İkiyüzlülükte sınır yok: Ukrayna’da savaş diyenler, İsrail’in İran saldırısında suskun

İkiyüzlülükte sınır yok: Ukrayna’da savaş diyenler, İsrail’in İran saldırısında suskun
Yayınlama: 16.06.2025
38
A+
A-

Rus birlikleri Ukrayna’ya girdiğinde, Alman medyası ve Alman hükümeti derhal bunun uluslararası hukuka aykırı bir saldırı savaşı olduğunu ilan etti. Mağdura destek verilmesi gerektiğini, saldırganın ise bu hukuk ihlali nedeniyle ödüllendirilmemesi gerektiğini savundular. Alman gazeteci Jens Berger’e göre bu noktaya kadar her şey anlaşılır. Ancak cuma gününden bu yana İsrail’in İran’ı bombalaması ki bu, BM Şartı’nın şiddet yasağının açık bir ihlalidir, Alman medyası ve hükümeti tarafından aynı ifadelerle tanımlanmıyor. Şimdi ise Almanya’dan, mağdura değil saldırgana destek vermesi isteniyor. Bu, ikiyüzlülüğün en uç örneklerinden biri. Rusya’nın uluslararası hukuk ihlaline tepki gösterenler, İsrail’in hukuk ihlaline sessiz kalıyor.

Alman eleştirel analiz portalı NachDenkSeiten’da Jens Berger’in kaleme aldığı yorum yazısı, Almanya ve Avrupa Birliği’nin dış politika anlayışındaki çifte standartları gözler önüne serdi.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sırasında Almanya’daki medya organları ve hükümet yetkilileri, bu saldırıyı hiç tereddüt etmeden açıkça bir “uluslararası hukuka aykırı saldırı savaşı” olarak tanımladı. Berlin yönetimi, uluslararası hukuk ihlaline karşı saldırıya uğrayan tarafla dayanışma içinde olunması gerektiğini vurguladı. Ancak, İsrail’in geçtiğimiz cuma günü İran’a yönelik başlattığı hava saldırıları söz konusu olduğunda, aynı kararlılıkla ve netlikle bir tepki gelmedi.

NachDenkSeiten yazarlarından Jens Berger’e göre bu durum, Almanya’nın dış politikasında “çifte standartların en çarpıcı hali”ni ortaya koyuyor. Berger, İsrail’in İran’a düzenlediği saldırının Birleşmiş Milletler Şartı’nın kuvvet kullanma yasağını açıkça ihlal ettiğini, dolayısıyla bunun da bir tür “saldırı savaşı” olduğunu ifade etti. Ancak Almanya ve Avrupa’daki siyasi aktörler bu saldırıyı böyle adlandırmak yerine, İsrail’in güvenlik hakkını öne çıkararak sessiz kalmayı tercih etti.

“SAVAŞ DEĞİL, ASKERİ OPERASYON” DİLİYLE YASAL GÖRÜNÜM MÜ VERİLMEK İSTENİYOR?

Hem Rusya hem de İsrail, yaptıkları saldırıları “önleyici vuruş” olarak tanımlarken, iki taraf da bunu savaş olarak değil, “özel harekât” ya da “hedefli askeri operasyon” olarak nitelendirdi. Ancak Berger’e göre bu tür söylemler, açık bir uluslararası hukuk ihlalinin üzerini örtmeye yetmiyor. Ne Rusya ne de İsrail, saldırıları için BM Güvenlik Konseyi’nden yetki almış değil; her iki saldırı da kuvvet kullanma yasağını çiğniyor.

ALMAN HÜKÜMETİNE VE AB YETKİLİLERİNE ELEŞTİRİ: VURGU YAPMADAN GEÇİLEN BİR HUKUK İHLALİ

Berger, Almanya Dışişleri Bakanlığı’nın İsrail’in İran’daki nükleer tesislere yönelik saldırılarına ilişkin yaptığı ilk açıklamada, saldırıları son derece “nötr” bir dil kullanarak aktardığını belirtiyor. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun (IAEO) eski başkanı ve Nobel Barış Ödülü sahibi Mohamed el-Baradei’nin, bu açıklamaya tepki vererek “Almanya Cenevre Sözleşmeleri’ni imzaladı, bu tür saldırılar açıkça yasaktır” sözlerini hatırlatması da dikkat çekiyor.

Almanya Başbakanı Friedrich Merz’in ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in, saldırının ardından yaptığı açıklamalarda İsrail’e “meşru müdafaa hakkı” tanıyan ifadeler kullanması ise Berger’e göre “fail ve mağdurun yer değiştirmesine” neden olan bir söylem. Berger, bu durumu Ukrayna-Rusya savaşı bağlamında Avrupa’nın savunduğu tezlerle çelişkili buluyor.

“EĞER RUSYA’YA SÖYLEDİKLERİNİZİ CİDDİYE ALIYORSANIZ, ŞİMDİ DE İSRAİL’E AYNI ŞEYLERİ SÖYLEYİN”

Berger’in makalesindeki en çarpıcı ifadelerden biri şu: “Ukrayna savaşında dile getirilen söylemleri ciddiye alıyorsak, o zaman şimdi de İran’a saldıran İsrail’e aynı hukuki ölçütleri uygulamamız gerekir.” Bu durumda Almanya’nın İsrail’i kınaması, İran’a silah yardımı yapması ve İsrail’e yaptırım uygulaması gerekirdi. Ancak Berger, böyle bir beklentinin “absürt” görüneceğini kabul ederek, aslında asıl absürtlüğün Batı’nın kendi sözleriyle çelişen bu iki yüzlü tutumu olduğunu vurguluyor.

“YA ULUSLARARASI HUKUKU CİDDİYE ALIN, YA DA ARTIK ONDAN SÖZ ETMEYİN”

Berger’e göre Almanya’nın dış politikasında değer temelli bir yaklaşım yok; uluslararası hukuk, yalnızca siyasi çıkarlar doğrultusunda araçsallaştırılıyor. “Eğer gerçekten uluslararası hukuk önemliyse, o zaman hem Rusya’ya hem İsrail’e aynı ölçütleri uygulamalısınız. Aksi halde uluslararası hukukun artık bir anlamı kalmaz,” diyen Berger, yazısını şöyle sonlandırıyor:

“Uluslararası hukuk sadece Rusya için geçerliyse, ama Gazze’deki soykırım ya da İran’a yönelik saldırı söz konusu olduğunda susuluyorsa, bir daha asla ‘uluslararası hukuk’ kelimesini duymak istemiyorum. Asla!”

YENİ POSTA – STUTTGART

KAYNAK: https://www.nachdenkseiten.de/?p=134560

FOTO:  Marek Studzinski  Unsplash