Almanya’nın DAVA’sı: Erdoğan Avrupa’ya ayar vermeye mi hazırlanıyor (I)

Almanya’nın DAVA’sı: Erdoğan Avrupa’ya ayar vermeye mi hazırlanıyor (I)
Yayınlama: 28.01.2024
141
A+
A-

Almanya’nın artık bir “DAVA’sı” var. İşte bu DAVA, Alman siyaset sahnesini ve medya yapıcılarını “Elinde pimi çekilmiş bomba gibi duran bir DAVA” kimliğiyle paniğe sürüklüyor.

Almanya’da 60 yılı aşkın süredir yaşayan ve beşinci kuşakla birlikte Türkçeden daha çok Almanca hayatlar süren milyonlarca Türkiye kökenliyi uzun bir dönem dışlayan devlet politikaları ile muhafazakâr ve dinci örgütlenmelerin kucağına iten Almanya şimdi DAVA karşısında tir tir titriyor adeta.

Kısa bir süre önce federal meclisten geçen ve 1,5 milyon Türk’ün daha Alman vatandaşlığına dolayısıyla da çifte vatandaşlığa kavuşmasının kapılarını açan  vatandaşlık reformu, bir anda gündemin ilk sırasına oturdu. Hıristiyan demokrat partiler CDU ve CSU başta olmak üzere muhalif siyasetçiler ile sağ medya yapıcıların haber ve analizleri medyayı canlandırdı. 

Neler mi oluyor?

DAVA: TELAŞTAN PANİĞE DOĞRU

Irkçı kundaklamalarla 90’lı yıllara damgasını vuran Solingen, Rostock, Mölln faciaları unutulmadı. 2000’li yıllarda Neonazi yeraltı hücresi NSU’nun işlediği cinayetlerin sorumlularını ortaya çıkarmadan tarihin karanlığına gömülen NSU davası da unutulmayacak acılar arasında yer alıyor. Derin devlet, emniyet, istihbarat ilişkileri bir türlü netlik kazanamayan bu cinayetlerde 8’i Türk biri Yunan biri Alman olmak üzere 10 kişi katledildi.

Öte yandan göç sürecinde büyük bir bölümü emekçi olan insanlarımız daha bir yoksullaştı. Bugün tırmanan enflasyon, hayat pahalılığı ve işsizlik altında eziliyorlar.

Böyle bir ortamda, İslamofobi, ırkçılıkla ve yoksullukla mücadele gibi popülist söylemlerle seçmene ulaşmayı başaran DAVA, gerçekte Almanya’nın “kendisinin yarattığı” ancak bugün  “korkulu rüyası” bir oluşum olarak manşetlerden inmiyor.

Avrupa Birliği (AB) üyesi olamasa bile Türkiye’yi, dolayısıyla da yöneticilerini, en kestirme yoldan AB siyasetine dahil edebilecek, Avrupa’nın şekillenmesinde etkili olabilecek bu yeni partinin, hem Türkiye’deki iktidar partisi AKP hem de Türk-İslam örgütleriyle yakın bağları var. Peki, hangi güce sahip? 

2024 Avrupa Parlamentosu seçimlerinin, AB’ye üye ülkelerde 6-9 Haziran 2024 tarihleri arasında gerçekleşmesi bekleniyor. Avrupa seçimleri için aday listesinin 18 Mart’a kadar sunulması gerekiyor. AP seçimlerinde yüzde 5’lik bir baraj engeli yok. Dolayısıyla siyasi otoritelere göre 5 milyonluk potansiyel seçmen tabanına sahip olduğu tahmin edilen “DAVA” federal seçimlerde yüzde 10 civarında bir oy alabilir.

İşte bu tablo Almanya’daki siyaset ve medya yapıcılarında paniğe yol açıyor.

POTANSİYEL BÜYÜK BOYUTLARDA

Öne çıkan endişe ve suçlamalara bakalım:

Sağ eğilimli Almanya’nın en yüksek tirajlı günlük gazetesi Bild “Her Şey Onun Daha Fazla Nüfuz Kazanması İçin – Şimdi Erdoğan’ın Partisi Geliyor” başlığı ile Nikolaus Harbusch imzalı haber analizi manşetine taşıdı. Harbusch, DAVA lideri Teyfik Özcan için “Kendisini insan hakları aktivisti olarak tanımlasa da Erdoğan’ın çizgisinde bir siyasetçi”  nitelemesinde bulundu.

Yazıda şu ifadeler dikkat çekici:

“Türkiye AB üyesi değil ama AB Parlamentosu’nda yer alması elbette harika olurdu… Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (69), 9 Haziran’daki Avrupa seçimleri yarışına “DAVA” adlı kendi partisini gönderiyor! “DAVA”, son derece milliyetçi, antidemokratik, İslamcı özelliklere sahip ve açıkça İsrail’den nefret eden Erdoğan’ın AKP’sinin son kolu.

