Büyük göçün 60’ıncı yılında bir Berlin çıkarması: Türkçe tiyatrosuz Türkçeliler

Büyük göçün 60’ıncı yılında bir Berlin çıkarması: Türkçe tiyatrosuz Türkçeliler
Yayınlama: 02.04.2022
51
A+
A-

Berlin’de Türkiye kökenli toplum Türkçe tiyatrosuzluğa mahkûm. Ortada bir ilgisizlik var, “Gorki’nin sanat yönetmeni” dahil, kimse kılını kıpırdatmıyor: Yalçın Baykul, hatırlattı: “Örneğin kendisine gönderdiğimiz ‘Cumhuriyetin 100. Yılında Yüz Kadın Anlatıyor’ projesi kapsamında yer alıp alamayacağına, anlatacağı bir şeyler olup olmadığına ilişkin iki ay önce yönelttiğimiz soru, Şermin Langhoff Hanım tarafından hâlâ yanıtlanmayı bekliyor” Ne mi oluyor?

Tiyatrolar kenti Berlin’de yeni yıl, Tiyatro Gazetesi’nin büyük çıkarmasıyla başladı. Avrupa Türk Gazeteciler Birliği-ATGB’nin Berlin örgütlenmesinde, Berlinli Medya emekçilerine “Medyanın Canlı Tanıkları” toplantısında uzun uzadıya Tiyatro Gazetesi’ni anlatmamla başlayan süreç, gazetemize yepyeni yeteneklerin katılması ve katkı sunmasıyla bambaşka bir ivme kazandı.

Yazar ve belgeselci kadromuza katılan Ulaş İnan İnaç, Deniz İnaç Alan, Cansu Laçiner ve Yaşar Adıgüzel, gelecekteki renkli çalışmaların duyurusunu daha şimdiden belirgin kılıyorlar.

Altın Portakal ödüllü Ulaş arkadaşımız sinema-tiyatro bağlamında yazılar yararken, Deniz ve Cansu arkadaşımız eğitimli ve deneyimli tiyatrocu kimlikleriyle özgün söyleşi ve yorumlara imza atacaklar. Yaşar Adıgüzel arkadaşımız, habercilik, fotoğrafçılık ve teknik donanım konusunda katkılarını sunuyor ve gelecekte ilginç haberlere adını yazdıracak.

Tiyatro Gazetesi’nin 2021 yılı Anadolu Tiyatro ödüllerinin en seçkinlerinden biri olan Uluslararası Tiyatro Ödülü’nü GRIPS’e vermesi ayrı bir dinamiği de harekete geçirmiş oldu. Bu haberi GRIPS’e bizzat bildirme görevini üstlenmiş olmam da ayrı bir onurdu benim için.

Ödül haberini iletmek üzere gittiğim GRIPS’te kurucusu ve efsanevi sanat yönetmeni Volker Ludwig’e de rastlamam ayrı bir güzellikti. Uzun yıllardır tanıştığımız ve İstanbul’da bir dizi etkinliğe birlikte katıldığımız ve birlikte yoğun bir hafta geçirdiğimiz Ludwig, ödüle çok sevinmişti.

Ardından koltuğunu bıraktığı genç ve dinamik genel sanat yönetmeni Phillipp Harpain ile iki saati bulan uzun bir nehir söyleşi gerçekleştirmiştik, tiyatronun kulisinde. O konuşmada “Yarım yüzyılı aşkın vergi veren 350 bin Türk’ün yaşadığı bir kentte politik tiyatro yapıyorsunuz, neden bir kez olsun Türkiye kökenli bir yazarın oyununu repertuarınızda göremiyoruz?” dediğimde Phillip birkaç kez yutkunup derin nefes almak zorunda kalmış, sorumu güçlükle ama ele avuca gelir bir kanıt gösteremeden yanıtlamaya çalışmıştı.

MAHKÛMİYET: KENDİ DİLİNDE TİYATROSUZLUK

Ne yazıktır ki, kendi dillerinde tiyatrosuzluğa mahkûm edilmiş Türkiye kökenliler, artık Alman tiyatrolarından medet umar duruma getirilmişti ve bu konuda kimse kılını kıpırdatmıyordu. Gorki’nin sanat yönetmeni, daha sonra “Yılın Kadını” da seçilen Şermin Langhoff’un ise hiç böyle bir kaygısını olmadığı yıllardır yapılan programlarında kendini belli ediyordu. Örneğin kendisine gönderdiğimiz “Cumhuriyetin 100. Yılında Yüz Kadın Anlatıyor” proje kapsamında yer alıp alamayacağına, anlatacağı bir şeyler olup olmadığına ilişkin iki ay önce yönelttiğimiz soru, Langhoff Hanım tarafından hâlâ yanıtlanmayı bekliyor.

