NATO oyunları: Avrupa savaş tuzağına düşer mi?
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Vilnius’ta yapılan üçlü zirvede Türkiye’nin İsveç’in NATO’ya üyeliğine onay verdiğini açıklamıştı. Bu kararın yankıları sürüyor.
Avrupa basınında çıkan analizlerde Türkiye’nin Batı rotasına girdiğine işaret edilirken Türkiye’yi en az beş yıl daha yönetecek olan Erdoğan’ın etkin bir şekilde Batı’nın saflarına çekildiğine de vurgu yapılıyor.
Türkiye’nin Avrupa Atlantik ekseninde kalmasının yararına olacağı yönündeki yorumlarda “Ankara’dan vazgeçilmesinin artık mümkün olmadığı ve Rusya ile Ukrayna arasında arabulucu olmayı başaran (tek olmasa da) birkaç başkentten biri” olduğu da bildiriliyor. İsveç’in NATO üyeliği, Avrupa basınında yer alan yorumlara göre, “Batı’nın yanı sıra İskandinav ülkeleri ve Danimarka için de devasa bir jeopolitik ve askeri adım. Danimarka, Baltık Denizi’nde Rusya’nın karşısında bir cephe ülkesi olmak yerine, değişen askeri ve stratejik haritalar ile siyasi pozisyonlarda yeni bir tür hinterland olma özelliği taşıyacak.”
Avrupalılar durumdan memnun. Ankara’ya ve Erdoğan’a övgü dikkat çekiyor.
Ancak NATO bölgede genişlerken Avrupa halklarındaki savaş karşıtlığı ise bunu en çok vaat eden sağ popülist partilere destek olarak karşımıza çıkıyor.
Avrupa savaşla birlikte her geçen gün biraz daha fazla sağa kayıyor.
Avrupa’da yaşayan Türkiye kökenli 5,5 milyonu aşkın bir kitlenin temsilcisi konumundaki sivil toplum kuruluşlarının önderleri ve siyasetçiler ise ortada hiç savaş yokmuşçasına barış çağrıları ve savaş karşıtlığına yer vermiyorlar. Elbette birkaç ismin dışında.
Nükleer silahların kullanılması riski havada asılı durmaya devam ediyor.
İsveç-NATO-Ankara hattındaki gelişmelere ilişkin isveç’ten gazeteci Seda Şanlıer ve Almanya’dan gazeteci yazar Osman Çutsay Yeni Posta gazetesinin YouTube kanalında Işın Ertürk’ün sorularını yanıtlıyor.
YENİ POSTA – STUTTGART
FOTO: Marek Studzinski Unsplash