Gazeteci Kayhan Karaca’ya göre Fransa’nın yol ayrımı: “Seçilirse, AB Le Pen’e söz geçiremez!”

Gazeteci Kayhan Karaca’ya göre Fransa’nın yol ayrımı: “Seçilirse, AB Le Pen’e söz geçiremez!”
Yayınlama: 13.04.2022
Düzenleme: 13.04.2022 17:49
103
A+
A-

Gazeteci Kayhan Karaca, Fransa’daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, görevdeki Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un en güçlü rakibi ile ikinci tura kalan aşırı sağcı aday Marine Le Pen’in seçildiği takdirde Avrupa Birliği’nin Ulusal Birlik (RN) partisi liderine söz geçiremeyeceğine dikkat çekti.

Avrupa Parlamentosu ve AB konularında medya ve siyasetin çok sık başvurduğu isimlerden gazeteci Kayhan Karaca, Yeni Posta’ya yaptığı açıklamada, Fransız seçmenin çok önemli bir bölümünün Le Pen’in cumhurbaşkanı olmasından korkmadığına işaret ederek, “Geçim sıkıntısı, hayat pahalılığı ile boğuşan sokaktaki Fransız’ın öncelikli gündemi Ukrayna değil. Zaten Macron ve Le Pen de Ukrayna’dan hiç söz etmiyor” dedi.

Fransa’daki seçimlere 12 adayın katıldığını, Macron, Le Pen ve Jean-Luc Melenchon’un ise oyların neredeyse yüzde 74’ünü aldığını kaydeden Karaca şunları söyledi:

“Merkez sağ ve merkez sol partiler bu seçimde tamamen göçtüler, hezimete uğradılar. Siyasi açıdan ve finansal açıdan yok oluyorlar. Le Pen, Viktor Orban ekolünü Fransa’ya yamamaya çalışıyor. İktidara gelirse Fransa’da Orban’ın başa geçmesi gibi bir durum olur bu. Macaristan küçük bir ülke. İtalya’da da aşırı sağcılar başa gelse Avrupa çok etkilenmez. Ancak Almanya ve Fransa gibi ülkelerde aşırı sağ iktidara gelirse, işte o zaman çanlar çalmaya başlar. Marine Le Pen Brüksel’le masaya oturacaktır ve müzakere edecektir ve dayatacaktır. AB, Viktor Orban’a dahi söz geçiremiyor.. AB Le Pen’e söz geçiremez. Akaryakıt fiyatlarındaki artış, satın alım gücünün düşmesi ile dar gelirli kesim siyasetin aşırı uçlarına en sağa ve en sola öfke oyları verdi. Ancak sol ittifaka gitseydi bugün Le Pen olmayacaktı.”

“ASIL SÜRPRİZ MELENCHON”

Fransa’nın Strasburg kentinde çalışmalarını sürdürülen NTV Strasburg Temsilcisi Kayhan Karaca’nın aktardıklarından öne çıkanlar şöyle:

“Sonuçlar sürpriz değil. Zaten aylardır yapılan anketlere de bakarak Fransa’nın liberal Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile aşırı sağcı hatta onların kendilerini adlandırdığı gibi milliyetçi sağcı aday Marine Le Pen’in ikinci  tura kalmasını öngörmekteydik. Asıl sürpriz olan radikal solun adayı Boyun Eğmeyen Fransa Partisi lideri Jean-Luc Melenchon oldu. Anketler yüzde 15 gösteriyordu ve o yüzde 22 oy aldı.

“SOSYALİST PARTİ HAYAL KIRIKLIĞI YARATTI”

Böylece 24 Nisan’daki ikinci turun kilit ismi haine gelmiş durumda. Melenchon’un oy artışına bakalım: Her ne kadar sol oylar son 10 yılda erimekte olsa da 2012-2017 yılları arasında görev yapmış olan Cumhurbaşkanı François Hollande döneminde Sosyalist Parti (PS) büyük hayal kırıklığı yarattı. Bu hayal kırıklığını toplumun dar gelirli kesimi bir türlü hazmedemedi. 2012’de Hollande’a oy vermiş olan dar gelirli işçi kesimi siyasetin aşırı sağına yönelmeye başladılar. Bunlar ideolojik oy veren insanlar değil geçim derdi olan insanlar. Macron 2017 yılında yenilikçi bir lider olarak insanların karşısına çıkmıştı. Şimdi sistemin temsilcisi olarak karşısına çıkıyor. Yüzde 3 oy artışı var ama.

