Başı sıkıntıda bir CHP öyküsü: Avusturya’da pişer, Almanya’ya da düşer mi?
Bir gözlemcinin penceresinden CHP ve onun başka ülkelere hatta Türkiye sınırları içine bile sıçrayacak Avusturya’daki ciddi kurumsal sıkıntıları… CHP bütün bu sorunları nasıl çözebilir? “CHP’nin başı Avusturya’da neden sıkıntıda?” diye soran Birol Kılıç’ın Viyana analizleri…
Avusturya’daki Türkçe haber portalı Yeni Vatan’ın yayıncısı, gazeteci Birol Kılıç, Türkiye kökenli sosyal demokratların Avusturya’da yeniden yapılanan Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Genel Kurul’da Divan Başkanlığını yapan İstanbul Milletvekili Yüksel Mansur Kılınç’ın açıklamalarını “samimiyetsiz” bulduğuna işaret etti. Konuya ilişkin bir analiz kaleme alan Birol Kılıç CHP’nin sorunlu Viyana kurultayını ve yankılarını, içinden geçilen krizin ayrıntılarını gazetesi Yeni Vatan’da (www.yenivatan.at) okurlarıyla paylaştı:
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) yurtdışındaki önemli birliklerinden diye kabul ettiği Avusturya’da, “CHP Avusturya Sosyal Demokrat Birlikler Federasyonu” kuruldu. Beş bölge birliğinin bir araya gelmesiyle kurulan “CHP Avusturya Sosyal Demokrat Birlikler Federasyonu”nun ilk genel kurulu 25 Aralık 2021 tarihinde İstanbul Milletvekili Yüksel Mansur Kılınç’ın divan başkanlığında yapıldı. Genel kurula katılanlara seslenen Yüksel Mansur Kılınç, “Cumhuriyet Halk Partisi’nin sorumluluğu sadece Türkiye’de yaşayanlara karşı değil. Yurt dışındaki Türkiye kökenlilere karşı da önemli sorumluluklar üstleneceğiz” dedi.
İstanbul Milletvekili Yüksel Mansur Kılınç’ın, Viyana’da CHP Avusturya Genel Kurulu’nun yapıldığı bina içinde,“Cumhuriyet Halk Partisi’nin sorumluluğu sadece Türkiye’de yaşayanlara karşı değil. Yurt dışındaki Türkiye kökenlilere karşı da önemli sorumluluklar üstleneceğiz” ifadeleri aynı gün ve saatlerde binanın dışında soğuk bir havada üç saat bekletilen CHP’ye gönül vermiş insanlar tarafından pek kabul görmüşe benzemiyor.
25 Aralık sonrası 26 Aralık tarihinden itibaren Yeni Vatan gazetesinin telefonları susmak bilmiyor. Yurtdışında CHP’li veya sosyal demokrat olup da bu kurultaya alınmayan üye olmuş olanlar veya olmamış ama dededen CHP’ye oy veren insanlar, “Yurtdışındaki Türkiye kökenlilere karşı da önemli sorumluluklar üstleneceğiz” ifadesini oldukça samimiyetsiz bulduklarını ve “Adalet içinde geçen hak gaspı olmayan bir Genel Kurul istiyoruz” demelerini büyüteç altına almak için yola koyuluyoruz.
BU TEPKİLERİN ARKA PLANINDA NELER VAR?
Geriye gidiyoruz. 25 Aralık 2021 tarihine…
24 Aralık Noel gününün ertesi günü olan 25 Aralık Avusturya’nın her tarafında in cin top oynar. Geçmiş 25 Aralık tarihleri Avusturya’da farklı değil. Bunu herkes bilir. Hava o gün ayrıca çok soğuk. Ayaz mı ayaz. Avusturya’da adeta yüzyıllardır dinden öte dindar ve dinsizler 24 Aralık Noel gecesinde aileleri ile bir araya gelip sabaha kadar kendi din veya kültürlerine uygun şekilde çam ağaçları eşliğinde hediyeler ile o günü kutluyorlar ve büyük sessizlik içine giriyorlar.
