Aramızdan ayrılışının 28’inci yılında: Abidin Dino’yu anmak
Prof. Dr. M. Şehmus Güzel, bir ölüm yıldönümünde daha Paris’te uzun yıllar birlikte olduğu, çalışmalarına en yakından tanıklık ettiği Abidin Dino’yu andı. Türkiye aşkını anlattı. Onun Boğaziçi’nde, “evinde” bir fotoğrafıyla…
Bugün aramızdan ayrılışının yirmisekizinci yılında Abidin Dino’yu anmak ve kimi yaşanmışlıkları, anıları ve anları sizlerle paylaşmak umuduyla ekitap.ayorum.com sitesinde her zaman olduğu gibi hediye biçiminde sunduğumuz iki ekitabı kısaca tanıtmak istiyorum
“Abidin Dino Tarihindeki Yanlışları Düzeltiyoruz”. Abidin’in kimi yerde yayınlanan hayat hikâyesindeki tarih yanlışlarının bir kez daha açıklanması ve yanlışların yinelenmesinin önlenebilmesi amacını taşıyor. Bu hatalar öteden beri yinelendiğinden bu kez özel biçimde vurgulamak istedim. Bunun için de küçük bir ekitabın yeteceğini sanıyorum. Bugün piyasada kolayca bulunabilen “bilinenlerin”, sanal dünyada yazılı olanların denetimden geçirilmeden, başka kaynaklarla karşılaştırılmadan yinelenmesi alışkanlığının alıp başını gitmesi, kopyala-yapıştır-yayınla kolaylığı sonucu Abidin Dino’nun hayatına, “kısa hayat hikâyesine”, “özgeçmişine” ilişkin ve bilhassa internet dünyasında “dönen” yazılarda ve onları alıp aynen yayınlayan basılı gazete ve dergilerde ve hatta kitaplarda birçok hata bulunuyor. Daha önce kimi makalemde, Abidin Dino’ya dair kitaplarımda ve ekitaplarımda bu yanlışları birkaç kez düzeltmeme karşın yanlışların sürgittiğini hayretler içinde gördüm. Hele bu hataların Abidin Dino’ya saygı göstermek için çaba sarfedenlerce, Abidin’i sevdiğini ileri sürenlerce, hatta Abidin Dino üzerine çalışmalarımı okuduklarını iddia edenlerce tekrarlanmasına hem şaşırıyorum hem üzülüyorum.
Bu yanlışların kalıcı olmasını engellemek gerekiyor: Doğrularını yeniden ve yeniden yazarak. Yineleyerek.
Rakamlarla arası bozuk olan Abidin’in bizzat yaptığı ve yinelediği tarih hataları da var: Bunlardan iki örneği hemen anımsatayım:
Güzin’le evlilik yıldönümünü hep 23 Eylül’de kutladılar. Oysa gerçekte evlilik tarihi 22 Eylül: Güzin’in kimlik cüzdanında aynen böyle yazıyor.
Abidin’in ikinci tarih hatası: Türkiye’den İtalya’daki bir sergiye katılmak için çıkış tarihini Abidin hep 1951 diye söyledi ve yazdı. Doğrusunu sabırla, uzun araştırma, tarama ve inceleme sonucunda buldum: 27 Ocak 1952. Belgesiyle birlikte ekitapta ispatlı. O tarihte ülkeden kısa bir süre için çıkıyordu ve bu çıkışın uzun, çok uzun süreceğini bilmiyordu.
Vaktiniz olursa bir göz atın, başkalarının yaptığı ve yinelenen daha epey hata var. Düzeltilmiş olarak. Hata yinelenmezse affedilebilir ama sürdürülmesi Abidin’e ayıp oluyor. Düzeltilmiş biçimleriyle tarihleri viki miki gibi ansiklopedilere ve benzeri biyografi sunuculara ve meraklılarına iyi niyetlerine güvenerek emanet ediyorum.
Abidin Dino’nun Türkiye Aşkı isimli ekitabımda ise Abidin’in bilinmeyen veya belki çok az bilinen bir yönünü, Türkiye’ye temelli dönüş ve İstanbul’a yerleşmek arzusunu anlatıyorum.
1969’da Türkiye’ye bir sergi için 1952’den beri ilk kez döndüğünde, resimlerinin neredeyse tümü kapışılınca, Adana’da Abidin Paşa’dan, dedesinden, kalan toprakları da satıp, İstanbul’da Galata Kulesi’nin yanı başında bir ev satın alıp İstanbul’a yerleşmek istiyor. Epey uğraşıyor… 12 Mart 1971 darbesi gelince bu işin peşini bırakmak zorunda kalıyor ve maalesef Abidin Türkiye’ye, canı, canının içi gibi sevdiği ülkesine dönüp temelli yerleşemiyor.
İki kez daha şansını deneyecek Abidin. Ama maalesef arzusunu geçekleştiremeyecek. Bu arzunun gerçekleştirilememesi ülkesine aşkının artmasında belirleyici olmuştur. Özlemle ama maalesef uzaktan sevilen ülkenizin ve yurttaşlarınızın seyri kolay sanılmasın lütfen. İşte ispatı Abidin’in hayat hikâyesinde. Bunun bilinmesinde yarar olduğuna inandığım için, yeni belgeler ışığında yaptığım bu çalışmayı bir ekitap biçiminde sunuyorum. Herkes okuyabilsin umuduyla.
1993 yazında, Abidin’in ülkesindeki son yazında, Büyükada’da, Güzin’le birlikte, kadim dostları Tiraje’nin evinde kaldığı üç haftalık zaman diliminde, Eylül 1993’te TÜYAP Sanat Fuarı’nda sergilenecek resimlerini yarattı. O günleri Abidin aynen şöyle dile getirdi:
“1993 yılında Büyükada’da yaz günü resim yapıyorum.
Allah akıllar versin, sırası mı bu hengâme ortasında diyeceksiniz.
Sırası değil, biliyorum ama, resim yapmanın sırası ne zaman?
Bu akşam Heybeli’nin ardına doğru mora çalan küller yağıyor çaprazlama.
Artık fırçaları yıkamam lazım. Yoruldum.”
(…)
“Ben susunca imgeler seslenir.
Ben susunca suretim gülümser.
Ben susunca sizler konuşursunuz.
Hakikat sizlersiniz,
başkaları değil çünkü.”
Prof. Dr. M. ŞEHMUS GÜZEL – PARİS