“AŞIRI SAĞ İLK KEZ İLK TURDA YÜZDE 30’U GEÇTİ”

Buna paralel olarak protesto oyları da çok arttı. aşırı sağa, aşırı sola ve sistem karşıtlarına baktığımızda, topladığımızda, öfke oyları yüzde 60’lara varıyor. Yüzde 32’si aşırı sağın oyları. Aşırı sağ ilk kez ilk turda yüzde 30’dan fazla oy aldı. Yine CB seçimlerinde ilk tura iki aşırı sağcı aday katıldı. Cezayirli Yahudi kökenli Eric Zemmour Fransa’da aşırı sağın, milliyetçilerin sembolü haline geldi. Fransa siyasetinde sanki aşırı sağcıların önleri özellikle açılmış gibi bir hava var. Son yıllarda medyada kendilerine önemli bir kulvar açıldığına tanık oluyoruz. Eskiye nazaran normalleştiler, sıradanlaştılar.

MİTTERRAND TAKTİĞİ

Fakat bu, Fransa siyasetini bilenler ve biraz yakın geçmişi hatırlayanlar için pek de sürpriz denecek bir durum değil. Fransa’da 1980’lerde uygulanmış bir taktik yeniden uygulanıyor şu an. 1981-1995 arasında Fransa Cumhurbaşkanlığı yapan François Mitterrand’ın taktiği…

Mitterrand’ın 1988’de ikinci defa seçilebilmek için merkez sağ oylara ihtiyacı vardı. Mitterrand merkez sağ oylarından alabilmek için merkez sağı bölmeyi hedefledi ve merkez sağ içindeki dengelerle oynadı. Merkez sağ içindeki daha muhafazakâr veya aşırı sağa yakın kesimlerin aşırı sağa daha çok kaymasını sağlayacak politikalar güttü.

O tarihlerde bugün konuştuğumuz Marine Le Pen’in babası Jean-Marie Le Pen bu sayede inanılmaz derece yükselmiş ve milliyetçiler 1984’teki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde yüzde 10 oy oranını yakalamışlardı. O tarihe kadar aşırı sağcılar yüzde 10’u hiç görmemişti.

Mitterrand bu taktiği kullanarak, seçimlerden ikinci 7 yıllık yetkiyi aldı ve 14 sene cumhurbaşkanlığı yapmış oldu. O tarihlerde aşırı sağcıların bir gün, bugün olduğu gibi ana muhalefet partisi olması ya da yüzde 20 oy alması tasavvur dahi edilemezdi.

“LE PEN, PUTİN HAYRANLIĞINI GİZLİYOR”

Öte yandan Vladimir Putin hayranlığını gizleyen Marine Le Pen söylemlerini yumuşatıp muhafazakâr çevrelerin işine gelecek şeyler söylemeye başladı. Le Pen Kremlin sarayında devlet başkanı gibi karşılandı. Putin Avrupa’yı zayıflatmak için Avrupa’daki aşırı sağcılara açık destek verdi. Ve bu zaten artık herkes tarafından bilinen bir gerçek.

İtalya’nın aşırı sağcı Kuzey Lig Partisi’nin Başkanı Matteo Salvini, Almanya’da sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisi ve Fransa’da RN lideri aşırı sağcı Marine Le Pen’e finansal destek verdiği dahi söylenmekte. Babası Fransız milliyetçiliğinin sembolü olan Marine Le Pen, 2017’den sonra söylemini sadeleştirdi. AB karşıtıydı, avrodan çıkılmasını istiyordu. Muhafazakâr milliyetçi çevrelere hoş gelen şeyler söylemeye başladı. Örneğin idam cezası talebinden vazgeçti.