Ertesi gün ise 25 Aralık. O gün Avusturya’da dünya duruyor. Herkes evinde veya aileleri ile buluşuyor.
Bu kültürü direkt kutlamayan çoğunluk Türkiye göçmenleri için 25 Aralık, kendilerini geriye çektikleri, ağır bir şekilde dinlendikleri ve derin düşüncelere daldıkları bir gün.
Avusturya’da 25 Aralık Noel gecesinin ertesi günü tek bir yerde hareketlilik var.
Orası Viyana’da CHP Kurultayı’nın yapıldığı Viyana merkezinin dışında 23.Viyana, Heizwerkstraße 6b, Hayal Event Center adlı mekân. Ve önünde saat birden itibaren bekleyenler. Başka gün Kurultay için yer bulunamaması dikkat çekici. Bir de “Genel Kurul’a davet ettik” diyenlerin CHP amblemi ile gönderdikleri davetiyede 25 Aralık 2021 tarihinin ve yapılacak adresin olmaması dikkat çekiyor.
Birçok kişi şunları ifade ediyor: “Bize kasım 2021´nin ortasında ‘Çok kıymetli yoldaşım’ diye başlayıp elimize geçen mektubu yeni kurulan CHP Viyana Genel Kurul davetiyesi olarak görmeniz hukuka aykırıdır. Bu durum Avusturya Dernekler Yasası’na aykırıdır ve usulsüzdür. Bu yazının hangi tarihte yazıldığı belirsiz, tarihi yoktur. Altında imza yoktur. Viyana’da 25 Aralık 2021 tarihinde şu adreste Genel Kurul olacak diye bilgi yoktur. Böyle yoldaşlık olur mu?”
İBRAHİM AYDIN VE ÇAĞDAŞ ARSLAN
CHP Ankara Merkez’in, “CHP Avusturya’yı al, yol haritası ile kurultaya götür” denilerek atama ile tüm gücü eline verdiği İbrahim Aydın ve onun desteklediği Çağdaş Arslan, CHP ve sosyal demokrat geçmişleri bilinen ve yaşları 35 ile 75 arasında değişen yaklaşık 100 kadını ve erkeği içeri niye almıyor?
Bazıları kapının önünde bekliyor, bazıları çok üşüdükleri için arabaların içine kapanıyor. Kimse oradan ayrılmıyor. Hepsi bu CHP Kurultayı toplantısına sahip çıkıyor. Ama içeri alınmıyorlar.
İçeride bulunan İstanbul Milletvekili ve Divan Başkanı bir ara ayağa kalkıp, “Bu kurultayın bir sahibi var. Bunu herkes bilsin” diye atışmaları durduruyor.
Kurultayı yapanlar tarafından kapıya Avusturya polis arabaları çağrılmış. Polisler şaşkın. Hepsi ailesinin yanında olmak istiyor. 25 Aralık onlar için adeta kutsal ve aileleri ile olması gereken bir gün. Polislerin çoğu arabaların içinde, dışarısı çok soğuk.
Dışardaki CHP’li sosyal demokratlar iki ila üç buçuk saat dışarda beklemelerine rağmen içeri alınmıyor. Bu görüntüler hem de sevgi, şefkat ve saygı duygularının yükseldiği bir günün ertesinde inanılmaz geliyor birçok insana. Sosyal demokrasinin dünyada kalbi sayılan ve neredeyse 100 yıldır sosyal demokratların yönettiği Viyana gibi bir şehirde, hem de dışarıda, CHP’ye atadan dededen gönül vermiş yaşlı-genç bu insanların bekletilmesi, yoldan geçen insanlar ve arabaların dikkatini çekiyor.
Yeni Vatan gazetesi adına, CHP Ankara Merkez’den CHP Yurtdışı Örgütlenmeden Sorumlu Hakverdi Gürbüz başta olmak üzere Viyana ve Avusturya’nın diğer tüm eyaletlerinden CHP Avusturya ile ilgili kişilerle tarafsız bir göz olarak görüştük, bu konuda notlar aldık.
