’nın da yardımlarıyla yeniden inşa edilmezlerse. Acaba bugünkü Rus yönetimi ne ölçüde bu tür rasyonel fikirlerin öncülüğünde hareket ediyor? … Batılı ülkelerin de çatışmanın sona erdirilmesi konusundaki tutumları ve Rusya karşısında yapılması gerekenlerle ilgili tavsiye almaya ihtiyacı olacak. Kırmızı çizgiler öylesine aşıldı ki, Batı’nın bu saatten sonra yerleşim yerlerini bombalayan Putin’le varılan mutlu son şerefine kadeh kaldırması neredeyse imkânsız hale geldi.”
CORRIERE DEL TICINO (Çek Cumhuriyeti)
YORGUN VE KARARSIZ BİR ARABULUCU
Corriere del Ticino savaşa alışmanın tehlikesini şöyle açıklıyor:
“BM ya da İsviçre gibi geleneksel olarak arabulucu rolünü üstlenebilenler ya bunu yapacak durumda değil ya da harekete geçemiyor gibi görünüyor. … Donbass’ta 2014 yılında husumet başladıktan sonra yaşandığı gibi çatışmanın yayılması riski göz ardı edilemez, ancak bu sefer bunu önlemek için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Savaş sürerse gazetelerin manşetlerinden düşer ve uzaklarda yaşanan diğer savaşlar gibi insanlar zamanla buna alışır ve savaşın varlığını bile unutur. … Yorgun ve kararsız bir arabulucu olarak Batı’nın en azından bunun olmayacağının sözünü vermesi gerekiyor.”
EXPRESSO (Portekiz)
SOĞUK SAVAŞ’TAN DA KÖTÜ
Avukat ve analist José Miguel Júdice, Expresso’daki yazısında müzakerelerin başarısız olması halinde Avrupa’yı güvenlik politikaları bakımından uzun sürecek bir istikrarsızlık döneminin bekleyeceğini öne sürüyor:
“Bir barış anlaşmasına varılamazsa, kısa ve orta vadede Rusya’nın liberal demokratik ülkeler ve NATO üyesi ülkelerle ilişkilerinde normalleşme ihtimali görmüyorum. Dolayısıyla vaziyet Soğuk Savaş’takinden daha ciddi olabilir ve Rusya’da rejim değişene kadar da böyle kalabilir. … Yani Avrupa’da önümüzdeki birkaç yıl boyunca en iyi ihtimalle bıçak sırtında yaşayacağımız kanısındayım. Bu elbette her an bir muharebe meydanına dönüşebileceklerini bilen Doğu ve Kuzey Avrupa ülkeleri ile Baltık ülkelerinde en sert şekilde hissedilecektir.”
YENİ POSTA – BERLİN
FOTO: AA