Pardon! Almanya’nın “şeytanlı yıllarına” mizahi eleştirinin damgasını vuran dergi
Frankfurt Karikatür Müzesi’nde (Caricatura Museum Frankfurt) Almanya’nın eski ve ünlü mizah dergisi “Pardon” için bir sergi düzenlendi. Sergi 19 Mart 2023’e kadar sürecek. O yılları, tutuculuğa, çifte standartlara karșı çıkıșları hatırlamak kadar güzel bir sergi…
Caricatura Müzesi Müdürü Achim Frenz 16 Ekim’de açılışı yapılan sergiyi “dünyanın en güzel müzesindeki en güzel sergiye hoș geldiniz” diye açtı. Frenz, bu etkinliğin Frankfurt’un ünlü Caricatura Müzesi’nin başlangıcından bu yana düzenlenen en güzel ve aynı zamanda en hüzünlü sergi olduğuna dikkat çekti. Şeytan kulağına kurşun!
Gerçekten de Pardon, herhangi bir mizah dergisi değil, ondan çok daha fazlasıydı: Yeni Frankfurt Okulu’nun (“Neue Frankfurter Schule-NFS) hazırlık sınıfı, anaokulu, amiral gemisi Titanic’i, temiz hava deposu ve şeytanın oyun alanıydı. Araştırmacı gazeteciliğin, geçersizliği, anarşi ve eylemciliği usta bir şekilde birleştiren ve Frankfurt’u sonsuza dek Achim Frenz’in deyimiyle “mizah başkenti” yapan bir dergi ve sergi.
Pardon’un ilk sayısı 1962 yılının eylül ayında, daha henüz șapkasını çıkarıp selam veren şeytanın olmadığı -logosuz- Loriot’nun bir çizimi ile süslenmişti: Papyonlu bir beyefendi, fitili ateşlenmiş bombanın içinde olduğu bir buket çiçek sunuyordu. Yazarlardan birisi Erich Kästner idi. İlk sayının bir diğer yazarı Chlodwig Poth ise pazarlama stratejisini “Davalar açılmasını gerektirecek provokasyonlarda bulunabilir, heyecan verici ve çok pahalı olmayan davalar, çok sayıda dernek, cemiyet ve kulüpte protestoları kışkırtabiliriz” sözleriyle açıklıyordu.
Ve dakika bir, gol bir: Daha ilk sayıda, karikatürist Agnese’nin bir karikatürü – şeytan tarafından sürülen bir tramvaydaki çıplak yolcular-, ünlü “ihtiras tramvayı” idi. Başkanı Köln bașpiskoposu olan (gizli) Katolik erdem koruyucusu Volkswartbund’un suç duyurusunda bulunmasıyla, dergi toplatıldı. Aslına bakarsanız “bundan iyisi Şam’da kayısı” idi: Dergi bir anda meşhur oldu…
Fakat derginin iyi giden yayın süreci gülünç bir şekilde sona erdi. 1970’lerin sonunda Genel Yayın Yönetmeni Hans A. Nikel o kadar meșhur oldu ki, Frankfurter Rundschau’daki eski editörlük görevi bile artık çok görüldü. Daha sonrası ise… Guru Maharishi Mahesh Yogi’nin “Transandantal Meditasyon”u ve onun ve diğer ezoterik saçmalıklarına sayfalarca yer ayırdı. “Yogik Uçuş” ile ilgili bir kapak haberi kazaya neden oldu: Yazı işleri ekibinin hâlâ aklı başında olan kısmı batan gemiyi terk etti. O grup 1979’da Titanic’i kurdu ve bundan böyle kendisine “Yeni Frankfurt Okulu” adını verdi. Pardon, bir süre daha durumu idare etti ve sonunda battı.
DOST CANLISI ŞEYTAN SİZLERİ SELAMLIYOR!
Ancak derginin ünlü logosu tüm mizahseverlerin ortak belleğinde yaşamaya devam ediyor. F. K. Waechter’in şeytanı dost canlısıdır: Sivri parmaklarıyla selamlamak için şapkasını kaldırır ve en şeytani gülümsemesini takınır. Çok dikkatli bakarsanız, sizi yine Frankfurt’un örnek öğrencilerinden biri olan dost canlısı Max Goldt’un sesiyle selamladığını bile duyabilirsiniz: “Pardon, lordum! Pardauz, Mileydi!” (Stefan Behr).