Konuştuğumuz ilgili kişilere yönelttiğimiz sorular yumuşak değildi. Çeşitli günlere dağılmış şekilde toplamda 18 saat 27 dakikalık telefon görüşmelerimizde, muhatap olan her bir kişi ile en az 30 dakika ve en fazla 120 dakika arasında süren konuşmalar yaptık. Polemik yaratacak sert eleştirilere yer vermedik. Var mı? Var. Hem de kabul edilemez ve kamuoyuna açıklamaya muhtaç iddialar var. Bu, bir gözlem-analiz haberidir.
Bu satırların yazarı Avusturya’da kurulduğundan veya tartışıldığından bu yana hiçbir CHP toplantısına katılmamıştır. Diğer Türkiye’den gelen ve Avusturya’da örgütlenmiş partilerle de bir yakınlığı yoktur. Bunun nedenlerini bu gözlem analizin sonunda kaleme aldığım “Değdi mi?” başlıklı analizimizde okuyabilirsiniz.
Bu gözlem-haberin amacı tarihe not düşmektir.
KAZIM BALABAN: “EN ÜZÜLDÜĞÜM NOKTA…”
Dışarda bekleyenlerden biri de Viyana’nın yazar-çizer insanlarından 60’ını geçmiş Kazım Balaban. 25 Aralık günü iki saat dışarıda beklediğini ifade eden Balaban, telefonda konuştuklarımızı biraz yumuşatarak yazılı gönderdiği mesajında, duygularını diplomatik bir dille şöyle ifade etti:
“CHP Kurultayı’nın yapıldığı Noel Bayramı günü hava çok soğuktu. Kapı önüne birikmiş 80- 100 kadar insan içeri girmek istiyorlardı. Ben CHP üyesi değilim. Oy kullanma hakkım yoktu. Ancak bir konuk, bir gözlemci olarak genel kurul salonuna girmek ve Türkiye’de iktidara talip ana muhalefet partisinin Avusturya kanadının projelerini dinlemek isterdim. Türkiye’de CHP kurultaylarında oy kullanan delege sayısı 1200 civarındadır, ama salonda 35- 40 bin kişi genel kurulu izler. 3 saat kadar beklediğimiz ve içinde kadınların da bulunduğu topluluk epeyce ricalardan sonra tuvaletlere gidebildi ve çay alabildiler. En üzüldüğüm nokta ise sosyal demokratların birbirlerine şiddet uygulayabilecekleri varsayımı ile kapıda 3 polis arabasının beklemesi idi.”
“YA BAŞKALARINA…”
Telefonda Ali Yıldırım var. O gün kapıda bekleyenlerden. Yıldırım şunları söyledi:
“Böyle bir günde genel kurul yapılması ayrı bir skandal. Türkiye’de 31 Aralık gecesinin ertesi günü 1 Ocak’ta ister siyasi parti olsun ister dernek, bir genel kurul yapar mı? İsterse yabancı ülkelerden gelen insanların bir derneği veya partisi olsun. Tuhaf kaçar. Türk polisleri kapıda… Olmaz değil mi? Peki Ankara CHP böyle bir günde buna niye müsaade ediyor? Ne kaçırılıyor ve kimden? Siz bizim hakkımızı çalıyorsunuz, halkın hakkını nasıl savunacaksınız? Siz yoldaş dediğiniz insanları böyle alavere dalavere ile içeri almıyorsunuz. Ya başkalarına? ‘Başkalarına daha da mı dürüst olacaksınız?’ diye sormazlar mı? İnsanlara insanca bir ortamın sağlanmaması ayrı bir skandal. İçeridekiler, bizim gibi yıllarca CHP’ye emek vermiş insanlara ne hakla ve hukukla böyle davranıyor? Cumhuriyet Halk Partisi hani halk partisi idi? İçimizde herkes en az iki kere hatta üç kere aşı olanlar var. Bizi niye gözlemci olarak bile içeri almıyorlar veya geçmiş üye veya üyeliğimizi alavere dalavere ederek yok sayıp içeri almıyorlar. Bu nasıl bir iş ve genel kurul? Biz maskelerimiz ile girmeye hazırız. Neden korkuyorlar? Bu seçimden haberimiz yok. Son günde öğrendik. Partimize sahip çıkmak için geldik. CHP Ankara Merkez, Viyana şehrini başka şehirler ile mi karıştırıyor. Bu demokratik bir seçim değil. Seçilmişlere bir bakın. Bela geliyorum diyor.”
