Avrupa’dan bakınca Afganistan trajedisi
Gazeteci-yazar Halit Çelikbudak’a göre “Kabil’deki iktidar değişikliğinin sadece Afganistan tarihinde bir dönüm noktası olarak görmek sanırım büyük hata. Zaman gösterecek ama siyasi gözlemciler daha önce yaşananlara bakarak Taliban’ın iktidarda olmasının bölge için ve giderek dünya için istikrarsızlık olduğunu düşünmenin yanlış olmadığını söylüyorlar.”
Hafızamızı tazeleyelim. “Hayat ileriye doğru yaşanır, ancak geriye doğru anlaşılır” derler. Afganistan’ı anlamak için bir tarih turu yapalım.
Afganistan’ı Orta Asya’nın anahtarı sayan strateji 19’uncu yüzyılın sonlarına dayanır. İngiltere, imparatorluklarının incisi Hindistan’ı korumak için Afganistan’ı elde tutmak gerektiğine inanıyordu. Orta Asya’da ilerleyen Rusya’yı durdurmak isteyen İngiltere, 1839’da Afganistan’ı işgal edip 1842’de geri çekilmek zorunda kalır. Çekilen 13 bin kişilik İngiliz kuvveti Kabil ile Celalabad arasındaki Gandarmak Geçidi’nde Afganlar tarafından tümüyle imha edilir. Sadece bir kişi, ordu doktoru Dr. William Brydon topallayan bir at üzerinde Celalabat’taki İngiliz garnizonuna ulaşır. 19’uncu yüzyıl Alman edebiyatında gerçekçiliğin en önemli isimlerinden şair, yazar Theodor Fontaine, 1857’de yazdığı “Afganistan Trajedisi” isimli şiirinde bu olayı anlatır. “Yürüyüş on üç binde başladı / biri Afganistan’dan eve geldi” diyor iki mısraında.
KABİL’E İLK TÜRK SEFİRİ
İngilizler vazgeçmez. 1878 sonbaharında tekrar Kabil’i ele geçirirler. İngiliz işgali, 1880’de sona erer. Bu kez 3 Mayıs – 8 Ağustos 1919 arasında yaşanan savaşın sonunda Rawalpindi Antlaşması’yla Afganistan bağımsızlığına kavuşur. 1 Mart 1921’de, Türkiye, Sovyetler’den sonra Afganistan’ı tanıyan ikinci ülke olur. Büyük Taarruz’a katılan eski Medine muhafızı Fahreddin Paşa, Kabil’e ilk Türk sefiri olarak atanır.
Aradan yaklaşık yarım yüzyıl geçer. Sovyet işgaline giden süreç 1978 ve 1979’daki üç askeri darbeyle başlar. Sovyetler Birliği 24 Aralık 1979’da Afganistan’ı işgal sürecini başlatır. İşgale gerekçe olarak kısa süre önce destek verdiği darbe ile iktidara getirdiği Babrak Kamal’in davetini gösterir. İşgal 15 Şubat 1989 tarihinde sona erdi. Bir milyondan fazla sivil, 15 binden fazla Sovyet askeri öldü.
SOVYETLER’DEN SONRA AFGANİSTAN İSLAM EMİRLİĞİ
Sovyet işgali sona erer, ama Afganistan’ı yine çetin günler bekliyordu. Moskova tarafından 1987’de göreve getirilen Muhammed Necibullah hükümeti ile muhalif gruplar arasında çatışmalar başladı. 400 binden fazla insan hayatını kaybetti. Artan yönetim boşluğu ve istikrarsızlık, yeni örgütlerin ortaya çıkmasına neden oldu. Onlardan biri, ülkenin güneyindeki Kandahar vilayetinde 1994’de ortaya çıkan Taliban oldu.
Taliban, 1996’da başkent Kabil’i ele geçirmesinin ardından “Afganistan İslam Emirliği”ni kurduğunu ilan etti.
YENİ DÖNEM
Beş yıl sonra ise 11 Eylül 2001’de ABD’ye yapılan saldırıya yanıt olarak Afganistan’da yeni bir dönem başladı. ABD, 7 Ekim 2001’de İngiltere ile birlikte Afganistan’a girdi. Aralık 2001’de bu operasyona 34 ülke katıldı. ABD ve müttefikleri için Kabil’de Sovyet işgali döneminden kalan Bagram Hava Üssü, Taliban ve El Kaide’ye karşı yürütülen savaşın merkeziydi.
Bu yılın nisan ayında, Başkan Joe Biden, tüm ABD birliklerinin 11 Eylül’e kadar ülkeyi terk edeceğini duyurmuştu. ABD liderliğindeki Afganistan misyonu, Vietnam savaşının iki katı kadar sürdü. ABD‘nin müttefikleri bu haberi duyar duymaz ABD’den önce tası tarağı toplayıp kaçıp gitti. ABD, 7 Ekim 2001’de girdiği Afganistan’dan tam 20 yıl sonra çekildi. Vietnam Savaşı’nın sonunda 29 Nisan 1975 günü son Amerikalıların Saygon’daki Büyükelçiliği çatısından tahliyesine benzer görüntüler yaşandı. Dünya o gün birbirlerini ezerek helikoptere binmeye çalışanların çaresizliğine şahit olmuştu. Yıllar sonra da Kabil Havaalanı‘nda da dramatik sahnelere şahit olundu.
ÇÖKMÜŞ AMA SİLİNEMEMİŞTİ
Taliban yönetimi 20 yılda çökmüş ama silinememişti. Şimdi Taliban harap haldeki ülkeye hâkim oldu. Kabil’deki iktidar değişikliğinin sadece Afganistan tarihinde bir dönüm noktası olarak görmek sanırım büyük hata. Zaman gösterecek ama siyasi gözlemciler daha önce yaşananlara bakarak Taliban’ın iktidarda olmasının bölge için ve giderek dünya için istikrarsızlık olduğunu düşünmenin yanlış olmadığını söylüyorlar.
AFGAN TOP SAHASI
İtalyan La Repubblica gazetesi önceki günkü yorumunda Afganistan’ın yine belli güçlerin top çevirdiği bir sahaya dönüştüğünü yazıyor. Yorum özetle şöyle:
“Moskova ve Pekin, Amerika’nın sınırlı nüfuzundan faydalanmak için ellerinden geleni artlarına koymuyor. Rusya’nın Suriye’de ağırlığı var, Afganistan ise Çin’in nüfuz alanında. (…) Yoksul bir dağlık ülke olan Afganistan, Çin’in küresel ekonomik stratejilerinde ancak çok küçük bir rol oynayabilir. Ama Amerika’nın Afganistan’daki liderliğinin sona ermesi Çin’in planının bir parçası. Taliban’ın zaten Pakistan’la sıkı ilişkileri olduğu ve Pakistan’ın da Çin’le ikili ilişkileri olduğu düşünüldüğünde çember tamamlanıyor.”
HALİT ÇELİKBUDAK – FRANKFURT
FOTO: A.A.