Cezaevinde kuşkulu bir ölüm mü? “Oğlumun intiharına inanmıyorum” 

Cezaevinde kuşkulu bir ölüm mü? “Oğlumun intiharına inanmıyorum” 
Yayınlama: 30.01.2024
285
A+
A-

Baden-Württemberg eyaletinin Ulm şehir cezaevinde Savcılık Muhammed Mustafa Bayraktar isimli Türk gencinin, 11 Haziran 2023 tarihinde intihar ettiğini ailesine bildirdi. Cezaevi görevlileri Türk gencinin intihar ettiğinin farkına 12 Haziran’da sabah 07.00’de yani 16 saat sonra vardı. Mustafa son olarak bir önceki gün 15.15’de akşam yemeğinde görüldü.

Baba Orhan Bayraktar oğlunun intihara sürüklendiği iddiasında bulunarak, “Mustafa ceza çekmekten ziyade sanki öldürülmek için tutuklanmış! Sonrasında cesedini bize iade ettiler,” ifadeleriyle oğlunun intiharına inanmadığı belirtti. Baba Bayraktar, “Bu intihar değil, hukuki süreci sonuna kadar sürdüreceğim,” dedi.

Baba Orhan Bayraktar gazetemizi arayarak oğlunun ölümüne ilişkin elindeki belgeleri sundu ve Muhammed Mustafa’nın ölümüne ilişkin gelişmelerle kuşku, tahmin ve itirazlarına geniş yer vererek kamuoyuna sesinin duyurulmasını istedi. 

GERÇEKLERİN ORTAYA ÇIKMASI İÇİN MÜCADELE EDECEĞİM

Baba Bayraktar, gazetemize yaptığı açıklamada, üzüntüyle oğlunun trajik sonunu ve ölümü sonrasındaki gelişmeleri şöyle özetledi: 

“Garip bir çocuktu Mustafa. Kısacık ömrünün en güzel yılları hapiste geçti. Hayata dair hiçbir adım atamadı. Tüm gayretlerimize rağmen onu hayatta tutamadık. Oğlumun başına gelenleri kabul etmiyorum, sonuna kadar gerçeklerin ortaya çıkması için elimden geleni yapacağım.” 

PATOLOJİK VE TOKSİKOLOJİK TESTLER YAPILMADI

Baba Bayraktar vefat sonrasındaki rahatsız olduğu, kabul etmediği resmi gelişmeleri gazetemize şöyle aktardı. 

“Aile olarak biz otopsi yapılıp, cesedin kesilmesini istemedik. Talebimizi savcılığa ilettik fakat, hukuken mani olamadık. Ve oğlumu kestiler.

Oğlumun cenazesinin yıkanma işlemine (gasil) hoca ve bir arkadaşımın yanı sıra ben de katıldım. Tulumunu açtım ve de oğlumu öptüm. Yüzü gayet güzeldi. Boynu bükük, masum ve garip bir hali vardı. Bütün garipliği yüzünden ve masum ellerinden okunuyordu. Hayattaki tüm yoksunluğu ölümüne de yansımıştı. 

İşin ilginç yanı, cenazemizin memleketimize nakil işlemleri sırasında Trabzon Savcılığı bizden patoloji ve toksikoloji testlerini istemesiyle öğrendik ki, bu testler yapılmamış!” 

MAHKÛMİYET SÜRECİ

Baden-Württemberg eyaletinin Ulm şehri ile Bavyera eyaletinin başkenti savcılıklarının kararıyla 118 günlük cezasını çekmek üzere Muhammed Mustafa 10 Mayıs 2023’de Ulm ceza infaz kurumuna (Ulm JVA / Justizvollzugsanstalt) getirildi. 

Mustafa’nın resmi işlemlerinin yürütülüp evraklarının bir düzene konulması için bir danışman (Betreuer) talep etmemize rağmen maalesef bu isteğimiz karşılanmadı. Eğer bir gözetmen tayin edilmiş olsaydı Mustafa belki tutuklanmayacak, dolayısıyla bu hazin sonuç da tahakkuk etmeyecekti.

