Sol Parti ve AfD tersliği: Almanya’da yeni bir sol mu?
Federal Almanya’da son kamuoyu araştırmaları iki şeyi tartışılmaz hale getirdi. Biri sağda ve biri de solda birbirine zıt doğrultuda iki büyük hareketlenme yaşanıyor. “Düşüş ve yükseliş” de denebilir.
Bünyesinde faşizan akımlar ve hatta kadrolar olduğu bilinen aşırı sağdaki Almanya için Alternatif (AfD) partisinin oylarındaki artış devam ederken, onun “panzehiri” konumundaki Sol Parti’nin (Die Linke) barajın altında kalacağı kesinleşmiş gibi görünüyor.
Özellikle Sol Parti Meclis Grubu Başkanı Amira Mohamed Ali’nin bu görevinden ayrılacağını ilan etmesi ve ağırlığını ayrılık sinyalleri veren Sahra Wagenknecht çizgisinden yana koyması, parti içindeki derin ayrılıkların altını yeniden çizmiş oldu. Mohamed Ali’nin bu tutumu, partideki erimenin üst kadrolarda da durdurulamadığını gösterdi.
Sol Parti’nin ağır eleştiriler alan sağ politikaları ile kitle nezdindeki itibar kaybının at başı gittiğine dikkat çekiliyor. Parti aristokrasisi de denebilecek üst düzey kadroların cepheleşmesine, tabandaki kan kaybı eşlik ediyor. Şu anda sadece 2 milletvekilinin istifa etmesi bile Sol Parti’nin parlamentodaki meclis grubunu sıfırlamaya yetecek. Bu istifalarla, partiye çok ağır bir “finansal ve parlamento içi darbe” indirilecek. Öyle bir durumda parti, hem parlamentoda hem de kamuoyu nezdinde çok daha az görünür olacak. Bu da erimeyi hızlandıracak.
“WAGENKNECHT PARTİSİ” Mİ?
Bütün bu gelişmeler Sahra Wagenknecht üzerindeki “Parti kur!” baskısını artırıyor. Çeşitli liberal tezlerle bir tür Yeşiller Partisi halini aldığı ve tamamen sağcılaştığı ileri sürülen Sol Parti’den yeni ve daha sol bir parti çıkacağına birçok çevrede kesin gözüyle bakılıyor.
Sol Parti yönetiminin, artık ABD yanlısı bir savaş partisine dönüşmüş durumdaki Yeşiller’e benzeme hesapları,Rusya-Ukrayna çatışmasında “Derhal barış!” politikası izlememesi, ABD politikalarıyla arasına açık bir mesafe koymaması, birçok şeyin mutlaka değişeceğine yönelik birer işaret kabul ediliyor.
Partideki erimeyi, Sahra Wagenknecht karşıtı iki eşbaşkanın engellemesi mümkün görünmüyor. Eşbaşkanlar Janine Wissler ile Martin Schirdewan’ın parti içindeki ayrılıkların önüne geçmesine kimse ihtimal vermiyor. Bunlar da Sahra Wagenknecht’in yıl sonuna doğru “yeni bir sol parti müjdesi vereceği” yorumlarına güç kazandırıyor. Yeni sol partinin Almanya’daki çeşitli sol örgütlerle işbirliği içinde bir tür “cephe partisi” kimliğiyle sahneye çıkabileceği ileri sürülüyor. Özellikle neofaşist çizgilerin güçlendiği koşullarda siyaset sahnesine böyle soldan bir müdahale, Almanya dışındaki Avrupa için de şaşırtıcı olmayacak.
İTALYA-FRANSA-ALMANYA HATTINA DOĞRU
Gelişmeler Avrupa için hiç de iç açıcı değil. İtalya’da Meloni başbakanlığında neofaşist karakteri gizlenemeyen bir iktidar var. Fransa’da Marine Le Pen iktidar adayı. Almanya’da Le Pen benzeri bir aşırı sağ parti (Af) ikinci büyük siyasi parti konumunda.
Gerçekten de AfD oylarının, bugün seçim olsa, yüzde 21-22 bandında bir orana ulaşabileceği gözleniyor. Asıl önemlisi, ülkenin ikinci büyük partisi AfD’nin karşısında Sol Parti’deki erime sonrasında karşı çıkabilecek tek grubun Oskar Lafontaine destekli bir “Sahra Wagenknecht Partisi” olacağı anlaşılıyor.
Nitekim Forsa araştırma grubunca yapılan yeni bir anket Wagenknecht Partisi’nin yüzde 19’larda bir oy alabileceğini gösterdi. Bu henüz kurulmamış partinin, temmuz sonunda yapılan Insa Grubu anketinde de, doğudaki Thüringen eyaletinde yapılacak yerel seçimlerde yüzde 25 civarında bir oy alabileceği saptandı.
AfD’nin önünü artık paramparça durumdaki Sol Parti’nin (Die Linke) değil, bir yeni sol partinin kesebileceğine inananların sayısı artıyor. Alman sağı da bu gelişmeyi böyle okuyor. Projektörler Sahra Wagenknecht ile onun Sevim Dağdelen, Amira Mohamed Ali ve Klaus Ernst gibi partideki etkili dostları üzerine tutuluyor.
Alman siyaseti, sanayi üretimindeki gerilemeye paralel yeni yükselişlere hazırlanıyor.
YENİ POSTA – BERLİN
FOTO: Mika Baumeister Unsplash