Erdoğan’ın en güçlü rakibine gözaltı: Avrupa’nın sessizliği ne anlama geliyor?

Erdoğan’ın en güçlü rakibine gözaltı: Avrupa’nın sessizliği ne anlama geliyor?
Yayınlama: 19.03.2025
Düzenleme: 19.03.2025 16:11
99
A+
A-

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın en güçlü siyasi rakibi olarak görülen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, bugün (çarşamba) gözaltına alındı. Bu hamle, Türkiye’de muhalefete yönelik baskıların yeni bir aşamaya geçtiği yönündeki endişeleri artırıyor.

Peki, bu adım sadece bir iç mesele mi, yoksa Avrupa’nın da kayıtsız kalamayacağı bir gelişme mi?

İmamoğlu ile birlikte 100’den fazla kişi hakkındaki gözaltı kararı Avrupa medyasında da geniş şekilde yer aldı, son dakika haberleri olarak da geçmeye devam ediyor. Almanya sokaklarında da dijital panolarda Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasına ilişkin haberler gün boyu sürüyor. Aralarında muhalif belediye başkanları ve gazetecilerin de bulunduğu bu isimler, CHP’nin İmamoğlu’nu 2028 cumhurbaşkanlığı seçimleri için aday göstermeye hazırlandığı dönemde gözaltına alındı.

Daha önce Selahattin Demirtaş’a verilen 42 yıllık hapis cezası gibi örnekler düşünüldüğünde, muhalefetin kriminalize edilmesi artık Türkiye’de siyasetin bir normali mi haline geldi?

AVRUPA’NIN SESSİZLİĞİ VE SINAVI

Bu gelişme, Türkiye’deki siyasi baskıların bir göstergesi olarak uluslararası kamuoyunda yankı uyandırdı. Ancak Avrupa’nın bu olaylar karşısında sessizliği dikkat çekiyor. En azından İmamoğlu’nun gözaltına alındığı gün itibariyle, gözlemimiz böyle. Almanya ve Fransa gibi ülkeler, geçmişte Türkiye’deki hukuki ihlalleri sert bir dille eleştirirken, bu kez sadece “demokratik süreçler” vurgusuyla sınırlı kalan açıklamalar yapmaları, Batı’nın Ankara ile ilişkileri koruma çabasının bir yansıması olarak yorumlanıyor.

Özellikle Avrupa’da yaşayan yaklaşık 7 milyon Türkiye kökenli insan, bu sessizlikten doğrudan etkileniyor. Çifte vatandaşlar ve göçmen kökenli seçmenler için Türkiye’deki demokratik gerileme, onların hem siyasi hem de sosyal kimliklerinde derin bir etki yaratıyor. Avrupa ülkelerindeki Türkler, bu baskıları endişeyle takip ederken, Avrupa Birliği’nin Türkiye’deki demokratik değerlere yönelik açık bir tavır almasını bekliyor. Ancak bu beklenti henüz karşılık bulmuş değil.

Herkesin aklından geçen ilk soru şu: Avrupa, Türkiye’deki otoriterleşmeye karşı gerçekten kayıtsız mı, yoksa ekonomik ve siyasi çıkarları mı ağır basıyor?

TÜRKİYE, UKRAYNA VE BATI ARASINDAKİ DENGE

Türkiye’nin Batı ile ilişkileri yalnızca demokrasi ve insan hakları üzerinden şekillenmiyor. Ukrayna’daki savaş, Ankara’nın Avrupa ve NATO için jeopolitik önemini artırmış durumda. Türkiye, Ukrayna’ya Bayraktar TB2 insansız hava araçları tedarik ederek ve Karadeniz’de denge politikası izleyerek Batı ile ortak hareket ettiğini gösterdi. Ancak aynı zamanda Rusya ile olan ekonomik ve enerji bağlarını da korudu.

