Berlin’de “hükümet istifa” sesleri: Birlik Günü’nde faşizmin ayak sesleri

Berlin’de “hükümet istifa” sesleri: Birlik Günü’nde faşizmin ayak sesleri
Yayınlama: 03.10.2023
Düzenleme: 03.10.2023 16:01
121
A+
A-

3 Ekim Alman Birliği Günü’nde Berlin “Hükümet istifa!” eylemlerine sahne oluyor. 

Çeşitli kuruluşlar, örgütler, inisiyatifler ve partiler başkentte bir araya gelerek Alman hükümetinin istifasını talep ettikleri büyük bir gösteri düzenliyor. Geniş bir siyasi yelpazeyi kapsayan bu gruplar kendilerini orta sınıf olarak görüyor. Peki öyle mi?

Eylemlerin arkasındaki isimlere birlikte az sonra göz atacağız. Ama yine de baştan belirtelim: Değişim isteyen kesimleri şimdilik sağ popülistler ele geçirmiş ve yönlendirmeyi başarmış görünüyor. 

“Hükümet istifa!” çağrılarının arasında “orta sınıfın yeni partisi”, yani kurucularının deyimiyle “merkezin orta sınıf partisi” de yer alıyor. Hani şu “sol-liberalden sağ-liberale, yani AfD’nin soluna doğru” rotayı belirlemek isteyen o ekip. 

ERKEN SEÇİM, REFERANDUM TALEPLERİ

3 Ekim gösterilerine dönelim önce:

Eylemlerde hükümete istifa çağrılarının yanı sıra erken seçim, önemli konularda bağlayıcı referandum ve siyasetçi sorumluluğu getirilmesi gibi talepler de dikkat çekiyor. 

Geçtiğimiz eylül ayında Magdeburg’da yapılan gösterilerde de Almanya’nın Dünya Sağlık Örgütü’nden (WHO) çekilmesi, nakit paranın korunması için anayasal güvence getirilmesi ve vatandaşların planlanan yasaları oylama yoluyla veto etme hakkı da talep edilmişti. 16 Eylül’deki gösterilerde sağ popülist ve yer yer faşizan kadroların yer aldığı Almanya İçin Alternatif’den (AfD), DieBasis ve Özgür Sol’a (Freie Linke) kadar en az 14 oluşum ve partiden oluşan geniş bir siyasi ittifak, Magdeburg’da “Almanya Ayağa Kalkıyor” sloganı altında federal hükümetin istifasını talep eden dev bir gösteri düzenlemişti. İşte 3 Ekim’deki gösterilerde de benzer talepler dile getiriliyor.

AfD’DEN ÖZGÜR SOLA POPÜLİSTLER, DARBE GİRİŞİMCİLERİ

Konuşmacılar arasında kimler yer alıyor? Bir de ona bakalım.

Martin Rutter. Viyana’daki korona gösterilerine öncülük eden isim. Hükümetin salgın önlemlerine karşı gösterilerde başı çeken Rutter  “Kurz gitmeli” sloganını ilk atanlar arasında yer alıyor. Avusturya’daki “Corona Direnişi”nin liderlerinden biri olarak kabul edilen ve siyasi kariyerine Yeşiller’de başlayan Rutter, 2019’da sağ popülist Bündnis Zukunft Österreich (BZÖ) partisinin de liste başı adayıydı. 

Bir diğer konuşmacı ise Markus Krall. İçinde aşırı sağcı kanadı da barındıran sağ popülist AfD’ye yakınlığıyla bilinen Krall aynı zamanda sağ popülist Atlas Hak ve Özgürlük Girişimi’nin de önde gelen isimlerinden. Pandemi dönemindeki hükümet karşıtı gösterilerde Federal Meclis’e baskın düzenleyen darbe girişimcisi Reichsbürger (İmparatorluk Vatandaşları) üyeleri ile bağlantıları da tespit edilen tartışmalı bir isim. 