Caricatura müzesi, 819 yapıtı kapsayan bu sergi için ilk kez dört katın tamamını kullanıyor. Bunların arasında mektuplar, fotoğraflar, belgeler ve Pardon editör ekibinin harika dünyasına ışık tutan bir dizi başka yazışmalar da var. Örneğin, editörlerden yayıncılara gönderilen bir protesto mektubu. Nikel’in “yogik uçuşa” inanması gibi, mizahçılar da editoryal eş-belirlemeye inanıyordu ve 1973’te “aslında politik olan konular” yerine eğlenceli metinlerin ana tema haline getirilmesinden ve bazen “korkutucu bir seviyesizliğe” düșmesinden şikâyetçiydiler.
Ama en azından yönetim, reklam dostu bir ortam yaratmak için mizahtan yoksun olunması gerektiği konusunda bahaneler üretmedi. Pardon’un buna da ihtiyacı yoktu: En parlak döneminde 320 binlik bir tirajı ve 1,5 milyonu bulan bir okuyucu kitlesi vardı. Bu, tam da bir şeytan işiydi!
BEYNE DAHA FAZLA OKSİJEN
Gerhard Kromschröder’in, “Şapkasının altında boynuzları olan dergi Pardon’un yaşamı üzerine” notları şöyle:
“Pardon – ne aptalca bir isim! Ve bu da yeni bir mizah dergisi için. Pardon, pardon, pardon ama yani tekrar pardon! Çok itaatkâr, çok uysal, çok alttan alıcı… Asla işe yaramaz.
Ancak editörlerin logo için bir şeytanda karar kıldıklarını gördüğümde uzlaştım. Akıllı bir adam, bu geniş gülen şeytan. Şapkasını dostça kaldırıyor ve o zamana kadar altında saklı olan boynuzlarını gösteriyor. O zamanlar, yani geçen yüzyılın 60’lı yıllarında söylenenler gibi, son derece incelikli.
O sıralarda en uzak eyalete, Katolik gericiliğinin kalesi olan Emsland’a taşınmıştım. Orada cehaletin neler yapabileceğini öğrendim. 1967’de bana şeytanla birlikte gazetede editör olarak çalışma şansı verildiğinde ne büyük bir özgürlüktü. Pardon patronu Hans A. Nikel beni karşıladı. 1962 yılında Hans Traxler, Chlodwig Poth ve Kurt Halbritter ile birlikte Frankfurt am Main’da dergiyi kurdu. Dergilerine “aylık Alman mizah dergisi Pardon” adını verdiler. Tutuculuğa, yeniden silahlanmaya ve Nazi geçmişinin bastırılmasına karşı mücadele etmek istiyorlardı. Durgun, tutucu Federal Cumhuriyeti daha yaşanabilir, demokratik bir toplum haline getirmeye, “beyne daha fazla oksijen” taşımaya katkıda bulunmak istiyorlardı.
Dergi, yaşanılan zamana karşılık veriyordu. Çünkü savaş sonrası huzursuz bir gençlik vardı ve yayılan refah iyimserliğinin kofluğu karşısında hararetle alternatif toplumsal modeller hayal ediyordu. Editör ekibine katıldığımda, öğrenci isyanının en parlak dönemi yeni başlamıştı ve Pardon o dönemin dergisiydi. Gençtik, afacandık, arsızdık ve çok politiktik. Sadece Springer kamulaştırılmayacaktı, aynı zamanda üretim araçlarını da kendi yayıncımızdan almak istiyorduk (ne biri ne de diğeri gerçekleşti). Anti-otoriter hareketin tarafındaydık, kendimizi Vietnam’daki savaşa ve sadece önlüklerin, üniformaların altına değil, bin yılın küfüne karşı mücadeleye adadık.
Pardon görsel olarak şıktı, estetik grafik ve reklamlara yayıldı. Mizah, komik ve hicivi kararlı, yönlendirici metinler ve röportajlarla karıştırma konsepti iyi karşılandı. Pardon deneysel bir alan ve bir yetenek fabrikasıydı. Dergi, geniş bir tasarım/yaratım alanına sahip olan genç karikatüristlerin ilk adresi oldu ve Alice Schwarzer ve Günter Wallraff gibi genç yazarlar burada iz bırakmayı başardı.
“OTORİTELERE” KARŞI SAYGISIZ DERGİ
Pardon, laik ve dini otoritelere karşı saygısızlığıyla standartları belirledi ve birçok eleştirel zihne bir forum sağladı. Skandalları ve tartışmaları kışkırttı, teşvik etti, konuları belirledi, etki yarattı. Defalarca hakarete uğradı, sağcı siyasi kamp tarafından davalara maruz kaldı, çoğunlukla din adamlarından oluşan ahlak bekçileriyle çatıştı, yaygın tutuculuğa ve burjuva çifte standartlarına karşı ajitasyon yaptı, bu da en başından itibaren yazılarının yasaklanmasına, sansür girişimlerine ve satış kısıtlamalarına yol açtı.