“LİYAKAT VE ADALET… LAF OLSUN TORBA DOLSUN MU?…”
Dışarıda bekleyenlerden Ayşe Güneş’in ifadeleri ise şöyle:
“CHP Ankara, acaba İbrahim Aydın ve Çağdaş Arslan’ın açtığı yaraları biliyor mu? Şu soğukta yaşı başı geçmiş bu kadar insanı dışarda üç saat bekletmenin amacı nedir? Hangi dersi verdiler bize? Böyle mi halk partisi olunur? Niye CHP Ankara Merkez’in atadığı Avusturya temsilciniz dışarı çıkıp bizlerle CHP temsilcisi olarak ilgilenmedi? Bizi sebze-meyve halindeki soğuk hava deposunda bekletir gibi bekletti? CHP, Avusturya’da böyle mi temsil edilir? Neyi kimden kaçırıyorsunuz? Tabanın güvenini alabilmişler mi? Peki CHP’nin Avusturya temsilcileri olan İbrahim Aydın ve Çağdaş Arslan’ın üç beş düzgün ve imla hatasız Almanca konuştuğunu duyan oldu mu? Buyrun ikisini ayrı ayrı odalara koyup önlerine CHP’nin Avusturya’da on satırlık derdini anlatan Türkçe bir metin koyalım. İbrahim ve Çağdaş Bey bu Türkçe metinleri kağıt üzerinde doğru ve anlaşılır bir şekilde Almanca kağıda dökebilir ve bir kamera karşısında Almanca anlatabilir mi? Peki CHP Ankara, Almancaya tam vakıf olmayan kişiler ile CHP Avusturya temsilciliğini nasıl yaptırıyor? Yarın mahkemelik bir iş oldu. CHP temsilcileri Avusturya basını önüne çıkmak zorunda kalabilir ve Almanca konuşmaları, artı, inandırıcı olmaları gerekiyor. Bu iki bey, buyursunlar, Almanca tartışma programına çıksınlar ve Avusturya siyasetine Türkiye göçmenlerinin dertlerini anlatsınlar. Bir saatlik bir program, sadece Almanca. CHP kurumsal markasını Avusturya’da kimler temsil ediyor? Liyakat ve adalet diyor CHP Ankara. Doğru diyorlar. Sözde mi, yoksa laf olsun torba dolsun diye mi?”
“DEMOKRATİK VE SAYDAM ORTAMDA, AMA…”
Dışarda bekleyen isminin açıklamasını istemeyen A. Ç. ise tepkisini telefonda şöyle dile getirdi:
“320 ile 370 bin arası Türkiye göçmeninin yaşadığı Avusturya, çifte vatandaşlığı kabul etmiyor. 250 binden fazla Türkiye göçmeni Avusturya vatandaşı olmuş durumda. Avusturya’daki sorunları Ankara’daki iktidarlar ve muhalefet partileri çözemez. Kim gelirse gelsin. Son referandum ve cumhurbaşkanı seçimlerinde Avusturya’da on binlerce insan çifte vatandaşlık listeleri yüzünden vatandaşlıktan atılmaktan son anda kurtuldu. Bu sorunu yaşayan insanların oy kullanmayacağı belli. CHP Ankara o yüzden Viyana’da bulunan adaletsizliğe el koymalı ve demokratik seçime gidilmesi için zaman kaybetmemeli. Avusturya’da son on yılda bu seçimler nedeniyle özellikle Ankara’da iktidar partilerinin Avusturya’da kabul edilmez çirkin hal, hareketleri, ifadeleri en başta Avusturya devleti ve milletine saygısızca tavırları yüzünden tüm Türkiye göçmenlerinin imajı eksiye düşmüş durumda. Yeni yeni düzelmeye veya unutulmaya başlanıyor rezaletler dizisi. Avusturya’da oy kullanacak Türk vatandaşı sayısı ne kadar? 