Avusturya’da koalisyon krizi: SPÖ ve ÖVP tarihi bir sınavda

Avusturya’da koalisyon krizi: SPÖ ve ÖVP tarihi bir sınavda
Yayınlama: 05.01.2025
13
A+
A-

Yeni Liberaller Partisi NEOS’un koalisyon görüşmelerinden çekilmesinin ardından ÖVP ve SPÖ ortak bir koalisyon kurmak için çalışmalara devam kararı aldılar.

Konuya ilişkin bir haber analiz kaleme alan gazeteci Serdar Paulo Erdost Avusturya’daki hükümet krizini şöyle aktardı:

Bunun çok kolay olmayacağı geçen günlerde kendisini belli etti. Bütçe açığının onarılması, vergiler ve emeklilik gibi pek çok önemli noktada zaten Hıristiyan Demokrat Halk Partisi ÖVP ile Sosyal Demokrat Parti SPÖ arasında aşılması zor sorunlar vardı.

Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellen, üçlü koalisyon görüşmelerinin bozulmasının ardından cuma akşamı, gecikmeksizin bir hükümetin kurulması gerektiğini açıkça vurguladı. Cumhurbaşkanı açıklamasından önce, ÖVP parti lideri Karl Nehammer ve SPÖ Başkanı Andreas Babler ile ayrı ayrı görüşmüştü. Devlet Başkanı, her iki parti başkanından bu konuda garanti vermelerini istedi. 

ÖVP VE SPÖ ZOR BİR GÖREVLE KARŞI KARŞIYA

Cumhurbaşkanı’nın açıklamasının ardından iki parti, gelecekteki bir koalisyon üzerinde birlikte çalışmaya devam etmek istediklerini doğruladı. Karl Nehammer (ÖVP), bir video mesajıyla ​​”siyasi merkezin yapıcı güçlerine” seslendi. Andreas Babler (SPÖ) de NEOS’un görüşmelerden ayrılmakla parti taktiklerini devlet çıkarlarının önüne koyduğunu söyledi. Babler, özellikle bütçe konsolidasyonu konusunda pozisyonların birbirlerinden çok farklı olduğunu itiraf etti. Çünkü Avrupa Birliği, 2031 yılına kadar 18,5 milyar avro bütçe açığının kapatılması ve tasarruf planı yapılması konusunda Avusturya’yı zorluyor. SPÖ Başkanı Babler ancak koalisyon müzakerelerinin uzlaşmaya çok yaklaşmış olduğunu da ilave etti. 

EMEKLİLİK YAŞ SINIRI SINIFSAL DURUŞU YANSITIYOR

NEOS‘ların görüşmelerden çekilmesinde, özellikle emeklilik yaşının 67’ye çıkarılması isteğine SPÖ’nin kesin karşı çıkmasının yattığı ön plana çıktı. Bütçe açığının kapatılmasının hesabının emekçilere kesilemeyeceğinin SPÖ Başkanı Andreas Babler’in kırmızı çizgisi olduğu biliniyordu. Bu yüzden, otomatik olarak emeklilik yaşının 67 olması yönündeki öneri, NEOS’ların görüşmelerden çekilmesi için planlı bir hamle olarak görüldü. Şu anda Avusturya’da emeklilik yaşı 1968 ve sonrası doğumlu erkek ve kadınlar için 65. Diğer tüm kadınlar için ise 2033 yılına kadar kademeli olarak 65’e yükseltilecek. Sosyal Demokrat Babler’e göre, yaşın otomatik olarak bir kaç yıl içerisinde 67’ye yükseltilmesi emeklilik sistemine büyük bir müdahale olacaktı.

TOPLAM BÜTÇE AÇIĞI 18,5 MİLYAR AVROYU BULUYOR

Avrupa Birliği Komisyonu beklentilerine göre, bütçe açığının yılda yüzde üçü geçmemesi gerekiyor. Ve AB, Avusturya’ya 21 Ocak tarihine kadar açığı kontrol altına alacak bir plan sunmasını zorunlu kılıyor. Şu anda Avusturya’nın bütçe açığı yüzde dördün üzerinde bulunmakta. Avusturya bu bütçe tamir planını sunmaz ise, AB bir yaptırımla bu planın uygulanmasını gündeme getirebiliyor. Bu durumda AB, Avusturya’ya ödenen maddi desteklerde kesintiye gidebiliyor. AB’nin yaptırımı yedi yıl süreli, yani tasarruflar yedi yıla yayılabiliyor. Avrupa Birliğinin yaptırım olasılığı durumunda, Maliye Bakanlığı’nın hesaplamalarına göre, bütçe açığını karşılamak için 2025 yılında 3,9 milyar avronun konsolide edilmesi gerekecek. 2031 yılına kadar olan tüm dönemde 18,4 milyar avroluk bir tasarruf hacmi elde edilecek. Açık prosedürünün, yani AB yaptırımının olmadığı seçenekte, yanlızca 2025 yılında 6,3 milyar avro tutarında ciddi tasarruf yapılması gerekecek. Bundan sonra tempo biraz düşürülsede, kısa sürede toplamda elde edilecek tasarruf hacmi 18,1 milyar avroya ulaşmak durumunda.

