Fuat Sezgin Frankfurt’ta anıldı

Fuat Sezgin Frankfurt’ta anıldı
Yayınlama: 29.10.2024
Düzenleme: 29.10.2024 14:27
17
A+
A-

Bilimler tarihinin önde gelen isimlerinden Prof. Dr. Fuat Sezgin, doğumunun 100’ncü yılında uzun yıllar yaşamını sürdürdüğü Frankfurt’ta anıldı.

Yaşamını Müslüman bilim insanlarının insanlık tarihine katkılarının doğru bilinmesi için yaptığı çalışmalara adayan Prof. Dr. Fuat Sezgin, doğumunun 100’ncü yılında Frankfurt’ta geniş kapsamlı bir etkinlikle anıldı.


Altı yıl önce son yıllarını geçirdiği ve çalışmalarını sürdürdüğü İstanbul’da yaşamını yitiren Prof. Sezgin’in öğrencileri ve çalışma arkadaşlarının da katıldığı etkinlik Kültür ve Turizm Bakanlığı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı (IBTAV) ve Türkiye’nin Frankfurt Başkonsolosluğu tarafından gerçekleştirildi.


Prof. Sezgin’in uzun yıllar yaşadığı ve en önemli eserlerini verdiği, Frankfurt Üniversitesi’ne bağlı Arap-İslam Bilimler Tarihi Enstitüsü ve Müzesi’ni kurduğu kentin tarihi mekanlarından “Zoogesellschafthaus“un büyük salonunda gerçekleştirilen dört saatlik anma etkinliğine Türkiye’den İBTAV Mütevelli Heyet Üyesi Bilal Erdoğan, YTB Başkanı Abdullah Eren de ve Türkiye’nin Frankfurt Başkonsolosu İlknur Akdevelioğlu da katıldı.
Sezgin’in yaşamından kesitleri içeren bir fotoğraf sergisi ve bir müzik dinletisi de içeren anma etkinliğinde yapılan konuşmalarda, sunumlarda ve Frankfurt’taki öğrencilerinin katıldığı panelde son anına kadar bilimsel çalışmalarını sürdüren bu bilim insanın sıradışı yaşamı, eserleri ve hedefleri anlatıldı, genç bilim insanlarına yönelik “Başarabilirsiniz, çünkü vaktiyle başarmıştınız“ mesajı vurgulandı.
Frankfurt ve çevresinden 200’ü aşkın misafirin katıldığı etkinliğin açılış konuşmasını yapan YTB Başkanı Eren, Fuat Sezgin’in çalışmalarıyla “insanlık birikimine çok büyük katkılarımızı göstererek bizlere özgüven kazandırdı“ dedi. Kıta Avrupası’nda 5, tüm dış dünyada 7 milyon nüfuslu Türk diasporası bulunduğuna işaret eden Eren, Avrupa’daki Türk kimliğini “büyük bir zenginlik“ olarak tanımlayan ve “Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın bizim için önemi çok büyük. Avrupa’daki varlığımızın Türkiye’nin desteğini her zaman hissetmesini, ama kendi ayakları üzerinde durabilmesini önemsiyoruz. Bugün burada, Türk toplumunun Prof. Dr. Fuat Sezgin’in mirasına sahip çıktığını ve bu mirası yaşatmak için bir araya geldiğimizi göstermiş oluyoruz. Türkiye olarak eliminzden geleni yapıyoruz. Burada Alman muhatalarımızı da görmek isterdik“ diye konuştu.


Konuşmasına Gazze’de yaşanan insanlık dramına işaret ederek başlayan Bilal Erdoğan da “Filistin’deki soykırımın bitmesi ve en kısa zamanda barışın tesis edilmesini umut ediyorum“ dedi. Fuat Sezgin’in Türkiye’de kendi adını taşıyan müze, enstitü ve kütüphanelerin kuruluş sürecindeki şahsi gözlemlerini de aktaran Erdoğan, “Fuat Sezgin, 27 dil bilen, günde 17 saat çalışan bir bilim insanıydı. Hayatımızı üstün görevlere vakfetmenin mümkün olduğunu gösterdi“ dedi. Prof. Sezgin’in Frankfurt’taki enstitü kütüphanesindeki kitaplarını İstanbul’a götürürken yaşanan sorunlara da değindi. Sözkonusu kitapların “Alman kültür mirası“ olup olmadığına dair yargı sürecinin “Hocamız ve eşi Ursula Hanım için ızdırap verici“ olduğuna işaret eden Erdoğan, “Ancak o İstanbul ve Frankfurt’taki enstitülerin birlikte çalışmasını arzuluyordu. Bizim derdimiz üzüm yemek. Anlaşma yoluna gittik. Kitapların dijital kopyaları alınacak. Dileriz her iki enstitü gelecekte birlikte çalışmaya devam ederler“ diye konuştu. Erdoğan, Sezgin’in 17 ciltlik “Arap-İslam Bilimler Tarihi“ çalışmasının devamı olan, yarım kalan 18’inci cildinin de teslim alındığını ve yayınlanacağını belirtti.