30 bin ile 40 bin arası mı? Bunlar oy kullanacaklar mı bu kadar skandaldan sonra? Peki bu oylar için 6’ncı nesil ile Avusturya’da 400 bine yaklaşan Türkiye göçmeni insanın huzurunun bozulmasını, Avusturya’da sorunlarını çözemeyecek ve çözemeyen ister AK Parti ister MHP ister Saadet Milli Görüş ister HDP isterse CHP olsun, Türkiye’deki partilerin açtıkları yaraları veya araların bozulmasını kimler tedavi edecek? Türkiye’deki demokratik olmayan parti düşmanlıkları ve ayak oyunları ile Bodrum veya Ankara veyahut TBMM´de Milletvekili olmak isteyen hırslı, narsist ve taban ile alakası olmayan hangi partiden olursa olsun bu insanların Avusturya’da açtıkları yaraları kim tedavi edecek? CHP Ankara Merkez Yürütme Kurulu derhal adaletli ve bağımsız güvenilir insanların denetiminde tekrar Avusturya’da seçime gidilmesini sağlamalıdır. Hem şıracı hem de bozacı ile seçime gidilmez. Feodal akrabalık ve ahbaplık, dostluk ilişkileri ile parti yönetimine lütfen son verilsin. CHP bizim partimiz. Gelsin, yeni yapılacak demokratik ve kendisinin çalıp oynamadığı bir seçimde sayın Çağdaş Arslan adlı kişi aday olsun. Bakalım, demokratik yollar ve saydam bir ortamda seçilecek mi? Seçimler tarafsızca yapılsın, zaman verilsin ve duyurulsun. Demokratik ve saydam ortamda gelsin seçilsin başımızın üstünde yeri var. Ama bu durumda yok.”
ELEŞTİRİLEN İKİ İSİM: ÇAĞDAŞ ARSLAN VE İBRAHİM AYDIN
O gün dışarda bekleyen birçok kişi kısa adı SPÖ olan Avusturya Sosyal Demokratları, Avusturya Yeşiller Partisi ve Avusturya sol partilerinde özellikle Türkiye göçmeni işçi ve göçmenlere yönelik taban çalışması yapan insanlar ile ayrıca görüştüm. Hepsinin tepkisi iki kişiye yönelik idi. CHP Avusturya Federasyon Başkanı seçilen Çağdaş Arslan ve CHP Ankara Merkez’in atadığı İbrahim Aydın. Söz hakkı şimdi onlarda.
Genel Kurul sonrası Avusturya CHP Başkanlığı’na seçilen 34 yaşındaki Çağdaş Arslan,Genel Kurul’da CHP’li ve çoğu Avusturya Sosyal Demokrat Partisi’ne yakın kişilerin soğukta saatlerce dışarda bekletilmesi konusunda şunları ifade etti:
“Kanarya Sevenler Derneği’nde bile dışardan gelip öyle katılamazsın. Kanarya Sevenler Derneği’nin bile Genel Kurulu’na ancak tüzüğün kurallarına uyanlar, aidatların zamanında ödenmesi ve üye olunması halinde katılabilir. Dışarda bekleyenler ne üyemiz ne de aidatlarını zamanında ödemişler. Tüzük gereği içeri alınmadılar.”