Mustafa’nın durumuyla ilgili hem Ulm, hem de Memmingen savcılığına gerekli izahatı yapmıştık. Fakat buna rağmen savcı, polis, doktor ve avukatı Mustafa’nın mutlaka tedavi ettirilmesi gerektiği noktasında ikna edemedik. Ayrıca Ulm savcılığı 7 Ağustos 2023 tarihli mektubunda ailesinden böyle bir talebin savcılığa ulaştırılmadığını iddia ediyor. Halbuki biz müracaatımızı resmen yapmıştık.”

ADİL İNSANİ HUKUKİ CEVAP BEKLİYORUM

Baba Bayraktar kendilerine ikna edici argümanlar sunulmadığına inanarak, “Hukuki süreç sadece Mustafa’nın mahkûm olması için işledi. Yaşadığım sürece, onurluca hem de yüksek sesle, artık ben de feryat edeceğim. Soruyorum, Mustafa neden öldü? Adil, vicdanlı, insani ve hukuki bir cevap bekliyorum! Şayet yabancıların bu ülkede hukuken kıymet-i harbiyeleri varsa! Değilse bazılarının murad ettikleri sonuç tahakkuk etti zaten! İkna edici bir yanıt alamadığım sürece ‘Mustafa’yı neden öldürdüler?’ diye tekrar tekrar haykıracağım! Ve bunu duyurabildiğim her yere de duyuracağım!” diye konuştu. 

TELEVİZYON İZLEMESİ YASAKLANDI

Mustafa’nın ölümü üzerine Baba Bayraktar itirazına şu açıklığı getirdi: 

“Ulm savcılığı itiraz mektubuma (7 Ağustos 2023) verdiği cevabi yazısından hareketle, ayrıca birinci ve de ikinci itiraz yazılarımda göz ardı ettiğim konuları da ilave ederek mutlaka irdelenip sorgulanması gereken konuların özetini maddeler halinde sıraladım. 

Savcılığın cevabi yazısıyla alınan kararda ‘Cezai müeyyide uygulanacak. Suçlu birilerinin olduğuna dair bir delil olmadığından soruşturma yapılmayacaktır,’ deniliyor.

Günümüzde cezaevlerinde ölüme sürüklemenin; psikolojik baskı, tecrit, sindirme vs. yöntemlerle yapılmasını yaşadığımız deneyimle öğrendik. Bu tarzların hepsi Mustafa’ya uygulanan cezai müeyyidelerde birebir mevcut. Ayrıca otopsinin sonucunun haricinde ne soruşturuldu da bu sonuca varıldı? Bütün süreç titizlikle gözden geçirilip soruşturulması lazımdır.

Konu savcılığın bahsettiği gibi bariz değil, aksine karanlık. Tecrit ve cezai uygulamalarda çok sayıda soru işaretleri var.

Mustafa rutin prosedür gereği 11 Mayıs 2023 tarihinde Dr. Kirchhoff tarafından sorgulanmış. İntihara dair bir düşüncesinin olmadığını söylemiş. Cezaevi doktorunun yanı sıra İntihar eğilimini ailesi olarak ne bizler, ne de onu yakinen tanıyanlar da hiç sezemedik.” 

O HALDE MUSTAFA NEDEN İNTİHAR ETTİ? 

Baba Bayraktar Mustafa’nın ölümü üzerine intihar konusundaki çelişkileri şu sorularla gündeme getirdi, 

“İntiharın ani bir kararla vuku bulmuş olması mümkün değil. Belli ki, intiharın alt yapısı hapislik süresince oluşturuldu. Talebimiz üzerine Mustafa, Neu-Ulm savcılığının talimatıyla Günzbug hastahanesine yatırıldı. Bir gün sonra doktor tarafından serbest bırakıldı. Memmingen savcılığına durumunu yazılı olarak izah etmemize rağmen doktor tarafından kontrol edilmiş ve de tedaviye gerek olmadığı raporu verilmiş. Daha ilginç olanı ise bir hafta sonra Neu-Ulm polisinin bizi arayıp Mustafa’yı şikayette bulunup bulunmayacağımızı sormasıdır! 

