İsrail-Avrupa ve “silahlı barış”

Sol ve “sosyal demokrasinin” yalnız fakat etkili isimlerinden Oskar Lafontaine WeltWoche için kaleme aldığı analizde “Trump Batı’yı mı Yıkıyor?” diye soruyor ve yanıtını da veriyor: ”Hayır. ABD, Batı’nın ta kendisidir. Ve her zaman olduğu gibi “Önce Amerika” ilkesine bağlı kalmaktadır. “Batı” diye bir şey hiçbir zaman gerçekten var olmadı. İkinci Dünya Savaşı’nın sonundan bu yana hep yalnızca bir süper güç vardı: ABD ve onun uyduları. “Önce Amerika” Trump’ın bir icadı değildir; bu, Amerika Birleşik Devletleri’nin kuruluşundan bu yana uyguladığı bir dış politika ilkesidir. Tıpkı eski Roma’da olduğu gibi, Washington’un dış politikasında da “böl ve yönet” stratejisi, yani etki alanında filizlenen direnişi bastırmak ve nüfuz alanını genişletmek için halkları birbirine düşürmek, her zaman sabit bir unsur olmuştur.“

Kurşun geçirmez yelek giymiş çocuklar… Tankların içinde, atış poligonlarında hedefe nişan alan minikler… Almanya kamu yayıncılığında artık “eğlenceli bir haber” bu. Ekranlar militarizmi çocuklarla birlikte meşrulaştırıyor mu? Avrupa’nın yeni normali artık bu mu?

Çocuklara artık kitap değil silah tanıtılıyor, hayal değil hedef gösteriliyor. Barış yerine “güvenlik”, insan hakları yerine “silahlanma hakkı” konuşuluyor. Peki kimin güvenliği bu?

Bu yayınlar, yalnızca birer haber mi? Yoksa kamu yayıncılığı, bilinçaltımıza militarizmi kodlayan bir makineye mi dönüştü?

Basın, halk için değil, devlet aklı için çalışıyor sanki. Gazze’de binlerce çocuk öldürülürken, ekranlar suskun. Ama Batı’da bir tankın içindeki çocuk “geleceğe umut” diye sunuluyor.

Axel Springer gibi medya devlerinin çalışanlarından İsrail’e sadakat yemini alması, özgür basının mezar taşına kazınmış bir yazı değil mi zaten?

Ve şimdi bir başka sorunun eşiğindeyiz… AB bayrağının kökeninin Meryem’in mavi mantosu ve İsrail’in 12 kavmine dayandığı yönündeki açıklamalar… Gerçekse eğer, Avrupa Birliği kuruluş temeli laikliğe değil, kutsal metinlere mi dayanıyor? Küresel politikanın yeni kutsalı kim?

Ortadoğu yeniden şekillendiriliyor. Silah şirketleri kazançlarını, medya kurumları da meşruluklarını artırıyor. Gazze’den Lübnan’a, İran’dan Türkiye’ye kadar halklar kuşatılıyor. Direniş ise ya susturuluyor, ya terörize ediliyor.

Hepimiz yeni düzene sessizce alışmaya mı zorlanıyoruz?

Bize gelince… Cumhuriyetimizin eşitlikçi, laik, özgürlükçü mirası yok edilmek istenirken, biz hangi taraftayız? 

Bu sorularla yüzleşmeden  “ileri demokrasien” konuşmak mümkün mü artık?

https://youtu.be/kCdnTri3r9U

Avrupa’nın Türkçe haber portalı Yeni Posta’nın YouTube kanalında yayınlanan “Avrupa Gündemi” adlı programda gazeteciler İsveç’ten Seda Şanlıer ve İtalya’dan Birgül Göker Perdisa konuya ilişkin Işın Ertürk’ün sorularını yanıtlıyor.

YENİ POSTA – STUTTGART 

FOTO:  Marek Studzinski – Unsplash

