Avrupa’nın zengin mutfağında: “Frankfurt sokaklarında aç insan bırakmayacağız!”
Frankfurt’taki ilginç bir insani yardım girişimi olan “Stützende Hände” (Destekleyen Eller) hareketinin öncüsüyle ayrıntıları konuştuk. Avrupa’nın finans merkezinde yaşan yoksulluğun tanıkları ilginç şeyler anlattı.
Frankfurt gibi bir “zengin mutfağında” hayata tutunmaya çalışan aç insanların sayısı sanıldığından çok fazla. Fakat muhtaçların karnını doyurmayı amaç edinen insanlar da var. “Stützende Hände” (Destekleyen Eller) bunlardan biri. Derneğin Türk kurucusu, açık kimliğinin ilan edilmesine karşı çıkan, ancak toplumun bu harekete desteğinin artmasını da çok önemseyen biri.
Sorularımıza gelen yanıtlar, “Stützende Hände”nin faaliyetleri ile ilgili pek bilinmeyen bir ilişkiler ağını ve bir sorumluluk bilincini ortaya çıkardı.
– Bize derneğinizi, “Stützende Hände e.V.” (Destekleyen Eller) hareketini anlatır mısınız biraz? Ne zaman ve hangi motivasyonla kuruldu?
– “Stützende Hände” yardımlaşma derneğini ben ve eşim 2013 yılında kurduk. O zamanlar henüz organizasyon aşamasındaydı, dernekleşmemiştik. O dönemde bir yakınımın düğününde salona fazlaca yemek sipariş edildi, siparişin büyük kısmı arttı ve kalanlar çöpe gitti. İşte biz o gün bu işe fiili olarak başlamış olduk. O düğünde 800 kişilik yemek ısmarlandı ve 500 misafir geldi, kalan 300 kişilik yemek çöpe gitti anlayacağınız. O günden sonra ben Frankfurt’daki tüm düğün salonlarını aradım ve düğünlerden kalan yemeklerine talip oldum, ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak üzere düğün salonu sahipleri ve ihtiyaç sahipleri arasında köprü oldum. Yaptığım tek şey buydu aslında… Bir gece önceki düğünden yemek kaldıysa beni arıyorlardı, ben de hemen kalan yemeği alıp ihtiyaç sahiplerini ulaştırıyordum.
– Peki “Döner Kitchen” adlı firma ile olan işbirliğiniz nedir, nasıl bir ortaklık yapıyorsunuz, biraz açabilir misiniz?
– Burada pazartesi ve cuma günleri ihtiyaç sahiplerini Döner Kitchen’dan gelen yemeklerle doyuruyoruz. Yani Döner Kitchen cirosunun yüzde 30’unu bizim üzerimizden ihtiyaç sahiplerine bağışlıyor. Biz bir franchising firma kurduk, ismi Homeless Kitchen GmbH. Yani “evsiz mutfağı”. Çalışma modeli ise, her franchise firmanın ayda bir kez evsizlere ücretsiz yemek vermeyi taahhüt etmesi.
Şöyle düşündük: 30 adet franchising firma bulsak ve her firma ayda 1 gün ücretsiz yemek verse tüm evsizler o ayın tüm günleri doyuyorlar, amaç da bu zaten, hamburgerden, pirzolaya, dönerden kızartılmış ete kadar geniş bir menümüz var. Sadece döner vermiyoruz yani, her evsiz mesela pazartesi pizza yiyor, salı döner, çarşamba biftek gibi. Onlara kendimizin de severek tercih edeceğimiz alternatifleri sunmaya çalışıyoruz.
“Kalmış yemek” deyince insanın aklına soğuk, bozulmuş ya da bayat yemek gibi şeyler geliyor. Ama böyle değil, bizim menümüz gerçekten iştah açıcı, taze ve zengin. Bu işletmeyi “Franchising” modeli yapmamızın sebebi ise şu: İnsanız, yarın bir gün işin başında olmadığımızda iş kendi kendini götürebilsin diye organizasyonu bu forma soktuk. İlla bizim başında durmamıza gerek kalmayacak hale getirdik.
– Frankfurt büyük bir şehir, ne tür insan grupları geliyor yemek almaya, bağımlılar mı, evsizler mi, işsizler mi, öğrenciler mi, mülteciler mi? Nasıl insan grupları bunlar, biraz tarif edebilir misiniz?
– Temelde her türlü ihtiyaç sahibi geliyor. Evsizler geliyor öncelikle. Sonra Hartz-4 isimli sosyal yardımdan geçinen ve hayatta kalma sınırında yaşayan insanlar geliyor mesela, hatta kuyruğa girmek zorunda kalıyorlar. Çok uzun oluyor bazen kuyruk, sonra biz de gidiyoruz onlara. Bazı gruplar burayı bilmiyor ya da gelemiyor, biz götürüyoruz yemeği. Nerede yaşadıklarını, toplandıklarını biliyoruz. Kimisi bağımlı, kimisi ana tren garı çevresindeki semtlerde toplanıyor, gidiyoruz ve yemeklerini orda dağıtıyoruz.
– Bu mekânın sahibi Şaban Bey’in, sizin bu yardım kampanyasındaki işlevi nedir?
– Evet, kendisi de bizimle bu projede çalışıyor, cirosunun yüzde 30’unu ayda bir kez bize bağışlıyor ayda bir kez. Biz bu projeyle ihtiyaç sahiplerinin resosyalizasyonuyla, yani topluma yeniden kazandırılmasıyla da ilgilenmek istiyoruz.
– Peki Frankfurt Belediyesinden herhangi bir destek alıyor musunuz?
– Şu günlerde o görüşmeleri yapıyoruz, Belediye dışında KUBİ ile de görüşme halindeyiz.