Bizim tüm çabamız Mustafa’yı hukuk zoruyla tedavi ettirip hayata tutundurmak iken, savcılığın ya da polisin derdi onu hâlâ cezalandırmak olmasıdır! 

Maksadımız eğer şikaâet olsaydı o cümleyi mektuba ekleyip sizi gereksiz yere uğraştırmazdık! Bir defa olsun müspet bir adım atmadılar. Dr. Kirchhoff da bir sorun olmadığını iddia ediyor. Yani hepsi de sözbirliği ediyor. Sonuç ise ortada! Eğer sorun yoksa o halde Mustafa neden intihar etti? Demek ki varmış! Ya da oluşturulmuş!

Ayrıca Mustafa ölüm korkusuyla uçağa dahi binmekten korkan bir insandı. Hatta bir ağaca dahi çıkamazdı. Hem o, inançlı bir adamdı da! İntihar olasılığı mümkün değildir. Hem de bir kişinin onca yıl hapis yatıp intihar etmesinin mantıklı hiçbir izahatı yoktur! Bu intihar kesinlikle kurumsal baskı ve psikolojik yönlendirmelerle oluşturulmuştur!”

MUSTAFA’NIN SÖZLÜ SALDIRGAN TAVIRLARININ NEDENİ

Mustafa’nın sinirlice saldırgan tavırlarının mutlaka bir nedeni vardır. Bahsedilen saldırgan tavırları kendisini rahatsız edip yaralayan bir neden olmadan kesinlikle yapmaz. Acaba yönetimle çalışan mahkümlardan birileri onu sonucun tahakkuku için tahrik mi ettiler? Neden olmasın ki? Mustafa hapishanedeki adaletsiz, keyfi uygulamalara itiraz edip, diklendiğini, tavır koyup tenkit ettiğini bize sürekli anlatırdı. 

Ve yabancılara inanılmaz baskı ve kötü muameleler yapıldığından bahsederdi. Bu muameleleri içine bir türlü sindiremezdi. Görevli ve diğer insanlarla sürekli didişmesinin nedeni hapishanedeki adaletsiz uygulamalardır.

Mustafa, görevlilerle kontak kurmayı ya da işbirliği yapmayı reddetti, deniliyor. Bunun mutlaka bir sebebi olmalıdır. Mustafa gayet neşeli, güleç ve de çevresinde çok sevilen, uyumlu bir insandı. Yani gülen, onurlu bir adamdı. Adi işleri asla yapmazdı. 

İNTİHARA ZEMİN HAZIRLAMA ODASI

Mustafa’nın ‘Saldırgan tavırlarından dolayı televizyon izlemesi ve diğer hakları yasaklandı’ deniyor. Haksızlığa uğradığını düşünen bir insanı bu yasak psikolojik olarak çökertmez mi? Neden yasak? Neden tedavi değil de sürekli katı cezai müeyyideler tercih edilmiş? Neden bürokrasi onu cezalandırmanın gayretinde oldu? Bir defa dahi olsun onu hayata tutundurmak adına ne kolaylık sağlandı, ne de imkân verildi. Bu nasıl bir bürokrasidir? Alman bürokrasisinde bir insanı hayata tutundurma erdemliliği yok mudur?

Bize, Mustafa için ‘Agresif hareketlerinden dolayı özel korunaklı bir yere konuldu’ denildi. İnternete baktık, sadece şiltenin (Matratze) olduğu bir yer. Ne yaptı bu adam? Adam mı öldürdü? Terör faaliyetlerinde mi bulundu? Neden bu katı uygulamalar? 

Oğlumu tanıyorum. Bu katı uygulamalar onu çıldırtır ve de psikolojisini de bozar. Bence söz konusu odaya ruhsal germe, psikoloji bozma yani ‘intihara zemin hazırlama odası’ denmesi daha yerinde olur.