Hermann Ploppa. DieBasis’ten 2021 yılında milletvekili adayı olan Hermann Ploppa, bir siyaset bilimci ve yayıncı. Etkili “Dış İlişkiler Konseyi” de dahil olmak üzere ABD elitleri hakkında çok sayıda makale yayınladı. Ploppa 2009 yılında, ABD vakıflarının ve yazarlarının nasyonal sosyalizm üzerindeki şimdiye kadar fark edilmemiş etkilerini ortaya koyduğu “Hitler’in Amerikalı Öğretmenleri” adlı kitabını kaleme almıştı. 

Gelelim bir diğer tartışmalı isime, Heiko Schöning’e. 

Aydınlanmacı Doktorlar (Ärzte für Aufklärung – ÄfA) oluşumunun en etkili isimlerinden biri olan Heiko Schöning aşı karşıtı söylemleri ile Almanya’da eleştirilerin hedefinde yer alıyor. 

Schöning ayrıca salgın dönemindeki konuşmalarında sürekli olarak Bill ve Melinda Gates Vakfı’na atıfta bulunuyor, pandeminin ilaç endüstrisi, aşılama projeleri, büyük şirketler ve siyasetten oluşan bir ağa yarar sağladığını ileri sürüyordu. Gates’e ve büyük bir dünya komplosuna karşı uyarıda bulunan Schöning sağ popülist AfD ve Hıristiyan Demokrat Birlik partisi CDU’nun desteğiyle Friedrich Merz’in geleceğin Almanya’nın başbakanı olmasının büyük bir olasılık dahilinde olduğunu söylüyor. Schöning, ABD’nin Almanya’daki “derin nüfuzuna” da her defasında dikkat çekiyor. 

Eylemlerde söz alması beklenen diğer konuşmacılar ise AfD ağırlıklı: Lars Hünich, Dennis Hohloch, Ullrich Siegmund, Birgit Bessin. 

Ayrıca Freie Linke’den (Özgür Sol) Jan Veil, Partei der Vernunft (Akıl Partisi) partisinden Dirk Hesse, Demokratik Direniş’ten (Demokratische Wiederstand) Anselm Lenz, Hendrik Sodenkamp, Die Basis partisinden Ralf Ludwig,  Thüringen Yurttaşları’ndan (Bürger für Thüringen) Dr. Ute Bergner, Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinden Angelika Barbe, Aydınlanmacı Doktorlar’dan Dr. Walter Weber, Girişimciler Ayağa Kalkıyor (Die Weißen / Unternehmer stehen auf) oluşumundan  Wolfgang Kochanek ve bağımsız olarak Dr. Heinrich Fiechtner yer alıyor. 

Ancak bu gösterilere paralel bazı radikal sol grupların da karşı eylemler düzenlemesi bekleniyor.

ORTA DİREĞİN YENİ PARTİSİ Mİ?

Sıraladığımız tüm bu isimler arasındaki Wolfgang Koschanek ve Manfred Krall Magdeburg’daki  gösteride “Yasalar yeniden halk için yapılmalı. Almanya’yı değiştirmek istiyoruz ve değiştireceğiz” diyerek yeni partinin yani Neue Partei der Mitte’nin (Orta Sınıfın Yeni Partisi) kuruluşunu duyurdular. Epochetimes haber portalında yer alan bir habere göre en büyük potansiyeli sandığa gitmeyi reddedenler olduğunu söyleyen Krall, seçim boykotçularının sahipsiz ve  siyasi eğilim olarak “orta kesimin merkezinde” yer aldığına işaret etti.

SEÇİMLERİ BOYKOTÇULAR BELİRLEYECEK

Kochanek de “Almanya Ayağa Kalkıyor” adlı gösterilerde bu yurttaş hareketini bir partiye dönüştürmek istediklerini bildirdi ve “Merkezin Orta Sınıf Partisi”ni gösteride şu sözlerle duyurdu:

“Önemli olan bir hareketi bir partiye dönüştürmek. Bu benim işim, o zaman çekileceğim. Gelecek yıl Hambach Festivali tüm demokratik hareketlerin festivaline dönüştürülecek. Almanya’nın dört bir yanından hayal bile edilemeyecek sayıda insan bekliyoruz. 