“MARINE LE PEN BRÜKSEL’LE MASAYA OTURUP DAYATACAKTIR”

Merkez sağ ve merkez sol partiler tamamen göçtüler, hezimete uğradılar. Siyasi açıdan ve finansal açıdan yok oluyorlar. Le Pen, Viktor Orban ekolüne yamamaya çalışıyor. İktidara gelirse Fransa’da Orban’ın başa geçmesi gibi bir durum olur bu. Macaristan küçük bir ülke. İtalya’da aşırı sağcılar başa gelse Avrupa çok etkilenmez. Ancak Almanya ve Fransa gibi ülkelerde aşırı sağ iktidara gelirse işte o zaman çanlar çalmaya başlar. Marine Le Pen Brüksel’le masaya oturacaktır, müzakere edecektir ve dayatacaktır. AB Viktor Orban’a dahi söz geçiremezken, Le Pen’e hiç söz geçiremez. Fransa üstelik federal bir ülke olan Almanya gibi AB’ye uyumlu değil, merkezi yönetilir. Paris’ten yönetiliyor. AB, Le Pen’e karşı koymaya kalkarsa en büyük ikinci üyesiyle savaşa girmiş olur. Ayrıca İtalya‘da da gelecek sene aşırı sağ iktidara gelirse işte bu tam bir felaket olur.

Ancak Fransız halkının önceliği Ukrayna’daki savaş değil akaryakıt  fiyatı, geçim derdi ve satın alma gücü. Fransa’da alım gücü geriledi.

“KÜRESEL SERMAYE MACRON’U DESTEKLİYOR”

İkinci turda Macron oy farkıyla kazanamayacak. 10 gün içinde çok şey değişebilir. Donald Trump’ın seçilişine giden yola doğru dönüşebilir. Öte yandan artık insanlar için Le Pen daha çok kabul görmeye başladı. İnsanlara hitap edebiliyor. Le Pen gençlerden oy aldı.

Macron ise seçilirse kendine rağmen seçilmiş olacak.

Le Pen iktidara gelirse Fransız burjuvazisinde ‘Biz ne olacağız?’  kaygısı var. Küresel sermayenin Fransa ayağı hâlâ ‘Macron’ diyor. O sermaye AB’ci. AB esasında ticari bir birlik. Milliyetçi muhafazakârlar günün birinde başa geçerse, bu, iş dünyası için iyi bir şey olmaz. İş dünyası liberal adayları destekliyor. Sokaktaki vatandaş ise sistemin bekçisi gibi görülen siyasiler gibi düşünmüyor. Sokaktaki Fransız fiyatlara, zamlara bakıyor. Merkez sağ ve merkez sol geçim dertlerini çözemediler. Siyasi yelpazenin iki ucuna yöneliyorlar: Radikal sağa ve radikal sola.

“FRANSIZLARIN GÜNDEMİNDE UKRAYNA YOK”

‘Marine Le Pen gelirse Fransa’nın imajı İslam dünyasında bozulacak, yüz milyarlarca avroluk yatırımları ne olacak?’ İş dünyası bu optikten bakıyor. Le Pen’in iktidara gelmesinde ise ideolojik sorun yok. Le Pen bütün öfke ve protesto oylarına talip. Geçim derdi: Macron ve Le Pen işte buna odaklanacaklar. Hiç Ukrayna’dan söz ettiklerini duymuyorum. Fransızların gündeminde Ukrayna yok. Macron kazansa dahi kapatılamayacak fark değil, başa baş alabilecektir.

MİLLETVEKİLİ SEÇİMLERİNDE SÜRPRİZ MÜMKÜN

Hazirandaki milletvekili seçimlerinde sürpriz yaşanabilir. Yüzde 50 artı 1 ile Macron diyorum. Macron kazansa dahi Le Pen partisi çok daha güçlenerek çıkacak. Haziran ayında milletvekili seçimleri var. Bakalım Macron mecliste çoğunluğu yakalayabilecek mi? Yeni hükümet de ancak temmuz başında kurulur. Buradaki şekillenmeler, diğer Avrupa ülkelerine örnek oluşturacaktır.”

IŞIN ERTÜRK – STRASBURG

İLLÜSTRASYON: Ömer Yaprakkıran

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.