Mustafa daha sonra tek kişilik hücreye konuldu deniliyor. Neden özel korunaklı bir odadan sonra tekrar tek kişilik bir hücreye konuldu? İstenilen sonuç elde edilemedi mi? Çünkü tek kişilik odada araç gereç de var. Yani kendini asabilecek kanca, kulp ve yatak çarşafı. Bir mahkûmun odasında intihara zemin hazırlayacak bir kulp, kanca ya da imkân nasıl bulunur?

SON AKŞAM YEMEĞİ 

Mustafa en son 11 Haziran 2023 tarihinde saat 15.15’de akşam yemeğinde canlı olarak görülmüş.

Mustafa yemeğe gelebildiğine göre muhtemelen psikolojik durumu gayet iyiydi. Yani intihar etmeden önce son akşam yemeğimde karnımı iyi bir doyurayım bari, niyetinde değildi sanırım. Ya da bu benim son yemeğim, deyip keyfini mi çıkardı? Çünkü hem saldırgan tavırları, hem de intiharın eşiğinde olan birisinin psikolojisinin gayet bozuk olması gerekir. Bırakın tıpış tıpış yemeğe gelmeyi yemek bile yiyemez!”

YEMEĞİNE İNTİHARA SÜRÜKLEYECEK BİR ŞEY Mİ KATTILAR?

Baba Bayraktar, son geceye ilişkin gazetemize şu açıklamalarda bulundu.

“Bir şeytanlık da olabilir! Aklıma acaba yemeğine onu intihara sürükleyecek bir şey mi kattılar geliyor. Ayrıca 15.15’de akşam yemeği biraz garip değil mi? Uzun bir zaman gözden ırak olması için akşam yemeği erken saatlerde verilmiş olmasın? Evlat olunca insanın aklına bir sürü şeytani vesveseler geliyor!

Mustafa’nın 11 Haziran ile 12 Haziran 2023 tarihlerinde 15.15 ile 07.05 arasında rutin bir kontrol geçişinde ölü bulundu açıklaması yapıldı. Bu gözden uzak 16 saat sadece Mustafa için mi? Yoksa diğer mahkûmlar da buna dahil midirler? Tecrit edilen bir insanın 16 saat gözden uzak olması ne ile açıklanabilir? Tecrit sıradışı bir nedenden dolayı yapılır. Dolayısıyla tecrit edilen kişi mutlaka göz altında tutulmalıydı. Burada bir art niyet olamaz mı?

Yapılan otopside ‘Kendini asarak öldürdüğü, harici herhangi bir şiddet uygulanmadığı tespit edilmiştir. Tek kişilik hücreye konulurken ondan böyle bir şey de beklenmiyordu,’ deniliyor.

Yapılan otopsiden bir şey çıkmayacağını izah etmiştim. Çünkü, artık iz bırakılmıyor! İntihar ancak tek kişilik hücrede olur. Aksi halde koğuş arkadaşları kendisine engel olurlardı değil mi?

Patoloji ve toksikoloji testlerinin yapılmaması da manidar değil mi?

Muhtemel intihar olasılığı var idiyse, spontane bir şekilde de karar vermediyse, çalışanlar tarafından ‘fark edilmedi’ deniliyor. Böyle bir düşüncesi olsa idi bunu neden hapishanede yapsın ki? Dışarısı intihar için çok daha müsait! Ayrıca intihar edecekseydi onca yıl neden hapis yatsın ki? Hem o iki ay sokakta yatmış birisiydi. Çok zor ve çileli günler geçirdi. Onca sıkıntıya rağmen böyle bir girişimi asla olmadı.”

Savcılık açıklamasında, özetle ‘İntihar olasılığı olmadığı, çalışanlarca da sezilmediği, harici bir şiddet neden de olmadığından, hapiste çalışanların da hukuk dışı bir davranışları tesbit edilmediğinden, ailenin de yaptığı suçlamalara bir dayanak bulunmadığından ötürü, dosya kapanacaktır,’ deniliyor.”

Baba Orhan Bayraktar oğlu Muhammed Mustafa için bunları anlattı. 

Bakalım bundan sonraki hukuki süreç nasıl tamamlanacak?

MUSTAFA BOZDURGUT – ULM 

FOTO:  Milad Fakurian auf Unsplash