– Sizin kendi mesleğiniz nedir?
– İnşaat sektöründeyim, o alanda çalışıyorum. Corona sebebiyle işimize uzun bir süre ara verdik, umarım yakın zamanda yeniden işlerimiz açılır…
Bizim mottomuz “İyi ye, iyi yemek için iyilik yap”. Her türlü desteğe, gönüllüye ve yardıma ihtiyacımız var, Pazartesiden cumaya tüm hafta içi ihtiyaç sahiplerini doyuruyoruz, hem kaynaklarımizi geliştirmekte hem yemek pişirmede hem de yemekleri dağıtmada her türlü desteğe ihtiyacımız var,
– Peki bu gönüllü çalışan insanlar kişisel olarak mı geliyorlar ya da herhangi bir kuruma bağlılar mı?
– Hepsi gönüllü olarak geliyor,
– Size destek olan herhangi bir kurum var mı?
– Hayır, sadece Frankfurter Verein bize destek oluyor,
– Onlar ne yapıyor? Hangi noktada destek oluyorlar ya da genel olarak projeleri hangi yönde?
– Onlar daha çok evsizlere destek oluyorlar, bir yerleşim kurdular Frankfurt-Ost bölgesinde, onlara barınma imkânı verdiler. Frankfurter Verein, dolayısıyla Stadt-Frankfurt finanse ediyor bu projeyi, onlar da kampanyalar yapıyor… Frankfurt-Ost .ölgesinde aktif olarak çalışıyorlar.
– Siz ise 8 yıldır kişisel olarak bu projeyi ve derneği ayakta tutmaya çalışıyorsunuz, çok saygı değer bir iş yapıyorsunuz… Derneğinizi daha aktif hale getirmek ve kaynak yaratmak için planlarınız var mı, Plan-B yada Plan-C gibi?
– Biz derneğimize daha fazla kaynak yaratmak ve büyütmek istiyoruz. Ben ve eşim, derneği insanlar arasında ilgi odağı haline getirmek istiyoruz, amacımız bu. Dolayısıyla daha fazla bağışa ihtiyacımız var, her türlü yardıma ve desteğe ihtiyacımız var. KUBi’den de destek alıyoruz, birlikte bazı ufak tefek projeleri hayata geçiriyoruz ki, tanınmamız ve büyümemiz daha kolay olsun… Bir ağ kurmaya çalışıyoruz…
– Son olarak yapmak istediğiniz bir çağrı söylemek istediğiniz birşey var mı?
– Bizim yemek dağıttığımız sokakta ihtiyaç çok büyük, Bu sokakta biliyorsunuz büyük bankalar ve Alman ulusal gazete yerleşkeleri var, ama sokak aç insanlarla dolu. Çok büyük bir tezat var burada, buna dikkat çekmeye çalışıyoruz. Son derece üzücü bir tezat bu.
“Frankfurter Strasse”deki ihtiyaç çok büyük. Orada insanlardan ve gönüllülerden destek bekliyoruz, Özellikle bu sokakta en büyük bütçeli bankalar, gazeteler ve şirketler var, yine aynı sokakta insanlar açlıktan dileniyor, aç geziyor. Herkes çok az da olsa fedakârlık etse, bu insanların açlığı son bulacak. Biz sokaklarda aç insan aradığımızda, açlıktan uyuyan insanları uyandırıp yemek verdik. Frankfurter Tafel (Frankfurt Sofrası) ise bize o bölgedeki evsizlerin karnını doyurduklarını söylüyordu biz böyle ihtiyaç sahibi insan ararken. Birçok insanın hâlâ aç olduğunu fark ettik. Günde bir çeyrek ekmekle o insanları doyurduklarını iddia ediyorlar, üzücü olan kısmı burası. Günde üç kez o insanlara gidilip ihtiyaçları sorulmalı, bir kez değil.
Onlar tabii ki bu işi para için yapıyorlar, bizler ise gönüllü yapıyoruz. Bu nedenle arada bir anlayış farkı oluşuyor. Bir de insanlar kendi vicdanlarını rahatlatmak için evsiz birini gördüklerinde “Ee onun kendi suçu orada olmak” gibi bir yaklaşım sergiliyorlar. Ama kendileri de biliyor ki, gerçek öyle değil. Böyle yaklaşarak kendi vicdanlarını rahatlatıyorlar bir şekilde. Ama azıcık o insanın geçmişine ya da hikâyesine kulak kabarttığında gerçeğin o kadar da basit olmadığını görüyor, anlıyor, başka bir bakış açısı geliştiriyor o insana karşı, ama işte kimse hikâye dinlemek istemiyor.
– Aynı şey sokakta yaşayan, uyuşturucu bağımlıları için de geçerli değil mi?
– Evet, aynen öyle. Kimse başkalarının derdine kafa yormak istemiyor, o insan oraya nasıl düşmüş bilmek istemiyor. İnsanlar kendilerini sosyal medyada farklı şekilde tanıtmaya, kendi reklamlarını yapmaya bayılıyor, ama toplumsal konulara ilgi sıfır. Herkes egoist olmuş, herkes kendi egosunu orada tatmin ediyor, bu insanlara ve bu tür haberlere kulak veren yok maalesef.
– Verdiğiniz bilgiler için ve çalışmalarınız nedeniyle size teşekkür ederiz.
Derneğe bağış yapmak ve desteklerini sunmak isteyenler +49 172 571 28 60 numaralı telefona başvurabilir veya “[email protected]” adresine bir mesaj gönderebilir.
Ayrıntılı bilgi de “https://stuetzende-haende.de” sitesinden de edinilebilir.
UFUK EVLA BOSTAN – FRANKFURT
FOTO: https://stuetzende-haende.de