Salgın nedeniyle GRIPS’in katılımıyla yapılamayan İstanbul’daki Su Gösteri Sanatları’nda gerçekleşen ödül töreninde GRIPS adına ödülü genç baletlerimizden Nazım Özgürsü Uslu almış ve alırken de “Bu ödülü kendi ellerimle Berlin’e Grips Tiyatrosu’na ileteceğim” diye söz vermişti katılımcılar önünde.

İşte o söz bugün gerçekleşmiş oldu. Nasıl mı?

Berlin Balet Okulu’nda eğitimini sürdürmeyi hedef edinmiş olan genç Özgürsu, ödülü bavuluna koyup Almanya’ya doğru yola çıktığında, biz de Tiyatro Kumpanyası provalarındaydık. Berlin’de Kemal ve Ayça Kocatürk yönetiminde 2017 yılından beri çalışmalarını sürdüren Tiyatro Kumpanyası’nın çocuk üyeleriyle, büyüklerin kendi yaşantılarını harmanlayan “Göç Öyküleri”ni çalışıyorduk. Çocukların anne-babalarının, nine ve dedelerinin ilk göç öyküleri ile son dönem kaçış nedenli zorunlu göç öykülerinin canlandırıldığı oyun ile Özgürsu’nun getireceği Uluslararası Tiyatro Ödülü arasında organik bir bağ kurmak zor olmadı.

Özgürsu ödülü verirken neden Tiyatro Kumpanyası’nın yetenekli çocukları da bir destek sunmasındı? Bu düşüncemize genç sanat yönetmeni Phillipp Harpain de onay verince sevinçten havaları uçtu çocuklarımız. Çünkü çocuklar arasında GRIPS’e gitmek “Gezi eylemlerine” katılmak gibi bir ayrıcalığa sahipti ve bu fırsat asla kaçırılmamalıydı.

Önce çocuklarımızın yaşına uygun bir GRIPS oyununda karar kıldık. Bu, “Bella, Boss ve Bulli”

olacaktı ve oyun sonrasında ödülümüzü sunacaktık. Türkçeye Duygu Atay’ın “Bella, Patron ve Bulli” başlığıyla kazandırdığı oyun, Mitos/Boyut Yayınlarından da çıkmış, okurlarının hizmetine sunulmuştu.

Başka bir kente taşınan Bella, zengin çocuğu olan Patron ve Bulli ile aykırılık ve çocuk düşmanı kapıcı arasında süregelen çatışmalarla başlayan iletişim kazaları nedeniyle oyun, iletişimsizlik, akran zorbalığı, yalnızlık ve ergen anarşisi duraklarından geçiyor. Oyunun müzikleri ve ritmik oyunculuk çocuk izleyicilerde olağanüstü bir karşılık buluyor, sahneye bırakılan karton kutular, çok değişken reji ve oyunculuk olanakları sunuyor.

GRIPS VE “BÜYÜK GÖÇ”: 60 YILIN ÖTESİ

Göç Öyküleri oyuncuları: Damla Kocatürk, Özgür Efe Baykul, Selin Lal Özdemirçelik, Özge Tarım,  Suri Ihl, Dila Akyol, Melis Demircan, Cemre Karabulut, Pia Lezan Köroğlu, Beyza Melek Sezgin, Zerya Can, Fikret Şenel, Shaya Çiftçi, tam kadro genç balet Özgürsu’ya ödül töreninde eşlik edecek ve Özgürsu da ödül öncesini nefis bir solo bale gösterisiyle taçlandıracak ve daha sonra da ödül sunma işinin ekibin en minin üyesi olan Sarah Suzanne İnaç tarafından verilmesini önerecekti. Böylece Grips Tiyatrosu’nun tıpkı “Büyük Göç” gibi 60 yılı bulan tarihinde yine tarihsel bir kardeşlik resmi ortaya çıkacaktı. Bir dünya tiyatrosu olan Grips’te Anadolulu göçmen çocukları Uluslararası Tiyatro Ödülü’nü Grips’e sunacaktı. Az şey miydi bu?

Birkaç oyuncu eksiğimiz dışında tüm organizasyon planladığımız gibi gerçekleşti. Sahneye ellerinde güllerle çıkan çocuklarımızın ardından Kuğu Gölü Balesi müziği eşliğinde GRIPS’in sahnesinde boy gösteren Nazım Özgürsu, genç bir balet olarak büyük beğeni topladı ve salonu dolduran izleyicilerden fazlasıyla alkış aldı.

