Bir savaş partisi olarak Yeşiller: “Barış” diye başlamışlardı
Cuma Kıvılcımları bu hafta, sadece bir soruya değil, ileride de ayrıntılarıyla işlenebilecek bir büyük konuya giriş yapıyor.
1980’de işe “kapitalizm karşıtlığı” ve bol bol barış propagandasıyla başlayan bir parti, on yıllar içinde nasıl böyle en hırslı bir savaş partisine dönüşebildi? Konu, Almanya ve onu dünya gericiliğine son armağanı Yeşiller Partisi. Daha doğrusu Birlik 90/Yeşiller Partisi…
Uzun süre koalisyonlar üzerinden Almanya’nın kaderine müdahale etmiş “muhalif ortak”. Reel sosyalizmi tasfiye edebilecek kadar güçlü ideolojik ve politik bir enerji merkezi olarak Yeşiller, acaba içerideki ve dışarıdaki “müşterilerini” kandırdı mı? Yoksa doğan çocuğun nasıl bir yetişkine dönüşeceği daha en baştan mı belliydi?
Sadece marksizme ve sosyal demokrasiye değil, onların çağdaş kapitalizme uygun bir versiyonu olarak Yeşiller’e de ev sahipliği yapan Almanya’da, neden böyle bir ihtiyaç doğmuştu?
Yeşiller Partisi, nereden gelmişti ve sahneye çıktığı noktada bugünkü hali hiç mi yoktu gerçekten?
Bu sorulardan hareket eden Cemil Fuat Hendek ve Osman Çutsay, sadece Alman solunu değil, çeşitli kollarıyla Avrupa solunu da derinden damgalayan bu yeni ve yeşil savaş ideolojisini masaya yatırıyor. Hendek, ortada şaşılması gereken bir olgunun bulunmadığına örneklerle dikkat çekerken, Çutsay, Yeşiller’in radikal çıkışlarıyla bilinen eski Başkanı Jutta Ditfurth’un, uzun süre liderliğini üstlendiği partisini yerden yere vuran hesaplaşma kitabından örnekler vererek, içerideki tek tük radikal kırıntıların nasıl 10 yıl içinde tasfiye olduğunu ve bir iktidar partisi halinde ne tip bir bir savaş makinesine dönüştüğünü anlatıyor.
YENİ POSTA – FRANKFURT