Bu alfa gruplarından uzaklaşmak gerekiyor. Küçük kralların ve küçük prenseslerin her şeye egemen olmaması için dikkat etmeliyiz. Öncelikle, hareket içindeki herkes tarafından kabul gören ve her şeyi bir dernek içinde yapılandıran 20 ‘onurlu insandan’ oluşan bir ekibe ihtiyaç var. Yönetim kurulu üyeleri olarak, dışarıdaki hareketle ve herkesle koordine edilecek bir program üzerinde çalışacaklar. Daha sonra, Tanrı’nın izniyle, derneğe oy hakkını kullanmak istemeyen bir milyon kişi üye olacaktır. 

Bir ofis binası sağlayacağım ve sonra başlayacağız. Her şey hazır olduğunda, bu 20 kişi istifa edecek ve gerçek politikacı ekip ortaya çıkacak. Sonra da milyonlarca seçmen üyesi olan bir partiye dönüşecek. Bu ‘merkezin orta sınıf partisi’ ile, sol-liberalden sağ-liberale, yani AfD’nin soluna, diğer partilere karşı rekabet edeceğiz. Mesele AfD’ye karşı çıkmak değil, AfD’ye katılmak ya da desteklemek istemeyenleri yakalamak. AfD’ye karşı oluşturulan ‘güvenlik duvarı’ yıkılmalı.  Bu tamamen antidemokratik. 

Sayın Merkel ‘Dört eski parti bir arada kalırsa ve bir güvenlik duvarı çekersek, bize hiçbir şey olamaz. O zaman önümüzdeki 200 yıl boyunca bu ülkede iktidarda oluruz’ diye düşündü. Ancak Anayasa’da güvenlik duvarı ile ilgili hiçbir şey yok. Bu yeni bir tür Almanya Sosyalist Birlik Partisi.”

AfD İLE İŞBİRLİĞİ

Ekonomist ve yazar Dr. Markus Krall da 26 Eylül’de X’teki (eski Twitter) hesabında yaptığı paylaşımında yeni parti için “süper bir ekip” sözü verdi.

Alman basınında çıkan haberlerde, işte bu yeni partinin sağ popülist AfD ile flörtleştiğine ve işbirliğinin ciddi bir rol oynayacağına işaret ediliyor. 

Almanya’da çok yakın bir zamanda kesinlikle siyasi bir değişim yaşanacak. 

Krall’ın dediği gibi “Ya eski partilerin terk ettiği merkeze yeni bir güç yerleşecek ve AfD ile koalisyon kuracak. Ya da AfD er ya da geç mutlak çoğunluğa ulaşacak”.

HESAPLAR DÖNER Mİ?

Ya da…

Sağ popülistlerin hiç hesaba katmadığı ve hatta neredeyse haklı olarak önemsemediği bir Sol hareket tüm bu hesapları yerle yeksan edecek. Bir anda merkez bir sol parti ile Sahra Wagenknecht ve arkadaşları direksiyonun başına geçecek. 

Ancak neredeyse kesin olan bir başka şey daha var: Almanya’yı 3. Dünya Savaşı’nın eşiğine getiren, pandemi ve savaş döneminde basın ve ifade özgürlüğüne, demokrasiye sırtını dönen, halkı geçim zorluğu ile tanıştıran, Avrupa Birliği’nin (AB) ekonomideki efendisi Almanya’yı sanayisizleştirmeye devam eden trafik ışığı koalisyonuna (SPD-Yeşiller-FDP) ya da Almanların deyimiyle “ampül”e artık kimse geçit vermeyecek. Ve tabii ağır itibar kaybı yaşayan, ABD dümenindeki savaş partisi Yeşiller’e özenen Sol Parti’ye de yüz verilmeyecek.

IŞIN ERTÜRK – STUTTGART