Pardon, dönemin ruh haline şekil vermiş, duygusallığı kullanarak tutuculuğa karşı koymuş, gençliğin değişim için duyduğu yakıcı özlemi nasıl formüle edeceğini bilmişti. Toplum daha açık hale gelmişti; eskilerin katı ahlaki kavramları parçalanıyor, hoşgörü öne çıkıyordu. Bu eğilim doğrultusunda öğrenci başkaldırısı sırasında cinsel kısıtlamalardan kurtulmaya yönelik yaygın talepleri karşılama amaçlı kapak tasarımlarında seks konusu abartılı bir şekilde kullanıldı. Ne var ki, bunda her zaman zarif bir şekilde başarılı olamadık.
On iki yıl boyunca gazetede kaldım ve 300 binin üzerindeki tirajın ardından gazetenin yavaş yavaş ivme kaybettiğine ve tıkandığına tanık oldum. Yayıncı Hans A. Nikel’in hevesli olduğu Yeni Çağ konularına Pardon’da daha güçlü bir şekilde yer verme girişimi, gazetenin gidişatıyla ilgili iç tartışmaları derinleştirdi ve başlayan kan kaybını hızlandırdı. Dergiden ayrılıklar başladı, bazıları “Neue Frankfurter Schule” (Yeni Frankfurt Okulu) adı altında başarılı bir şekilde faaliyet gösterdi ve 1979’da rakip dergi Titanic’i çıkardılar.
Sergi ile birlikte yayınlanan kitapta, tüm Pardon kapakları kronolojik sırayla ve daima ilgili yıldan seçilmiş birkaç sayfayla birlikte sunuluyor. Kitap, Pardon’un kuruluş tarihi olan 1962’de Konrad Adenauer’in henüz Federal Şansölye olduğu dönemden başlayarak Helmut Schmidt’in yerine Helmut Kohl’ün geçtiği yıla kadar (1982) Federal Almanya Cumhuriyeti’nin eleştirel bir tarih kitabı olarak okunabiliyor.
Son iki yılında Pardon, Hamburg’da başka bir yayınevinde yeni bir editör ekibi tarafından hazırlanıyordu. 1982 yılında, 20 yılın ardından, Pardon nihayet sonlandırıldı. Ve bu, “şeytani yılların” sonu oldu. İlk ve son kez.”
FRANKFURT KARİKATÜR MÜZESİ (CARICATURA MUSEUM FRANKFURT)
Frankfurt kenti, ünlü mizah dergileri Pardon ve Titanic’in kuruluşundan bu yana ülke mizahının başkenti olmuştur. Caricatura Müzesi bu iddiayı daha fazlası ile sürdürüyor. “Neue Frankfurter Schule” (NFS) karikatüristlerine ait 7 bin orijinal yapıt ve diğer karikatüristlere ait yaklaşık 5 bin çizim ile muhtemelen müzeler arasında en yüksek mizah içeriğine sahip.
F.W. Bernstein, Robert Gernhardt, Chlodwig Poth ve Hans Traxler’in çizimleri koleksiyonun temelini oluşturuyor. F.K. Waechter ile birlikte yazarlar Bernd Eilert, Eckard Henscheid ve Pit Knorr’un NFS üyeleri olduğu biliniyor. Çağdaş Alman mizahına bugüne kadar bu grubun biçim verdiği kabul ediliyor.
1972’de mizah dergisi Titanic’i kuran Robert Gernhardt, F.K. Waechter, Pit Knorr, Hans Traxler ve Chlodwig Poth, Frankfurt’u Alman mizahının başkenti haline getirdi.
1990’ların sonuna gelindiğinde, mizah çizimlerinin yaratıldıkları yerde kalıcı olarak anılması fikri kök salmıştı. Dönemin Kültür Dairesi Başkanı Hans-Bernhard Nordhoff ile Titanic karikatüristleri ve yazarlarının yanı sıra çizgi-roman sanatı için bir müze kurmakla görevlendirilen Achim Frenz arasında bir toplantı gerçekleştirildi. Achim Frenz daha önce Kassel’de “Caricatura” etiketi altında çizgi-romanla ilgilenmişti ve halen müzenin başında bulunuyor. Caricatura, 2008 yılına kadar Frankfurt Tarih Müzesi’nde (Frankfurt Historisches Museum) yer aldı ve burada yılda üç sergi gerçekleştirerek iyi bir başlangıç yaptı. Frankfurt Caricatura Müzesi 1 Ekim 2008 tarihinde Weckmarkt’ta, 1892 yılında Tarih Müzesi’nin ilk binası olan Leinwandhaus’ta açıldı.