Arslan, “Soğukta bekletilen CHP ve SPÖ’ye gönül vermiş ‘yoldaşların’ bu durumu, Cumhuriyet Halk Partisi temsilcisi ve insan olarak sizi rahatsız etmedi mi? Davetiyelerde ve birçok konuda hak gaspı ve usülsüzlük iddiaları var. Ne dersiniz?” sorumuza ise şöyle telefonda şöyle cevap verdi:
“Biz burada Genel Kurul’a gidiyoruz. Dediğim gibi Kanarya Sevenler Derneği’nin bile kuralları ve disiplini var. Bizim 100 yıllık CHP parti geçmişimiz ve disiplinimiz var… Bu CHP Avusturya yol haritası, herhangi birinin isteği ile (oluşmuş) değildir. Ankara CHP Yurtdışı Örgütlenme Koordinatörü Hakverdi Gürbüz’ün imzasıyla bize gelen yol haritasını uyguladık. Adım adım. 100 yıllık kurumsal bir partinin hukuk bürosunun çalışması sonucu elde edilmiş bir yol haritasıdır. Bizler örgütler olarak yol haritasına uymakla mükellefiz. Avusturya Dernekler Yasası ve Tüzüğü ile ilişkilerimiz de gayet iyi noktadadır ve ana yol haritamızdaki tüzükle pekişmiştir. Yani özetle Viyana seçimlerinde provokasyon olmaması ve kapıya yanlış bilgilerle donatılmış insanların bilinçli olarak getirilmemesi konusundaki uğraşlarımızın belgelerini sizlere ayrıca yolluyorum. Biz iki yıla yakın CHP Ankara merkezle beraber çalışarak bir yol haritası geliştirdik. Bunu uyguluyoruz. Avusturya bu anlamda CHP’nin yurtdışında örgütlenmesinde örnektir. Avusturya ve Avrupa’da tam manasıyla kurumsal bir yapıya kavuşmamız Ankara CHP Merkez’in bu yol haritası ile oldu. Bakın ne kadar düzenli çalıştığımız konusunda size örnek verebilirim. Bir buçuk ay önce üyelerimize birer mektup gönderdik. Burada üyelerimize CHP Avusturya örgütlenme modelini en ince ayrıntılarına kadar anlattık. Bunun yanında üyelerimizi SMS yoluyla da bu konuda bilgilendirdik. Viyana seçimlerinde de 2 farklı liste olacaktı. 2013 yılından beri yola çıktığımız yoldaşlarımızla birlikte Avusturya CHP Birliği olarak yurtdışında CHP adına en örgütlü kurum biziz.”
Arslan yazılı yolladığı cevaplar arasında, “Ancak” diye başladığı bir cümlesine şöyle devam ediyor:
“Ancak, yaklaşık 100 yıllık bir partinin Avusturya Örgütleri olarak bu disiplinsizliklere asla müsaade etmeyiz. Bizi parti içi kısır tartışmaların içine özellikle çekmeye çalışanların değirmenine asla su taşımayız. Örgütümüzün ilgili kurulları bu çirkinliklere karşı kısa zaman içerisinde gereğini yapacaktır.“
İBRAHİM AYDIN: “EĞER CHP MERKEZ…”
Ağustos 2021’de CHP Merkez’den Avusturya’da gerek yeni örgütlenme gerek ise seçimlerin ehliyetli bir şekilde yapılması için görevlendiren, bir sebze-meyve halinde bir şirketi yöneten eski Avusturya Yozgat Evciler Köyü Hemşerileri Başkanı İbrahim Aydın,“Gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorumuzu, şu açıklamalarla yanıtladı:
“İlla ki üzücü bir durum. İnsanların dışarda kalması talihsizlik. Yalnız ben CHP Merkez’in verdiği görevi layıkıyla yapmaya çalıştım. 15 Mayıs 2019’da yapılması gereken Genel Kurul’u 18 ay gecikme ile 2021’de yaptık. Pandemi nedeniyle devamlı ertelenmişti. Yeni kurulan CHP örgütlerinden tüm üyelerin hepsine seçim tarihini -yani 25 Aralık 2021 tarihini- beş hafta önceden bildirdik ve orada sadece aktif üyeler oy kullanabilir diye yazdık. Bu ne demek? Yıllık aidatlarını belirli bir süre önce ödeyenler ve üye olanlar. Pandemi gerekçesiyle, üye olmayanları ve aidatlarını ödemeyenleri alamadık. Mektupları kime yolladığımız posta faturası ile elimizde. Biz atalarımızdan kalma CHP’liyiz. 45 yıldır Avusturya’da yaşıyorum. 17 yaşında babamın yanına geldim. Ben her şeyi doğru yaptığımıza inanıyorum. Divan oradaydı. Yanlış bir şey var ise seçime müsaade etmezlerdi. Ben yine seçimlerden kaçmıyorum. Ben karar veremem. Eğer CHP merkezi karar verirse, tekrar Genel Kurul’a veya Kongre’ye gideriz. Herkesi yine davet ederiz. Herkes kurallara uygun aidatlarını öder, üye olur ve tekrar seçime gideriz. Buna ben karar veremem. CHP merkezi karar verir.”
