AB-NATO yakınlaşmasının anlamı: Acaba Üçüncü Dünya Savaşı’nın mı habercisi?
Planlanan yeni bir “güvenlik stratejisi”, Yeşiller tarafından NATO’nun caydırıcılık kavramına bağlanıyor. Bu caydırıcılık kavramı “nükleer katılımı” da içeriyor. Dolayısıyla da ABD hidrojen cephanelikleri Koblenz yakınlarındaki Büchel’de nükleer savaşa hazır halde tutuluyor.
Ukrayna savaşındaki nükleer tehlike hafife mi alınıyor? Böyle bir ”güvenlik stratejisi” varsa, bu mutlaka reddedilmelidir. Exeter Üniversitesi’ndeki Stratejik ve Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü Direktörü Michael Clarke, Rusya’nın bahar taarruzuna hazırlandığını, olası bir ateşkesin de geçici bir ateşkes olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Putin, seferber edilen askerlerin yaklaşık 50 bininin halihazırda ön saflarda olduğunu kabul etmişti, ancak 250 bin asker bahar için eğitim alıyor.”
Diğer taraftan Polonya’nın ardından Finlandiya’dan da Ukrayna’ya Leopard ana muharebe tankları göndermek istediklerine dair sinyaller geliyor. Eurotopics’e göre ancak tanklar Almanya’da üretildiğinden, Berlin’in buna onay vermesi gerekiyor.
20 Ocak’ta Ramstein Hava Üssü’nde gerçekleşecek Ukrayna Destek Temas Grubu buluşması öncesi Şansölye Scholz üzerindeki baskının ne denli arttığı görülüyor.
Geçen yıl eylül ayında İsviçreli tarihçi ve barış araştırmacısı Daniele Ganser ise katıldığı bir söyleşide, ki o zamanlar daha “Leopard”lar tartışılmıyordu, “Kim savaşın tarafına silah verirse savaşa girmiş olur” demişti.
AB’nin aylardır süren savaşla ilgili veya barışa yönelik tutumu ve etkisi içler acısı ve çaresizce.
AB-NATO yakınlaşması ne anlama geliyor, Üçüncü Dünya Savaşı’na giderken barış müzakereleri için tüm yollar kapandı mı, sokaklarda neden artık kimse barış talep etmiyor?
Çalışmalarını İrlanda’da sürdüren SolHaber yazarı, gazeteci Çağdaş Gökbel, YouTube kanalı Sınırsız TV’de AB ve NATO yakınlaşması, İngiltere’nin savaş politikaları ile Prens Harry’nin Afganistan itirafları ve çok daha fazlasına ilişkin Işın Ertürk’ün sorularını yanıtlıyor.
DUBLİN – YENİ POSTA