Törenin sürpriz konuğu, GRIPS’in kurucusu Volker Ludwig’in de ilerleyen yaşına ve emekliliğe ayrılmasına karşın törende hazır bulunuşuydu. Yaptığı konuşmada GRIPS’in Türkiye’de gördüğü ilgiden çok hoşnut olduklarını ve aldıkları ödülün bu ilgiyi daha da artıracağını dile getirdi. Yeni genel sanat yönetmeni Phillipp Harpain da ödülün kendilerini çok sevindirdiğini ve ödül törenini düzenleyen Tiyatro Gazetesi ve Tiyatro Kumpanyası çocuklarının övgüyü hak ettiklerini, Anadolu Tiyatro Ödülü’ni çok önemsediklerini, kendilerini son derece sevindirip çok memnun ettiğini, bunun için Yalçın Baykul’a, yani bendenize bir teşekkür borcu olduklarını söyledi.

Daha sonra söz aldığımda GRIPS’in dünyanın en önemli çocuk ve genç tiyatrosu olduğunu, ülkemizde de son derece önemsendiğini, hatta bir tiyatro mabedi işlevi üstlendiğini dile getirdim.

İzleyicinin alkışları ve tören sonrasında kutlama kuyruklarının oluşması, etkinliğin hedefine ulaştığının somut kanıtı gibiydi.

Bu tarihsel anı Avrupalı Türk Gazeteciler Birliği-ATGBT’nin WhatsApp sayfasında paylaştığımda gazetecisinden habercisine, radyocusundan televizyoncusuna yüzü aşkın üyesi bulunan gazeteciler birliğinden yalnızca dört arkadaşımız konuya ilgi gösterdi. Berlin Türk Toplumu’nun tartışmasız belleklerinden sevgili Hüseyin İşlek ve Ali Yıldırım Ağabeylerimiz, Mehmet Dedeoğlu ve bir de Kadınca.eu’nun yazarı Özlem Coşkun.

Bu da göçün 60’ıncı yılında kültürel etkinlikler kapsamında medyamızın hali pür melalinin açık ve net siyah-beyaz karesiydi ne yazık ki.

CESARET AŞILAYAN TİYATRO

Bir dünya tiyatrosu olan Grips’teki ödül töreni tam bir coşku ile geçti. Çocuklarımızdan Suri Ihl, ödülün veriliş gerekçesini izleyiciler önünde Almanca olarak  okudu. Özetle:

“Çalışmalarını yarım yüzyılı aşkın bir süredir başarıyla sürdüren GRIPS’e bu ödül, çocuk ve gençlik tiyatrosuna yaptıkları eşsiz katkılar, başta insan hakları olmak üzere özellikle kadın hakları, çocuk hakları, göçmen hakları ve doğanın korunmasına yönelik yıllardır yürüttükleri bilinçli ve inatçı çabaları, aynı zamanda bunu her ne pahasına olursa olsun güldürerek ve eğlendirerek başardıklarının bir kez daha vurgulanması nedeniyle verilmiştir.

Bir dünya tiyatrosu olan GRIPS, başta çocuklar ve gençler olmak üzere insanlara cesaret aşılayan bir tiyatrodur. Grips, insani değerlerin sanatsal savunusudur. Grips, geleceğe, barış ve  özgürlük içinde yaşanan insanca bir dünyaya olan inancın, sonsuz gülme kardeşliğinin, aklın, gerçekçiliğin ve uygar cesaretin tiyatrosudur.

En içten duygularımızla kutluyor ve nice GRIPS’li yıllara diyoruz! Seni seviyoruz GRIPS!”

Anadolu’nun kara yağız delikanlısı, geleceğin baleti Nazım Özgürsu ve Tiyatro Kumpanyası’nın genç oyuncuları Berlin’in çok dilli, çok kültürlü ve çok renkli barış ve özgürlük ortamının evrensel insani değerlerle bezenmiş meyvelerini gelecekte çok farklı boyutlarda sunacaklardır kuşkusuz.

Söyleyecek sözleri, ilk adımlara atacak cesaretleri ve çıplak ayaklarla dans edecek yürekleri ve o dansı başlatacak müzikleri olacaktır, hem de kendi emekleri ve öngörüleriyle yarattıkları.

Buna inancımız tam, umudumuz sağlam.  Olur ya, belki ilerde bu dünya kentindeki Anadolulu göçmenlerin tiyatrosuzluğuna ve sanatsızlığına da bir çare olabilirler. Kim bilir?..

YALÇIN BAYKUL – BERLİN

[ngg src=”galleries” ids=”79″ display=”basic_imagebrowser”]

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.