Örnek oluyorlar: Dünya Kadınlar Günü’nde “Dilek”ler zirvesi!
Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Frankfurt’ta gerçekleştirilen “Bir Dilek Yetmez” toplantısında sahne, başarılarıyla yıllardır çeşitli uluslararası platformların “en iyileri” arasında yer alan iki Dilek’in oldu…
Frankfurt ve çevresinden, bazıları kız çocuklarıyla birlikte çok sayıda kadın, bu önemli günlerini Kalp Cerrahı Dr. Dilek Gürsoy ve dünyanın en iyi öğretmenlerinden Dilek Livaneli’nin başarılarla dolu öykülerini, bizzat kendilerinden dinleyerek kutladılar.
Türk Kültür Merkezi Kadınlar Kolu tarafından, çeşitli sivil toplum kuruluşları ve özel sektörden girişimcilerin desteğiyle Gallus Tiyatrosu’nda düzenlenen etkinliğin geliri de Türkiye’deki depremzede öğrencilere eğitim desteği olarak bağışlanacak.
Frankfurt Meclisi Başkanı Hilime Arslaner, Hessen Eyaleti Sanat ve Bilim Bakanlığı eski Müsteşarı Ayşe Asar, Türkiye’nin Frankfurt Başkonsolosu Erdem Tunçer’in de dinleyiciler arasında yer aldığı ve Gamze Akkuş’un moderasyonunda gerçekleştirilen buluşmada, misafirlere Dilek Livaneli’nin Türkiye’de başlattığı ve halen devam eden “Bir Dilek Yetmez” hareketini anlatan ve aynı adla yayınlanan kitap da dağıtıldı.
“KADINLAR ÖZGÜR OLMALIDIR”
Etkinliği gerçekleştiren Frankfurt Türk Kültür Merkezi Kadınlar Kolu Başkanı ve Başkonsolos Erdem Tunçer’in eşi Gül Tunçer, açış konuşmasında Dünya Kadınlar Günü’nün “Sadece çiçek satışlarının iki katına çıktığı bir gün olmaması” gerektiğini vurguladı ve “Gerçek anlamını bulmalıdır. Engelleri yıkmak, klişelere meydan okumak ve tüm kadınların değer gördüğü, saygı duyulduğu ortamlar yaratmak hedefimiz olmalıdır” dedi.
Kadınların başarısını kutlamaya önem verdikleri için Gürsoy ve Livaneli’yi davet ettiklerini vurgulayan Tunçer şunları söyledi:
“Toplumda kadınlar daha dinamik, psikolojik olarak daha dayanıklı, kültürü ileri götüren ve yenilçi kanattır. Ancak süregelen yapı ya da hâlâ sürdüregeldiğimiz ilişki biçimleri nedeniyle kadınlar toplumun çeşitli alanlarından dışlanmakta veya erkekler kadar eşit erişime sahip olamamaktadır. Cinsiyete dayalı işbölümü içeren, kadın emeğinin yine erkekler tarafından denetlendiği ve doğurganlığın erkekler tarafından düzenlendiği bir sistemdir bu sözünü ettiğim. Ancak bu şartlar altında dahi türlü zorluklarla mücadele eden ve başarılı olan kadınlar vardır. Dünyada son yıllarda toplumsal cinsiyet eşitliği, kız çocukların hakları, kadınların ve kız çocuklarının güçlendirilmesi açısından elde ettiği başarıları kutlamak önemlidir. Kadınların ve kız çocuklarının güçlendirilmesini hedeflersek, bu her bakımdan tüm topluma fayda getirecektir. Kadınların güçlenmesi daha güçlü ve daha zengin bir toplum anlamına gelir. Kız çocuklarının hayallerinin peşinden gitmelerine ve iş gücünü dahi olmalarını sağlayacak beceriler edinmelerine olanak tanımalıyız.”
Aynı anda hem sanatçı, hem öğretmen, hem de sporcu olmak isteyen 7 yaşındaki kızı Evin’in özgüvenine işaret eden Tunçer, “Neden olmasın? Hepsi olabilir, çünkü kızlarımız özgürdür. Ve kadınlar da özgür olmalıdır,” dedi.