YÜKSEL MANSUR KILINÇ: “ÖNEMLİ SORUMLULUKLAR ÜSTLENECEĞİZ…”
Çağdaş Arslan’ın genel kurul sonrası yolladığı basın bildirisinde neler yazıyor? Peki dışarı gelerek dışarda soğukta bekleyenlere “Hak gaspı var” diyen İstanbul CHP Milletvekili Yüksel Mansur Kılınç, içeride Çağdaş Arslan’ın Yeni Vatan Gazetesi’ne yolladığı basın bildirisinde ne dedi?
Genel kurula katılanlara seslenen Yüksel Mansur Kılınç basın bildirisinde şöyle konuşturulmuş:
“Cumhuriyet Halk Partisi’nin sorumluluğu sadece Türkiye’de yaşayanlara karşı değil. Yurtdışındaki Türkiye kökenlilere karşı da önemli sorumluluklar üstleneceğiz. Avrupa’da ve örgütlülüğümüzü daha ileriye taşıyacağımız ülkelerde bir yeni denemenin adımlarını bu kongre ile atmış olduk. Cumhuriyet Halk Partisi Avusturya Sosyal Demokrat Birlikler Federasyonu 1. Olağan Genel Kurulu’nu başarıyla tamamladık. Yurtdışında bir ülkede ilk olarak, kendi içinde birlikleri olan federasyon yapısını, çatı örgütlenmesini gerçekleştirmiş olduk.”
HAK GASPI VE DİVAN BAŞKANLIĞI
Ali Bayraktar’ın 25.12.2021’de CHP Avusturya Genel Kurul konuşması sırasında, Divan Başkanı Yüksel Mansur Kılınç’a bakarak “Bize dışarda bekleyen yüze yakın sosyal demokrat ve CHP’li insanlara hak gaspı yapıldığını Sayın Mansur Kılınç söyledi” demesi ve buna Kılınç’ın “Hayır öyle bir şey demedim” diye tepki vermeden oturması dikkat çekiyor.
2002 yılından bu yana CHP’nin Viyana’da destekçisi ve yönetiminde olmuş CHP Değişim Platformu Başkanı Ali Bayraktar, genel kurula sert eleştirel yaklaşan bir insan olarak Çağdaş Arslan’ın ifadelerine katılmadığını şöyle dil getirdi:
“Viyana’ya gelip Divan Başkanlığı yapan Yüksel Mansur Kılınç, bizzat dışarıda insanları görünce ‘Burada bir hak gaspı var’ dedi. Ben içerde başkan adayı olarak konuştum. Eleştirimi yaptım ve dışarda o soğukta bekleyen yıllarca, CHP Avusturya’nın 2002 yılından bu yana Viyana’da ilk kuruluşunu destekleyen tamamı neredeyse SPÖ Partisi’ne yakın arkadaşlarımız ile dayanışma için yanlarına gittim. Seçime böyle gidilmez. Birçok hukuki sorun ve insani sorunlar var. Partimizin Yurtdışı Örgütlenmeler Sorumlusu Hakverdi Gürbüz olsun İbrahim Aydın’ın kendisi olsun bana defalarca CHP Viyana konusunda tek muhatabımın kendisi, yani İbrahim Aydın olduğunu söyledi. CHP Avusturya’nın yapısında değişikliğe gidileceğini, eyalet örgütlerinin kurulacağını öğrendikten sonra eylül ayının sonlarında Başkanlığa adaylığımı açıkladım. Daha sonra da defalarca İbrahim Aydın ile görüştüm. Kendisine örgütümüz yararına olacak her ne ise destek vereceğimi yazılı ve sözlü olarak ilettim. