Bu dünya hepimize yeter: Fuat Saka’nın göç senfonisi Siegen’de yankılandı
Usta sanatçı Fuat Saka’nın “Karanlık Sular” (Dark Waters) adlı göç senfonisi, Almanya’nın Siegen kentinde müzikseverlerle buluştu. Göçmenlerin ve sığınmacıların acılarını, sorunlarını ve umutlarını anlatan eser, yükselen ırkçılık ve yabancı düşmanlığına karşı müzikle direnişi güçlendiriyor.
Yaşamının 20 yılını sürgünde bir göçmen olarak geçiren usta sanatçı Fuat Saka, bestelediği göç senfonisi “Karanlık Sular” ile “Bu dünya hepimize yeter!” mesajını vermeyi sürdürüyor. Daha önce dört kez, farklı orkestralarca icra edilen eser, son olarak tarihi sanayi ve üniversite kenti Siegen’de seslendirildi.

ÇOK KÜLTÜRLÜ BİR SANATSAL BULUŞMA
Almanya’nın en genç şeflerinden Luka Hauser yönetimindeki Güney Vestfalya Filarmoni Orkestrası’nın icra ettiği konsere, Fuat Saka’nın yanı sıra Yunanistan ve Türkiye’den sanatçılar şarkı ve müzikleriyle katıldı. Siegen’in önemli kültür merkezlerinden Apollo Tiyatrosu’ndaki konseri, klasik müzik dinleyicilerinin yanı sıra Londra, Amsterdam, Viyana, Hamburg, Frankfurt, Köln ve Münster gibi kentlerden gelen Saka hayranları da izledi. Yaklaşık 1.5 saat süren ve büyük beğeni toplayan konserde, Saka ile solistler Ioanna Forti (Türkçe şarkılarla), Zacharias Spridakis (Girit kemençesiyle) ve Cihan Yurtçu (çoban kavalıyla), Şef Luka Hauser ve büyük bölümü göçmen kökenli yaklaşık 70 müzisyenden oluşan orkestra dakikalarca ayakta alkışlandı. Alkışların bitmemesi üzerine, senfoninin Fuat Saka ve Ioanna Forti’nin düet yaptığı “Yabancı Topraklar” şarkısı tekrar seslendirildi.

GÖÇÜN NEDENLERİNE VURGU
“Türkiye Avrupa Kültür Forumu” ile Güney Vestfalya Filarmoni’nin düzenlediği, Çokkültürlü Forum (Lünen) desteği ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) Almanya himayesindeki konser öncesi bir konferans da gerçekleştirildi. “Avrupa çerçevesinde sığınmacılığın ve göçün güncel boyutları” başlıklı konferansta konuşan Fuat Saka, göçün insanlık tarihi kadar eski bir olgu olduğunu belirterek, konuyu tartışırken öncelikle “göçü tetikleyen nedenlere” odaklanılması gerektiğini vurguladı. Saka, “Bu dünya herkese yeter” mesajını tekrarlayarak, “Keşke savaşlar olmasaydı da biz de göçün senfonisini yazmasaydık” dedi.

ORTAK TRAJEDİNİN VE UMUDUN SENFONİSİ
Fuat Saka’nın pandemi döneminde 2020’de bestelediği, orkestrasyonunu Atina’dan Vangelis Zografos’un üstlendiği “Karanlık Sular”, 2022’den bu yana iki kez Türkiye’de, iki kez de Almanya’da sahnelendi. Eser, sadece Akdeniz’in karanlık suları başta olmak üzere göç yollarında yaşamını yitirenlerin trajedisini değil, aynı zamanda göçmenlerin umut ve hayallerini de işliyor. Senfoni, son yıllardaki sığınmacıların yanı sıra, 60-65 yıl önce “misafir işçi” olarak Avrupa’ya gidenlerin de sesi olmayı amaçlıyor. Eserin 9. bölümü, Saka’nın 1960’lı yılların başında Almanya’ya çalışmaya gidip genç yaşta hayatını kaybeden abisi Sürap Saka’ya ithaf ettiği “Nereye?” adlı ağıttan oluşuyor.
Yarısı sözlü, yarısı enstrümantal eserlerden oluşan senfoninin Türkiye ve Avrupa’nın çeşitli kentlerinde sunulması için çalışmalar sürüyor. Eser, 23 Ocak 2026’da Mersin Yenişehir Belediyesi organizasyonuyla Yenişehir Atatürk Kültür Merkezi’nde müzikseverlerle buluşacak.

ORKESTRA ŞEFİ LUKA HAUSER: “EN GÜZEL YANI BİRLİKTE MÜZİK YAPMAK”
Fuat Saka’nın göç senfonisini icra eden Güney Vestfalya Filarmoni Orkestrası’nı yöneten 28 yaşındaki şef Luka Hauser, konser sonrası sorularımızı yanıtladı. “Bu tür projelerin en güzel yanı, aynı dili konuşmasak bile birlikte müzik yaparak iletişim kurmamız” diyen Hauser’in de çok kültürlü bir geçmişi var. Annesi Sırp, babası Alman olan ve İspanya’da doğan Hauser, müzik eğitimini Almanya’da tamamladı.
Projeyi yönetme önerisinin Genel Sanat Yönetmeni Michael Nassauer’den geldiğini belirten Hauser, “Fuat Saka’nın Doğu müzik dili ile senfoni orkestrasının Batı müzik dili arasında bir kesişme noktası bulmak çok ilginçti. Bu eserde anlatılan kişisel göç öyküsü beni derinden etkiledi” dedi.
Kendi göç deneyimine de değinen Hauser, “Belirli bir yere bağlı olmamanın hissini çok iyi anlayabiliyorum. Bana göre vatan hissi bir yere değil, insanlara bağlıdır. Müzik yapabildiğim ve diğer müzisyenlerle bağlantı kurabildiğim her yerde kendimi memleketimde hissediyorum” ifadelerini kullandı.
Dinleyicilerin coşkulu tepkisini değerlendiren Hauser, “Kökenlerimiz ne olursa olsun, biz insanların aynı duyguları paylaştığımızın farkına varmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Önyargıları bir kenara bıraktığımızda, çok daha fazla ortak noktamız olduğunu görüyoruz” diye konuştu.
Bu tür çok kültürlü projelerin ilgi görme şansının yüksek olduğuna inanan Hauser, Stuttgart’ta benzer projeler yürüttüklerini de sözlerine ekledi.
GÜRSEL KÖKSAL – FRANKFURT