Bu denge, Batı’nın Türkiye’ye karşı daha temkinli davranmasına neden oluyor. Özellikle Ukrayna savaşında Türkiye’nin NATO ittifakı içindeki rolü ve Rusya ile ilişkileri, Avrupa’nın Erdoğan hükümetine yönelik daha sert önlemler almasını engelliyor olabilir. Bir de Avrupa’ya çıkmayı bekleyen milyonlarca “yasadışı göçmen” var, Türkiye’deki kamplarda vs. tutulan. Ancak bu yaklaşım, Batı’nın demokrasi konusundaki samimiyetini sorgulatıyor. Avrupa, Ukrayna’da demokrasiyi savunurken, Türkiye’deki otoriterleşmeye neden göz yumuyor? Ayrıca, Türkiye’nin Ukrayna’ya asker gönderme olasılığı ve ittifak içindeki rolü, Batı’nın Ankara’ya karşı nasıl bir yaklaşım sergileyeceğini belirleyen önemli faktörlerden biri haline geliyor.

İMAMOĞLU’NUN GELECEĞİ NE OLACAK?

CHP, 23 Mart’ta düzenlenecek ön seçimde 1,75 milyon üyesine oy kullanma çağrısı yaptı. İmamoğlu’nun gözaltında olmasına rağmen aday olup olmayacağı belirsizliğini koruyor. Erdoğan’ın 1998’deki siyasi yasak sürecine benzer şekilde, bu durum İmamoğlu’nu daha da popüler hale getirebilir. Muhalefeti susturma hamlesi, beklenmedik şekilde yeni bir lider mi doğuruyor?

ULUSLARARASI TEPKİLER YETERLİ Mİ?

İmamoğlu’nun gözaltına alınması uluslararası kamuoyunda şok etkisi yarattı. Almanya Dışişleri Bakanlığı, öğle saatlerinde yaptığı açıklamada kararı “demokrasi açısından büyük bir gerileme” olarak değerlendirdi. Ancak Avrupa’nın sadece diplomatik açıklamalarla yetinmesi, Türkiye’deki otoriterleşme sürecine karşı gerçek bir duruş sergileyip sergilemediği sorularını da gündeme getiriyor. Türkiye’nin Avrupa ile ekonomik ve siyasi bağımlılıkları göz önüne alındığında, Batı’nın Ankara’ya karşı daha sert bir tutum takınıp takınmayacağı büyük bir merak konusu. Türkiye’de muhalefetin sistematik olarak baskılanması, Batı’nın demokrasi ve insan hakları konularındaki samimiyetini sorgulatıyor. Önümüzdeki günlerde Türkiye’de ve uluslararası arenada nasıl gelişmeler yaşanacağı büyük bir merakla bekleniyor.

İNSAN HAKLARI İZLEME ÖRGÜTÜ GÖZALTILARI KINADI

İnsan hakları aktivistleri endişelerini dile getirdi. İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye Direktörü Emma Sinclair-Webb, İstanbul Belediye Başkanı ve diğer İstanbul belediye meclis üyelerinin gözaltına alınmasını kınadı: “Bu, adalet sisteminin açıkça kötüye kullanılmasıdır. Gözaltılar siyasi amaçlı soruşturmaların bir parçası olarak görülüyor. Eylemin amacı muhalif faaliyetleri etkisizleştirmek.” Sinclair-Webb, İmamoğlu ve gözaltına alınanların derhal serbest bırakılmasını istedi.

FİNANS PİYASALARI SARSILDI

Türkiye’deki gelişmeler finans piyasalarını da etkiledi. Bir ara 1 dolar için 40 liradan fazla ödemek zorunda kalınıyordu. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda öncü endeks Borsa İstanbul yaklaşık yüzde 7 düşüş yaşadı. En son bu rakam yüzde 4,6 oranında düşmüştü. Tahvil piyasasında da fiyatlar düştü.

Öte yandan Almanya’da federal hükümet gözaltıları eleştirdi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sebastian Fischer, bu adımın “Boğaz’daki ülkede demokrasi açısından ciddi bir gerileme” olduğunu söyledi. Gözaltılar, İmamoğlu’na yönelik “artırılan bir dizi hukuki baskının” parçası. Federal Hükümet için “demokratik ve anayasal ilkelere saygı, işleyen bir demokrasinin temel koşuludur.” Peki, Batı sadece sözlerle mi yetinecek, yoksa Türkiye’deki gelişmelere karşı somut bir adım atacak mı?

Son bir soru: Türkiye’de protesto yasağı var, tamam, ama Avrupa’daki Türklere, STK’lara da mı yasak var? Bakacağız, göreceğiz.

IŞIN ERTÜRK – STUTTGART