Vurgun yiyen Avrupa’da durum: Federal Almanya yönetimi krize çare arıyor
Avrupa’nın en zengin ülkesinde işler hiç de istendiği gibi gitmiyor. Toplumdaki gerginlik gözle görünür haller alıyor.
Avrupa’nın “zengin mutfağında” yaşanan ekonomik tıkanmanın, özellikle de yüzde 10 sınırını çoktan geride bırakmış enflasyonun çilesini dargelirli gruplar çekiyor. Federal Almanya tarihindeki en yüksek reel gelir düşüşü yaşandığına, ana akım medya da yer vermek zorunda kalıyor. Reel gelirlerde yaşanan bu gerilemeyi sendikal hareketin kabullendiği gözleniyor: IG Metall gibi dünya ölçeğinde dev sendikaların bile, toplu sözleşmelerde, reel ücretlerdeki gerilemeyi frenleyecek bir “karşı adım” atma cüreti gösterememesi, toplumdaki “saklı gerginliği” daha da artırıyor.
Bu arada göçmenlerin ve özellikle de Türkiye kökenli topluluğun ekonomideki yerini ve yaşadığı travmaları kimse araştırmıyor. Yaklaşık 3,2 milyonluk Türkçe konuşan bir toplumun, Almanya’nın dargelirli katmanları arasında yer aldığı bilinmesine rağmen, yaşadığı “özgün gerginlikler” incelenmeye değer bulunmuyor.
Federal Almanya’daki tıkanmalardan kimin kârlı çıkacağını bilen yok. Ama Ukrayna’daki savaşa (“Ukraynistan”) körükle gidenlerin karşısında yavaş yavaş bir başka siyasetin boy verdiği anlaşılıyor. Sonuçta, sermaye sahipleri bile kendi içlerinde çareler arıyor.
Ya sol? “Ukraynistan”da Avrupa hükümetlerinin ve ana akım medyanın tüm konuşlanmalarına kayıtsız şartsız destek veren bir tuhaf sol ile karşı karşıyayız. Ancak burada da kopuş sinyalleri var.
SPD’nin eski genel başkanı, Almanya’nın eski maliye bakanı, Sol Parti kurucusu ve liderlerinden Oskar Lafontaine, kurduğu partiyle ilişkisini kestikten sonra yayımladığı yeni kitabı “Ami, it’s time to go!” (Amerikalı, artık gitme zamanı geldi) ile sanayideki ve toplumdaki gerginliğin gölgesinde hangi arayışlar içinde olunduğuna yeni bir örnek kabul ediliyor.
Avrupa’da olup biteni YouTube kanalı Sınırız TV’de Işın Ertürk, gazeteci-yazar Osman Çutsay’la konuşuyor.
YENİ POSTA – FRANKFURT