Tam da burada koalisyon görüşmelerinde yollar ayrılıyor. Sosyal Demokratlar AB’nin yaptırımı uygulamasını beklemek, yani yıllık tasarruf baskısının 3,9 milyar avroyu aşmaması taraftarı. NEOS’lar ve ÖVP ise açığın yıllara yayılmasına karşı çıkıyorlar ve 2025’de tasarruf yükünün 6,3 milyar olmasından yanalar. 

VERGİLERLE HANGİ TOPLUM KESİMLERİ TASARRUFA ZORLANACAK

SPÖ tüm koalisyon görüşmeleri sırasında servet ve veraset vergisi talep etti, ÖVP ise bunu şiddetle reddetti. Her ne kadar NEOS’lar Başkanı Beate Meinl-Reisinger, servet vergilerini başarısızlığın özel bir nedeni olarak göstermese de, bu konu her zaman müzakereciler arasında gerginliğe yol açtı. NEOS’lar servet vergisi üzerine konuşmaktan sürekli kaçındılar. Tek gerçekçi seçenek mevcut emlak vergisinin artırılmasıydı. Bu konuda da henüz anlaşma sağlanmış değil.

Müzakere çevrelerinden, NEOS’ların KDV’yi yüzde 22’ye çıkarmak istediğini duyuldu. Bu, şu anda maliyeti yüzde 20 olan her şeyin yüzde iki daha fazla artacağı anlamına geliyor. Genel olarak, KDV’deki her yüzde bir puanlık artış, maliye bakanına yaklaşık bir milyar avro kazandırmaktadır. Bu artışlar, nüfusun yoksul kesimlerine, zengin kesimlere göre nispeten daha fazla yük getiriyor. Bu arada NEOS’lar KDV artışına taraf olduklarını inkar ediyor. KDV konusunda ÖVP’ye yakın bir müzakereci, yüzde 20’den 22’ye çıkan artışın bütçe tasarrufuna entegre edilmesi gerektiğini doğruluyor. Bu tasarruf baskısının sosyal dağılım konusunda nasıl adaletli bir şekilde çözülebileceği tam sayılarla açıklanmış değil.

Sosyal Demokratlar varlıklılar için yeni vergiler ile bütçe açığının kapatılması konusunu savunurken, ÖVP ve NEOS’lar müzakerelerde devletin ve kurumların giderlerinde tasarruf edilmesinden yana idiler. NEOS’ların müzakerelerden çekilmesi ile aslında bu temel ayrılıkta bir şey değişmiş değil. 

IRKÇI, RADİKAL SAĞ PARTİ HÜKÜMETTEN UZAK TUTULMALI

Ayrılıklar gözönüne alındığında, SPÖ ve ÖVP’nin bir koalisyon hükümeti üzerine anlaşması çok zor görünüyor. Fakat, her iki parti de demokratik yaşamın tüm kurumlarıyla işlemesi konusunda tarihi bir sorumluluk altındalar. Hem SPÖ hem de ÖVP, radikal, ırkçı ve içinde faşist öğeleri barındıran Herbert Kickl başkanlığındaki FPÖ ile ortak bir hükümetten yana değiidiler. FPÖ Başkanı Herbert Kickl’i güvenilir bir siyasetçi olarak görmüyorlar. 

Erken seçimler şu anda her iki parti için de çözüm olmaktan uzak. Güncel kamuoyu araştırmalarına göre radikal sağ parti FPÖ oylarını artırmaya devam ediyor. Hükümet krizinden faydalanan FPÖ, yüzde 6,7 bir artış sağlayarak yüzde 35,5 oranıyla birinci parti olmayı koruyor. Merkez sağ ÖVP yüzde 21,0 (-5,3) iken Sosyal Demokrat SPÖ yüzde 19,7 de (-1,4) seyrediyor. Tüm bu faktörler ise, SPÖ ve ÖVP’yi parlamentoda yanlızca bir sandelye ile çoğunluğu sağlamalarına karşın zorunlu bir evliliğe sürüklüyor. 

SERDAR PAULO ERDOST – VİYANA