PASTANIN YARISI KADINLARIN
Frankfurt Meclisi Başkanı Hilime Arslaner de selamlama konuşmasında Almanya’daki kadınların da erkeklerden kaynaklanan şiddet ve eşitsizlikle karşı karşıya kaldıklarına işaret etti. Atatürk’ün “Kadınları geride bırakan toplumlar, geride kalmaya mahkûmdur,” dediğini hatırlatan Arslaner, kadınların toplumsal yaşamda daha etkin ve özgür olabilmesi için mücadelede “pes etmemesi” gerektiğini vurguladı ve “Pastanın yarısını talep ediyoruz. Bunun için de kendinize güvenini, cesur olun, kendinizi destekleyen insanlar bulun, birbirinizi destekleyin,” dedi.
KÖY ÖĞRETMENLİĞİNDEN KÜRESEL ÖĞRETMENLİĞE
Kariyerini bir süredir Londra’da sürdüren Dilek Livaneli, Türkiye’deki öğretmenlik sürecini, sadece görevlendirildiği okulu değil, bütün bir köy halkını da içine alan olağanüstü dönüşümü anlatırken, dinleyicilerini Samsun’a bağlı Kumköy’e, oradaki minik okuluna, öğrencilerine, velilerine, oradaki eğitim, öğretim, üretim faaliyetlerine, sadece oradaki değil, Türkiye’nin çeşitli yerlerine kadar uzanan sanatsal ve kültürel etkinliklere götürdü.
Köyüne dünya standartlarında bir okul kazandıran, öğrencilerinin mutlu ve öğrenmeyi seven bireyler olması için çabalayan, Samsun’da yaşamalarına rağmen hayatlarında hiç denizi görmeyen öğrencilerinin ve velilerin, sadece kent merkezini değil, Ankara’yı, İstanbul’u da görmelerini sağlayan, köydeki okuma yazma bilmeyen tüm anneleri okur-yazar hale getiren, sadece öğrencilerinin değil, velilelerin de kitapsever bireyler olması için çabalayan, kitabı evlerine sokan, sporun günlük yaşamın bir parçası olmasını sağlayan, öğrenci ve velileri önce kenteki sinema, tiyatro, operayla tanıştıran, sonra da operayı köye, köylülün ayağına getiren, köyü “dünya vatandaşlığı”yla tanıştıran ve benzeri birçok eğitsel, sosyal, kültürel faaliyeti “Başöğretmen Atatürk” çizgisinde sürdürdüğünü vurgulayan Dilek Öğretmen’in öyküsü coşku ve sevgi dolu alkışlar eşliğinde dinlendi.
“ALMANYA’DA HASTANE DE KURMALIYIZ”
Kutlamanın diğer konuğu Almanya’da 2019 yılında “Yılın Doktoru” seçilen kalp cerrahı Dilek Gürsoy da başarılarla dolu yaşam öyküsünü ve hedeflerini sıradışı bir alçakgönüllükle ama büyük bir özgüvenle dile getirdi.
Almanya’ya göçmen işçi olarak gelen bir ailenin çocuğu olan Dr. Gürsoy, önce babasını küçük yaşta kaybetttikten sonra 47 yıl boyunca aynı firmada çalışan annesinin kendisi ve kardeşlerini yetiştirmedeki fedakârlığını, büyük zorluklar içinde geçen çocukluğunu, Alman komşuların desteği ve gayretiyle hak ettiği çizgide süren eğitim sürecini, erkeklerin egemen olduğu kalp cerrahisi alanındaki ilerleyişini anlattı.
Mesleki başarılarının medyada geniş yer bulması, dönemin Başbakanı Angela Merkel’le tanışması gibi gelişmelerin ardından bazı meslektaşlarından aldığı olumsuz tepkilere değinirken de oldukça dikkatli ifadeler kullanmaya özen gösteren Dr. Gürsoy, “göçmen kökenli bir birey” ve “başarılı bir kadın” olmasından kaynaklanan engellerin de kendisini yıldırmadığını, kimseye boyun eğmeden kendi yolunda yürümeye kararlı olduğunu vurguladı.
