İsamil Akpınar’dan Almanya’da “sağa kayış” uyarısı: “Siyasi partiler frenlenmezse…”

İsamil Akpınar’dan Almanya’da “sağa kayış” uyarısı: “Siyasi partiler frenlenmezse…”
Yayınlama: 14.12.2025
2
A+
A-

Almanya’da son yılların en çok tartışılan siyasal kavramlarından biri olan “Rechtsruck” (Sağa Kayış), Türk kökenli ekonomist ve siyasi analist İsmail Akpınar tarafından kapsamlı bir analizle ele alındı. Akpınar’ın 2002–2025 dönemini kapsayan çalışması, Almanya kamuoyunda sıkça kullanılan bu kavramın büyük ölçüde hatalı yorumlandığını ortaya koyuyor. Analiz, Akpınar tarafından Almanca olarak steady.page/de/perspectiv adlı dijital platformda yayımlandı.

Akpınar’ın federal seçim sonuçlarına dayanarak hazırladığı grafikler, Almanya’daki parti sisteminde iki temel eğilime işaret ediyor. Buna göre, sol blokta yer alan partilerde uzun vadeli bir gerileme dikkat çekiyor. 2002 yılında çoğunluğu elinde bulunduran sol-sosyal demokrat blok, son yirmi yılda istikrarlı biçimde oy kaybetti. Buna karşılık aynı dönemde sağ blokta bir yükseliş gözlemleniyor. Ancak bu artış, ağırlıklı olarak Hıristiyan Demokrat ve Sosyal Birlik (CDU/CSU) partileri ve Hür Demokrat Parti (FDP) gibi geleneksel sağ partilerden değil, 2013 sonrası sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisinin yükselişinden kaynaklanıyor.

Akpınar bu tabloyu şu sözlerle değerlendiriyor:
“Grafikler ve bilimsel araştırmalar oldukça net. Almanya’da parti sistemi belirgin biçimde sağa kayıyor, ancak buna rağmen toplumun geneli sağa yönelmiyor. Burada açık bir temsil krizi söz konusu.”

Akpınar’a göre asıl dönüşüm, toplumun ideolojik tercihlerinde değil, siyasi partilerin konumlanışındaki yapısal değişimde yatıyor.

MERKEZ SAĞDA SÖYLEM VE POZİSYON KAYMASI

Bu noktada Akpınar analizine önemli bir boyut daha ekliyor. Sosyal demokrat çevrelere yakınlığıyla bilinen Friedrich-Ebert-Stiftung’un 2024 yılında yayımladığı kapsamlı araştırma, CDU/CSU ve FDP’nin özellikle göç ve kimlik politikalarında, geçmişte daha çok radikal sağ aktörlerle özdeşleştirilen söylem ve pozisyonlara belirgin biçimde yaklaştığını ortaya koyuyor.

Akpınar, bu durumu şöyle yorumluyor:
“Grafiklerde görülen sağa kayış yalnızca AfD’nin yükselişiyle açıklanamaz. Aynı zamanda merkez sağ partilerin, özellikle göç ve kimlik politikalarında daha sağcı kavramlara yönelmesi bu tabloyu güçlendiriyor. Sağ blok genişledikçe, siyasal ağırlık merkezi de kaçınılmaz olarak sağa kayıyor.”

BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR GRAFİK BULGULARINI DESTEKLİYOR

Akpınar’ın çalışması yalnızca seçim grafiklerine değil, Almanya’daki önde gelen siyasal araştırma kuruluşlarının verilerine de dayanıyor. Analizde özellikle “Mitte-Studie 2024/25”, “Leipzig Autoritarismus 2024” ve “Populismusbarometer 2020” gibi kapsamlı araştırmalar değerlendiriliyor. Bu çalışmalar, Alman toplumunun geniş kesimlerinde ideolojik bir sağa kayış yaşanmadığını ortaya koyuyor.

Akpınar bu noktada açık bir ayrım yapıyor:
“Almanya’da parti sisteminde bir sağa yönelim var; ancak bu durum toplumun temel değerlerinin değiştiği anlamına gelmiyor. Araştırmalar, toplumun büyük çoğunluğunun demokratik normlara bağlı kaldığını ve radikal sağa açık desteğin sınırlı olduğunu gösteriyor. Bu nedenle ‘Rechtsruck’ kavramı çoğu zaman açıklayıcı olmaktan çok kafa karıştırıcı bir işlev görüyor.”

“ALMANYA DEMOKRASİSİ KRİTİK BİR EŞİKTE”

Analizin en çarpıcı bölümü ise sonuç kısmında yer alıyor. Akpınar, toplum sağcılaşmadığı hâlde partilerdeki yapısal sağa yönelişin ciddi siyasal sonuçlar doğurabileceği uyarısında bulunuyor:
“Siyasi partilerdeki sağa kayış zamanında frenlenmezse, bugün yalnızca siyasal düzeyde olan bu eğilim yarın toplumsal bir gerçekliğe dönüşebilir. Şu anda yaşanan bir toplumsal sağa kayış değil, sağa açılan bir temsil boşluğudur. Bu boşluk demokrasi açısından kritik bir eşiğe işaret ediyor.”

Akpınar’a göre bu noktada başta Almanya’nın merkez sağını oluşturan CDU/CSU ve FDP ile merkez solu temsil eden SPD ve Yeşiller partilerine önemli sorumluluklar düşüyor. Özellikle göçmenlere yönelik dışlayıcı dilin terk edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

Analist, merkez sağ içindeki bazı etkili aktörlerin aşırı sağın dilini ve kavramlarını giderek normalleştirmesini ise asıl risk olarak görüyor:
“Demokrasi yalnızca kurumlarla değil, onu savunan siyasi aktörlerle ayakta durur. Merkez siyaset, aşırı sağın kavramlarını ödünç aldığında bunun bedelini uzun vadede tüm toplum, özellikle de Almanya’da yaşayan yaklaşık 25 milyon göçmen öder.”

TARTIŞMA SANDIĞIMIZDAN DAHA DERİN

Akpınar’ın grafikler ve bilimsel verilerle desteklenen analizi, Almanya’da “Sağa Kayış” tartışmasının yüzeyde göründüğünden çok daha derin bir yapısal soruna işaret ettiğini ortaya koyuyor. Toplumsal değerler büyük ölçüde sabit kalırken, siyasal temsil haritası hızla değişiyor. Bu nedenle Akpınar’ın çağrısı net:
“Sorunu toplumda değil, siyasal temsil sisteminde aramalıyız. Almanya bugün bir dönüm noktasında. Seçimler, söylemler ve siyasi pozisyonlar demokrasinin geleceğini belirleyecek.”

YENİ POSTA – STUTTGART