Avrupa’nın yorgun adamı ve sorular: Federal Almanya nereye gidiyor?
Avrupa’nın ekonomik motoru Almanya’ya ilişkin beklentiler pek iç açıcı değil. İki şey güven veriyordu. Sağlam büyüme ve siyasi istikrar.
Küresel mali krize ve Yunanistan’ın neredeyse çöküşüne rağmen o dönemde dahi Avrupa’yı güvenilir bir şekilde ayakta tutan bir ekonomik lokomotifti. Almanya artık AB’nin motoru değil, gerisinde bile kalıyor. Şimdi durgunluk içinde ve şirketler geleceğe dair karamsar. 2023’te durğunluğa giren tek sanayi ülkesi. 2024 yılı için virgülden önce bir sıfır ile büyüme bekleniyor.
İsviçre’nin Neue Zürcher Zeitung gazetesi “Almanya bir refah müzesine mi dönüşecek?” diye soruyor, “İhracat başarıları ve sağlıklı devlet maliyesi nedeniyle otlaklardaki Cermen ineklerine bile imrenilirdi. Sonsuz gibi görünen yükseliş artık tarih oldu. Bu, Almanya’nın gerçek dönüm noktasıdır” diye devam ediyor.
Gazetenin yazıişleri müdürü Eric Gujer makalesinde, “Alman halkı bu dönüm noktasını kabul etmek istemiyor. Almanya, açılan uçuruma rağmen koşmaya devam eden ve düşeceğini fark etmeyen bir çizgi film karakteri gibi davranıyor” diye yazıyor.
DÜNYA ENDİŞEYLE BAKIYOR
Sanırım bu yeni Almanya gerçeği. Dünya, Almanya‘nın bu dönüşümüne endişeyle bakıyor. Bir hükümetin görevlerinden biri, stresli zamanlarda çözümleri belirlemek ve güven sağlamak. Ama şu anda Almanya’da bunaltıcı bir güvensizlik duygusu yaygın. Görünürde güçlü bir hükümet ya da daha güçlü bir şansölye yok. Zayıf bir şansölye ile kavgalı ortakları var. Şansölye Olaf Scholz’un koalisyonundaki üç parti -Sosyal Demokratlar, Yeşiller ve liberaller– popülaritelerinde keskin bir düşüş yaşıyor. Eylül 2021’deki son seçimde yüzde 52 olan toplam oy oranları, şu anda üçte birden az.
Alman kamu televizyonu ARD’nin Berlin Bürosu’ndan meslektaşım Nicole Kohlert, “Altın yıllar sona erdi” diyor. Ekonomi gazetesi Financial Times “Kırılgan Alman koalisyonu krizden krize savruluyor. Artan halk öfkesi, hükümet gerilimlerini artırıyor ve aşırı sağcı parti AfD’ye desteği artırıyor” diye yazıyor.
Gerçekten de aşırı sağcı Almanya için Alternatif partisi yüzde 22 ile hepsinin önünde ve bu yıl eylül ayında Almanya’nın doğusundaki üç eyalet seçimini kazanma yolunda ilerliyor. Bu da sıkıntıları daha da derinleştirecek bir durum. Siyasi analistler “Destekte yüzde 21 puan kaybetmek gerçekten dramatik” diyorlar.
ANGELA MERKEL’E ÖZLEM Mİ?
Pek çok Alman, 2005-2021 arasında şansölye olan ve iç politikada görece sakin bir dönem geçirilmesini sağlayan Angela Merkel’in günlerine özlem duyuyor sanki. Ülkeye bir şekilde yeni bir ivme kazandırabilecek Kohl ya da Schröder de yok. Şu anda muhafazakâr Hıristiyan Demokratlar, 2021 seçimindeki yüzde 24’ten çok daha yüksek olan yaklaşık yüzde 31 desteğe sahip gözüküyor. Almanya cumhurbaşkanı dahi koalisyonu eleştirenlere katıldı. Süddeutsche Zeitung gazetesine verdiği demeçte, “Bir hükümetin güvenilirliği azaldığında, bunun nedeni genellikle kararların yeterince iletilmemesi veya kabul edilmemesidir” dedi.
Almanya yeniden birleşmeden bu yana sürekli olarak büyümüş, refah oranı iki yılda dörtte bir oranında artmıştı. Ekonomik büyüme ve yüksek vergi gelirleri istenmeyen gelişmelerin bedelinin ödenmesini sağlamıştı. Pandemi ve Ukrayna savaşının yol açtığı enerji fiyatı şoku sırasında Angela Merkel ve Olaf Scholz halkı sübvansiyonlarla sakinleştirmişti. Ancak durgunluk bu cömert sübvansiyonların kapsamını daraltıyor. Çiftçiler, tren makinistleri günlerdir protesto gösterisi, grev yapıyor. Dağıtım mücadesi başladı. Halk, her zamanki gibi çok yönlü desteğin devamında ısrar ediyor. Artık sadece zenginler veya yoksullar değil, toplumun merkezi olmakta ısrar eden herkes daha fazla destek istiyor.
KOALİSYONDA ÜÇ FARKLI PARTİ
Bir Alman meslektaşım “Şu anki koalisyon, birbirinden çok farklı üç parti arasında bir zoraki evlilik gibi. Sosyal adalete odaklanmış bir SPD; iklim değişikliğiyle mücadeleye adanmış bir Yeşiller Partisi; ve asıl amacı vergi artışlarını önlemek olan liberal Hür Demokratlar. Arka koltukta oturan yolcular Yeşiller ve Liberaller ile direksiyonda şansölye Olaf Scholz artık hiçbir yere gitmeyen siyasi bir yolda ilerlemek istiyorlar” diyor. Katılır mısınız, bilemem, ama ilginç ve gerçeğe yakın bir durum tespiti.
Almanya için göstergeler, sonsuz gibi görünen yükselişin şimdilik artık tarih olduğuna işaret ediyor. Ama Almanya Maliye Bakanı Davos’ta yaptığı konuşmada, bazılarının iddia ettiği gibi, ‘Avrupa’nın hasta adamı‘ olmadığını söyledi. “Kriz yıllarından sonra, Almanya kısa bir gecenin ardından ‘güçlü bir fincan kahveye” ihtiyacı olan yorgun bir adam” dedi ve ekledi: “Düşük büyüme beklentileri muhtemelen bir uyandırma çağrısı ve şimdi iyi bir fincan kahvemiz var, bu da yapısal reformlar ve ardından başarılı olmaya devam edeceğiz.”
Biz de yorgun adamın güçlü bir fincan kahve içmesini bekliyoruz bakalım.
HALİT ÇELİKBUDAK – FRANKFURT
KAYNAK: www.facebook.com/halit.celikbudak
FOTO: Maheshkumar Painam auf Unsplash