Amerika ya da Türkiye’den gelen parlak teklifleri kabul etmeyip, Almanya’da kalp nakli ve kalp hastalıkları üzerine uzmanlaşmış bir hastane kurmayı hedefleyen Dr. Gürsoy sunumunun sonunda sahneyi dinleyiciler arasında bulunan annesi Zeynep Gürsoy’la paylaştı. Misafirler de böylece bu parlak başarının ardındaki fedakar insanı ve emeği de alkışlama şansı buldular.
DİLEK LİVANELİ VE “BİR DİLEK YETMEZ”
Türkiye’de 2002 yılından itibaren çeşitli köy okullarında görev yapan Dilek Livaneli, 2012 yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından “Yılın Öğretmeni“ seçildi. Görev sırasında hayata geçirdiği eğitsel, sosyal, kültürel ve ekonomik projelerin Türkiye sınırları dışında da duyulmasının ardandan 2015’te “Eğitim Nobeli” olarak kabul edilen “Küresel Öğretmen Ödülü”ne aday gösterildi, dünyanın en iyi öğretmenleri listesine adını yazdırdı. Livaneli’nin “Bir Dilek Yetmez” projesi 2017 UNESCO Ödülleri’ne aday gösterildi, ABD’de “Eğitim Elçisi” seçildi. 2018’de konuşmacı olarak davet edildiği Avrupa Parlamentosu’nda “Lider Kadın Ödülü“nü alalan Dilek Livaneli, “Dünyanın En İlham Veren Sekiz Kadını” arasına girdi, Amerika’da “Büyük Atatürk Gençlik Ödülü”ne, İngiltere’de “Cumhuriyet Başarı Ödülü”ne layık görüldü.
Bir süredir Londra’da mesleki eğitim ve araştırmalar yapan, Türkçe anadil öğretmeni olarak mesleğini ve ona paralel olarak da Türkiye’deki “Bir Dilek Yetmez” projesini sürdüren Dilek Livaneli’nin aynı adı taşıyan kitabı da 2021 yılında yayınlandı.
DİLEK GÜRSOY: “BURADAYIM, ÇÜNKÜ İYİYİM”
Operatör Dr. Dilek Gürsoy, 2012 yılında Avrupa’da yapay kalp nakli ameliyatı yapan ilk kadın kalp cerrahı olarak tarihe geçti. Ancak esas olarak 2019 yılında Almanya’da “Yılın Kadın Doktoru” seçilmesiyle ve Almanca konuşulan ülkelerde tıp alanında baarılı çalışmalar yürüten hekimlere verilen “Alman Tıp Ödülü”nü kazanarak daha da çok tanındı. Okuma yazma bilmeyen bir anne ve fabrika işçisi bir babanın kızı olarak Almanya’nın Neuss kentinde dünyaya gelen Dr. Gürsoy, mesleki başarıları ve yapay kalp nakli alanındaki çalışmaları nedeniyle başka ödüllere de layık görüldü.
Ölümcül kalp rahatsızlığı olan hastaların tedavisi için kendilerine nakledilebilecek uygun bir kalp bağışı beklediği dönemlerin artık geride kalması gerektiğini savunan Dr. Gürsoy, mesleki alandaki çalışmalarını Almanya’da kuracağı bir kalp hastanesiyle ilerletmekte kararlı. Bu alanda yeterli ve gerekli desteği henüz bulmamış olmasına rağmen kararlılığını sürdüren Dr. Gürsoy, aynı zamanda başcerrah olarak ameliyatlarını ve yapay kalp nakli alanının önde gelen uzmanlarından biri olarak uluslararası araştırmalarını devam ettiriyor, Türkiye’deki meslektaşlarının çalışmalarını destekliyor.
Dilek Gürsoy, “Almanya’daki göçmen Türkler artık büyük işyerleri, fabrikalar kurdular. Şimdiye kadar bir hastane kurulmadı. Bu bizim ayıbımız. Ben insanlarımıza artık ‘Bakın burada sizin de bir hastaneniz var’ demek istiyorum,” diyor.
Dr. Gürsoy’un öyküsünü anlattığı kitabı “Buradayım, Çünkü İyiyim” (Ich stehe hier, weil ich gut bin) Almanya’da 2020, Türkiye’de de 2021 yılında yayınlanmıştı. (GK)
YENİ POSTA – FRANKFURT