Bugün Almanya’da Alman pasaportu bulunan ve oy kullanma hakkına sahip 2,5 milyon Müslüman var. Vatandaşlık Yasası değişirse, ki Nisan 2024’ten itibaren değişmesi planlanıyor, oy kullanma hakkına sahip 2,5 milyona kadar Müslüman da Alman vatandaşı olabilecek. Anlamı: Matematiksel olarak “DAVA” için beş milyon oyluk bir seçmen potansiyeli var.

Gerçek şu ki, Erdoğan Almanya’da yaşayan Türkler arasında son derece popüler. Mayıs 2023’te yapılan Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Türk vatandaşlarından yaklaşık 500 bin  oy aldı. Bu yüzde 67’lik bir oy oranı!”

BUNA İHTİYACIMIZ YOK!

Bild gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Marion Horn da benzer korku ve endişeleri, kaleme aldığı yazısında şöyle dile getiriyor:

“Asıl başkanı Recep Tayyip Erdoğan olan DAVA, Almanya’da Avrupa Parlamentosu seçimlerine aday oluyor. Erdoğan Türkiye Cumhurbaşkanı ve ‘her şeyin üstünde güçlü’ partisi AKP’nin de Genel Başkanıdır. Erdoğan aynı zamanda antidemokrat ve İsrail düşmanıdır…

Bu yeni parti için zamanlama daha iyi olamazdı. Federal Meclis’ten geçen yeni vatandaşlık yasası, büyük olasılıkla, Türk pasaportunun yanı sıra Alman pasaportuna da sahip olan Müslümanların sayısını önemli ölçüde artıracak.

Belki iki pasaportla paralel toplumlarda yaşamak daha rahattır.

Koalisyon hükümeti, istemeden de olsa, Erdoğan’a hatırı sayılır bir ek seçmen rezervi sağlıyor. Ayrıca Almanya’daki Avrupa seçimleri için herhangi bir baraj maddesi bulunmuyor ve kampanya masraflarının geri ödenmesi garanti ediliyor.”

Horn, Almanya’da, aslında başka bir devletin otokratik hükümdarının nüfuzuna aracılık edecek politikacılara ihtiyaçları olmadığının da altını çiziyor yazısında.

Muhalefetteki Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisi içişleri politikaları uzmanı Christoph de Vries’in yorumu da benzerlik gösteriyor: 

“Stratejileri Müslümanları, büyük bir bölümü ırkçı olan bir toplumun kurbanları olarak göstermek ve onların çıkarlarının temsilcisi olarak hareket etmek. Federal hükümet hiçbir durumda bunu kabul etmemelidir. Parti oluşumu hafife alınıyor. Güvenlik yetkililerimizin bu partinin tüm faaliyetlerini ve Türk hükümetiyle olan bağlantılarını yakından izlemesinin ve Türk hükümetinin doğrudan etki yapması durumunda müdahale etmesinin acil olduğuna inanıyorum.”

Almanya’nın en çok okunan sağcı gazetelerinin yanı sıra Avusturya’nın muhafazakâr medya kuruluşlarından, Hıristiyan demokrat eğilimli volksblatt.at haber sitesindeki Manfred Maurer imzalı yorumlara da bakalım:

VİYANA DA TEDİRGİN

“Erdoğan’ın arkadaşları Avrupa Parlamentosu’na giriyor.

Türk yetkililer AB seçimleri için Almanya’da yeni bir parti kuruyor. Ancak Viyana’nın SÖZ lideri de işin içinde.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasi dostlarını Avrupa Parlamentosu’nda görmek istiyor. Yeni Dava Partisi ile Ditib ve Milli Görüş’ün yanı sıra AKP’nin yurtdışı örgütlenmesi Uluslararası Demokratlar Birliği’nden (UID) adaylar haziran ayındaki Avrupa seçimlerine katılıyor.

Türkiye AB üyesi değil ve hiçbir zaman da olmayacak, ancak Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Avrupa Parlamentosu’nda temsil edilmek istiyor. DAVA gerçekten Avrupa Parlamentosu’na girerse arka kapıdan biri daha girer: Recep Tayyip Erdoğan.”

Manfred Maurer Avusturya bağlantılarına şöyle dikkat çekiyor:

“UID’nin yeni başkanı Kenan Aslan, kasım ayı sonunda Ankara’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyaret etti. Kısa bir süre sonra Avrupa seçimleri için UID temsilcisinin birinci aday olduğu Dava Partisi kuruldu. UID sözcüsü Zingal da geçtiğimiz günlerde Facebook’ta, Viyana SÖZ (Geleceğin Sosyal Avusturya’sı) partisi lideri Hakan Gördü ve AKP’ye bağlı Hollanda Düşünce (DENK) Partisi’nin kurucusu Tunahan Kuzu ile bir fotoğrafın yer aldığı “Avrupa geliyoruz” paylaşımını yaptı. Aynı şekilde Hakan Gördü de Facebook’ta DAVA’yı tanıttı ve ‘Avusturya vatandaşlarının bu siyasi projeyi kabul edip destekleyeceğini’ umduğunu belirtti. Gördü, 2016 yılına kadar o zamanki adıyla Avrupa Türk Demokratlar Birliği (UETD) olan UID’nin Başkan Yardımcısıydı.”