Türkiye’nin Frankfurt Başkonsolosu İlknur Akdevelioğlu da Avrupa merkezli tarih anlayışının, Rönesans dönemini merkeze alarak Batı’yı öne çıkardığına dikkat çekerek, “Fuat Hocamızın araştırmaları, İslam medeniyetinin bilim dünyasındaki katkılarını ortaya koymuştur. Türk İslam medeniyeti olarak bu birikime katkımız çok büyük“ dedi.
Fuat Sezgin’in yaşamını ve eserlerini konu alan filmin ardından Kırıkkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ersan Aslan da “Fuat Sezgin ve Mirası“ başlıklı bir sunumunda Müslüman bilim adamlarının bilimler tarihine katkılarını, Fuat Sezgin’in bu alandaki çalışmaları ele anlattı. “insan ömrüne yetmeyecek eserler“ bıraktığını vurguladı. Aynı zamanda IBTAV Mütevelli ve Yönetim Kurulu üyesi de olan Prof. Aslan, Prof. Sezgin’in “Yapabilirsiniz, çünkü vaktiyle yapmıştınız!“ mesajı eşliğinde geçmişten günümüze teknolojik gelişmelere işaret etti, özellikle de savunma sanayisindeki son atılımları anlattı. Örneğin Türkiye’nin uzaya kendi uydularını göndermek üzere, füze fırlatma rapmalarını yapmak üzere olduğu vurguladı.

SEZGİN’İN FRANKFURT’TAKİ ÖĞRENCİLERİ

Anma toplantısı Prof. Sezgin’in 1982 yılında Frankfurt’ta kurduğu, Johann Wolfgang Goethe Enstitüsü’ne bağlı Arap-İslam Bilimler Tarihi Enstitüsü’nde verdiği “bilim tarihi“ derslerine katılarak, kendisini yakından tanıma şansı bulan öğrencilerinin katıldığı panelle devam etti. Dr. Ömer Faruk Bayraktar’ın yönettiği panele katılan Prof. Dr. Şükreddin Güldütuna, Dr. Zahide Özkan ve Mehmet Alparslan Çelebi, sunumlarında Prof. Sezgin’in bilimsel çalışmalara adadığı yaşamının ilginç ve olağandışı yanlarına da değindiler, eserlerini “doğu ile batıyı birbirine bağlayan bir köprü“ tanımladılar. 80’li yıllardan bu yana Frankfurt Üniversitesi’nde bir yandan tıp, işletme gibi farklı alanlarda öğrenim görürken, diğer yandan da bilim tarihi derslerini takip eden panelistlerden Prof. Dr. Güldütuna, gastroentroloji alanında Almanya’nın önde gelen uzmanları arasında yer alıyor. Güldütuna, doktorluğunu üstlendiği Prof. Sezgin’in ileri yaşlarda, hastaneye yatırılması gereken rahatsızlıklarını bile, çalışmalarından geride kalmamak için ayakta tedaviyle atlatmaya çalıştığını anlattı. Sezgin’in Frankfurt’ta yaşadığı dönemlerde Türkiye’deki gelişmeleri yakından takip ettiğini, “bu çalışmalar bir Alman tarafından yapıldı“ denmesini istemediği için Türk vatandaşlığını hiç bırakmadığını, ancak eserlerinin öneminin Türkiye’de bilinmemesine çok üzüldüğünü belirten Güldütuna, öğrenciliği döneminden beri topladığı 50 binden fazla kitabının Türkiye’deki kütüphaneye götürmeyi arzuladığını, ancak bunların yarısını götürebildiğini, diğer yarısına ise Almanya’da el konulduğunu, Frankfurt’ta kurduğu enstitüdeki çalışma odasının da mühürlendiğini anlattı.
Fuat Sezgin için “insanlığa hizmet gayesi vardı“ diyen Dr. Zahide Özkan da bir hekim. İç hastalıkları uzmanı ve kardiyolog olarak çalışan Özkan, Prof. Sezgin’in batı dünyasındaki şarkiyatçılara çok önem verdiğini belirterek, ne kadar önyargılı olsalar, yanlışlıklar da yapsalar, onlar hakkında “kendi tarihimizi öğrenelim diye bize kapı açtılar“ diyerek, saygıyla konuştuğuna işaret etti.
Üniversitede işletme öğrenimine başladığı dönemde Prof. Sezgin’le tanışan ve güvenini kazanarak öğrencisi olan Mehmet Alparslan Çelebi de konuşmasında 2017 yılında, Frankfurt’taki enstitü kütüphanesindeki kitaplar İstanbul’a götürülürken yaşanan olayları anlattı. Kitaplara gümrükte el konulduğunu belirten Çelebi, daha sonra enstitüye polis baskını yapıldığını, o dönem 92 yaşında olan Sezgin’e kaba davranan polislerin, üzerinde çalıştığı ve henüz tamamlanmamış “Arap – İslam Bilimler Tarihi“nin el yazısı 18’nci cildini bile vermediklerini, enstitüye bir kayyum atandığını kaydetti ve “Hoca eserini bitiremedi, kendi kurduğu bu kuruma bir daha adımını atamadı“ dedi.(gk)

YENİ POSTA – FRANKFURT