Trump-Putin uzlaşısı: Avrupa’nın “Ukrayna” batışı mı?

Trump-Putin uzlaşısı: Avrupa’nın “Ukrayna” batışı mı?
Yayınlama: 27.04.2025
Düzenleme: 27.04.2025 17:20
19
A+
A-

Gerçekten de Ukrayna’nın kaderi pazarlığa mı açık? ABD ve Rusya arasında gizli diplomasi fırtınasının yankıları sürüyor. “Barış” adı altında dayatılan teslimiyet mi, yoksa gerçekçi bir ateşkes mi? Bu sorunun yanıtını vermek için belki çok erken ancak AB’nin askeri ve ekonomik desteği buharlaşırken, Brüksel tarihin en ağır jeopolitik hezimetine hazırlanıyor olabilir.


Donald Trump’ın “Rusya ile anlaştık” açıklaması, uluslararası arenada şok etkisi yarattı. İddiaya göre mutabakatın temel taşları ise şöyle: Kırım’ın Rusya’ya bırakılması (Uluslararası hukukun açık ihlali), işgal edilen Donbas ve güney bölgelerinde özerk yapılar, Ukrayna’nın NATO üyeliğinin veto edilmesi, AB yolunun açılması, Zaporijya Nükleer Santrali’nin ABD-Rusya ortak kontrolü, Ukrayna’nın nadir toprak elementlerinin ABD şirketlerine açılması. Alman basınında çıkan haberlere ve yorumlara da baktığımızda detaylar ise bulanık. Rusya’nın Herson gibi stratejik noktalardan çekileceği iddiası Avrupa medyasına göre Moskova’nın tüm ülkeyi ele geçirmeme” sözüyle çelişiyor.

AVRUPA EVDE TEK BAŞINA: TRİLYONLUK YATIRIMLAR, SIFIR STRATEJİ
Ekonomisinden eğitime, sağlık sistemine dek “savaşa uyarlanmaya” devam eden Avrupa Birliği şimdi tam olarak para ve silah denizine gömülmek üzere.

İşte çarpıcı rakamlar: Askeri yardım, 85 milyar avro (ABD’nin 175 milyar doları yanında cüce kalıyor), ekonomik destek 50 milyar avro (Ukrayna bütçesinin yüzde 60’ı AB’ye bağımlı), enerji krizi bedeli 1.1 trilyon avro (2022’den beri Rus gazından vazgeçmenin faturası) silah stokları: AB ülkeleri cephaneliklerinin yüzde 40’ını tüketti, yenileme 10 yıl sürecek.

Ancak acı gerçek şu ki uzmanlara göre ABD olmadan Avrupa’nın askeri endüstrisi Ukrayna’yı 3 ay bile besleyemez. Macron’un “Avrupa ölüm riski altında” çıkışı, Alman bürokrasisinin yavaşlığıyla boğuldu.

ULUSLARARASI TEPKİLER: “MÜNHİK BİR TESLİMİYET”

Belçika’da yayınlanan La Libre “Bu, Putin’e yeşil ışık yakmaktır. Doğu Avrupa ve Tayvan için tehlikeli emsal!” yorumuna yer verirken Avusturya kökenli Die Presse “Uluslararası hukuk çökerken, Trump Nobel mi alacak?” sorusunu soruyor. Romanya gazetesi G4Media “Rusya’nın 5 yıl içinde NATO’ya saldırmasının önü açılacak!” uyarısı yapıyor

Diğer taraftan Ukrayna cephesinde çatlak sesler dikkat çekiyor. Anketlere göre halkın yüzde 33’ü toprak tavizine hazır 2022’de bu oran yüzde 10’du. Zelenskiy ise, referandum olmadan anlaşmayı reddedeceğini duyurdu.

Teslimiyet anlaşması ya da uzlaşının Avrupa’yı vuracağı yönünde Avrupa basınında yer alan yorumlara göre güvenlik krizi başgösterecek. NATO’nun caydırıcılığı çökerken, Baltık ülkeleri ve Polonya Rus tehdidine açık hale gelecek. Ekonomik çöküş uyarısı da var. Buna göre Rus gazına alternatif arayışındaki AB, Çin ve ABD’ye enerji kölesi olacak.
Siyasi prestij kaybı kaygıları da konuşuluyor. Ukrayna’yı “AB üyeliği” vaadiyle savaşa sürükleyen Brüksel, şimdi masadan bir kez daha kovuluyor çünkü.

Geçen şubat ayında Alman Savunma Bakanı Boris Pistorius’dan gelen o çarpıcı itirafı da bellekleri tazelemek için hemen buraya bırakalım: “Silah üretiminde 500 milyar avro açığımız var. Ukrayna’yı destekleyemeyiz.”

PEKİ NEDEN ŞİMDİ?

Trump’ın seçim stratejisi “Kasım’a kadar ‘barış yapıcı‘ imajıyla oy devşirmek” olarak yorumlanırken, Putin’in kazanımının “Donbas-Kırım koridoru ve yaptırımların hafiflemesi” olarak değerlendiriliyor. Değerlendirmeler arasında ‘Avrupa’nın çaresizliği’ vurgusu da bululnuyor. Çünkü ABD olmadan Avrupa’nın askeri destek kapasitesi sınırlı. İtalyan La Repubblica uzlaşı hakkında “1938 Münih Anlaşması’na benziyor: Kısa vadeli ‘barış’, uzun vadeli kaos getirecek” endişesini öne çıkarırken, Çekya’da yayınlanan Aktuálně.cz “Askerî gerçekler masaya yansıdı ama bu adaletsizliği meşrulaştırmaz” değerlendirmesiyle uyarıyor.

Ukrayna’nın alternatifi ise zayıf görünüyor: Askerî direniş ile Batı’dan gelen F-16’lar ve ATACMS füzeleriyle savunma hattını güçlendirmek. Diplomatik manevralarla AB ile derinleşen işbirliği ve “Batı yanlısı” blokta kalma çabası.

SON PERDE: DÜNYA YENİ BİR EMPERYAL PAZARLIĞA MI TANIK OLUYOR?
Trump-Putin mutabakatı, güçlünün zayıfı ezdiği bir dünya düzeninin kapısını aralıyor. Ukrayna’nın kayıpları kabul etmesi halinde, Çin (Tayvan), İran (Ortadoğu) ve hatta Kuzey Kore için “gaspın normalleşmesi” süreci başlayabilir. Peki tarih tekerrür mü ediyor? “1938’de Çekoslovakya feda edilmişti. 2024’te Ukrayna mı kurban seçiliyor?”

Avrupa’nın kabusu daha yeni başlıyor:

Doğu Avrupa’da “İkinci Bir Ukrayna” senaryosu uyarıları sürüyor. Moldova ve Gürcistan’ın, Rus yayılmacılığının yeni hedefi olabileceğine işaret ediliyor. Bir diğer kabus ise enerji krizinde II. dalga… AB, Kuzey Akım Boru Hattı (Nord Stream 2) benzeri projelerle Rusya’ya diz çökmek zorunda kalabilir. Popülist dalga da endişelendiriyor. Aşırı sağcılar, “AB Ukrayna’ya trilyonlar yatırırken vatandaş aç!” naralarıyla iktidara yürüyecek gibi görünüyor.

Tarih şimdi yeniden yazılıyor… Avrupa, 21. yüzyılın ilk büyük savaşında ABD’ye bağımlılığını kanıtladı. Şimdi ise bedelini ödeme zamanı geldi gibi görünüyor!

IŞIN ERTÜRK – STUTTGART

FOTO:  Jonathan Petersson – Unsplash