Şimdi ışığı, Maurer’in “Yeni UID patronunun misyonunun Erdoğan’a sadık olanları Avrupa Parlamentosu’na sokmak olduğu anlaşılıyor” dediği adaylara tutalım:

TEYFİK ÖZCAN: ESKİ SPD ÜYESİ

TRT Berlin’de görev yapmış olan Teyfik Özcan aynı zamanda serbest gazeteci biliniyor.  

Mehmet Teyfik Özcan, Almanya’da ırkçılık, İslamofobi, radikal sağ ve Alman-Türk ilişkileri konularını ele alıyor. Ayrıca Türkiye’deki siyasi ve sosyal konuları analiz ediyor ve bunları Almanca olarak yayınlıyor. Aynı zamanda 26 yıldan bu yana mangal kömürleri Brik-Box’un Avrupa’da satışını yapan H@llotel Deutschland GmbH şirketinin genel müdürü, dört yıldan bu yana ise gayrimenkul şirketi MTO Immobilien GmbH’nın yönetici ortağı. 

Teyvik Özcan Almanya’da kurulan DAVA (Çeşitlilik ve Uyanış için Demokratik İttifak) partisinin genel başkanı olarak karşımıza çıkıyor. Çiçeği burnunda Genel Başkan Özcan, Almanya Sosyal Demokrat Parti (SPD) eski üyesi. Daha doğru bir deyimle DAVA oluşumu netleşince 30 yıllık üyeliğinden ayrılan bir isim. Şimdi de Avrupa Parlamentosu seçimleri yarışına “DAVA”yı  hazırlıyor.

“Çeşitlilik ve Uyanış için Demokratik İttifak”ın (DAVA) Avrupa Parlamentosu’na göndermek istediği dört aday da erkek. 

MUSTAFA YOLDAŞ: HAMAS SUÇLAMALARININ HEDEFİNDE

Bir diğer isim ise Hamburglu pratisyen hekim Mustafa Yoldaş. Medyada yer alan bilgilere göre, Yoldaş, Federal İçişleri Bakanlığı tarafından “Hamas ve ona bağlı örgütlere destek verdiği” gerekçesiyle “fişlendi” ve yasaklanana kadar Uluslararası İnsani Yardım Örgütü’ne başkanlık etti. 

Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maizière (CDU), Uluslararası İnsani Yardım Örgütü’nü (İHH) yasakladı. 2018 yılında Federal Anayasa Mahkemesi tarafından yasağı onaylanan İHH’nın, İslamcı terör örgütü Hamas’a 6,6 milyon avro bağışladığı iddia ediliyor. Yoldaş o dönemde paranın “Hamas’a değil, ihtiyaç sahibi insanlara” gittiğini ileri sürmüştü. Liberal sol ve Yeşiller eğilimli TAZ gazetesi o dönemde bir istihbarat görevlisinden şu alıntıyı yapmıştı: “Yoldaş, IGMG’nin dost yüzü olarak görülüyordu. Ama reformcu olduğu iddia edilenlerle ilgili her zaman şüphelerimiz vardı.”

Mustafa Yoldaş, 11 yaşındayken Türkiye’den Bremen’deki ailesinin yanına geldi. Hamburg’da tıp fakültesinden mezun olan  Mustafa Yoldaş, 1990’da Müslüman Talebeler Birliği’nde başladığı fahri çalışmalarına 1999-2019 yılları arasında Hamburg İslam Şurası Başkanı olarak devam etti. Paralel olarak 1991-2019 yılları arasında Kuzey Almanya İslam Toplumu Yönetim Kurulu Üyesi olarak da görev aldı. “En uzun fahri görevim” dediği Kuzey Almanya’da Milli Görüş ekseninde ise 29 yıl boyunca yönetim kurulunda kesintisiz çalıştı. Yoldaş, iç istihbarat tarafından izlenen İslami hareket Milli Görüş’ün uzun bir dönem üyesi olduğunu reddetmiyor.

Ortada böyle bir parti ve kurucuları var.

Ancak yukarıda andığımız isimler dışında Ali İhsan Ünlü ve Fatih Zingal gibi “kadrolar” da var. 

DAVA’nın vaatleriyle birlikte onlara da bir sonraki analizimizde yer vermeye çalışacağız. 

Şimdilik şunu ekleyerek ara verelim: Avrupa siyasetinde yepyeni aktörler sahne almaya başlıyor ve bunlar sadece Avrupa’nın popülist sağcılarından oluşmuyor.

IŞIN ERTÜRK – STUTTGART

FOTO: http://www.r4bia.com/en/media-materials/rabia.com / wikimedia commons