Caricatura Müzesi’nin birinci katında beş Yeni Frankfurt Okulu’nun (NFS) karikatüristinin eserlerinin yer aldığı daimi sergi gezilebiliyor: Burada F.W. Bernstein, Robert Gernhardt, Chlodwig Poth, Hans Traxler ve F.K. Waechter’in her birinin kendilerine ayrılmış özel bölümler bulunuyor. Daimi sergi, yapıtların korunması ve koleksiyondan mümkün olduğunca çok çizim göstermek için yılda iki kez değiştiriliyor.
Müze katlarının tamamında sergilenen “Şeytani Yıllar – Pardon” adlı özel sergi nedeniyle, o sürekli sergi şu anda açık değil.
Frankfurt Karikatür Müzesi’nde karikatür sanatının tanınmış temsilcilerinin değişen sergileri de yer alıyor: Jean-Marc Reiser, Tomi Ungerer ve Kamagurka gibi uluslararası sanatçılar tanıtıldı. Yeni Frankfurt Okulu çizerlerinin kişisel sergileri de düzenlendi. Marie Marcks ile Almanya’nın en başarılı kadın karikatüristlerinden olan Franziska Becker burada sergilendi.
Mizah dergisi Titanic’in 2009 ve 2019’daki yıldönümü sergileri, Avusturyalı sanatçı Gerhard Haderer’in 2011’deki sergisi ve 2018’de yeni bir rekor ziyaretçi sayısına ulaşan Otto sergisi en çok ilgi çeken etkinlikler oldu…
Müzeye girerken Hans Traxler tarafından yapılan Frankfurt Caricatura Müzesi’nin maskotu bronz geyik, ziyaretçileri binanın önünde karşılıyor. Motif, F.W. Bernstein’ın kafiyesiyle de ünlü iki dizesinden alınmış: “Die schärfsten Kritiker der Elche waren früher selber welche.” (Geyiklerin en keskin eleştirmenlerinin eskiden bizzat kendileri geyiktiler.)
Bu arada, Caricatura Müzesi son derece başarılı çalışmalarla geçen on üç yıla dönüp gururla bakıyor. Nisan 2019’dan bu yana Caricatura Müzesi, Historisches Museum’dan örgütsel yapısıyla ayrılmış ve şu anda Kulturamt’ın (Kültür Dairesi) uhdesinde bulunuyor.
2020 yılında Frankfurt Caricatura Müzesi, Caricatura Galerie für Komische Kunst Kassel (Kassel Komik Sanat Karikatür Galerisi) ile birlikte, karikatürün tanınması için gösterdikleri angajman nedeniyle Hessen Kültür Ödülü’ne layık görüldü. 45 bin avro tutarındaki bu ödül, Federal Almanya Cumhuriyeti’nde verilen en yüksek kültür ödülüdür.
Yeni oluşturulan satın alma bütçesi, 2021’in başında koleksiyonun ilk kez genişletilmesini mümkün kıldı. Müze şimdiye kadar Greser & Lenz, Franziska Becker, Bernd Pfarr, Gerhard Seyfried, Rudi Hurzlmeier ve Ralf König’in yapıtlarını satın almayı başardı.
BEN TÜRK İKEN
Serginin düzenleyicisi Gerhard Kromschröder, kitabını bize imzalarken, “Arkadaşlarım bana Kromo derler, bu nedenle imzamı size de Kromo olarak atıyorum” dedi.
Helmut Kohl ile mahkemelik oldukları resmin önünde Corpus Delicti’yi kapatırken, söz Türklerden açıldı ve “Kromo”, bir şikâyetini dile getirme gereksinimi duydu:
“Als ich ein Türke war (Ben bir Türk iken), Stern dergisi için yaptığım bir röportaj dizisiydi. Aynı adla kitap olarak Eichorn yayınevi tarafından 1983’te yayınlandı. Wallraff’ın Ganz Unten kitabı ise 1985’te piyasaya çıktı. Fakat ne hikmetse herkes onu benden fazla tanıyor, nedenini anlamış değilim…”
ÖMER YAPRAKKIRAN -FRANKFURT/MAIN
FOTOĞRAFLAR: Ömer Yaprakkıran / Sabine Voigt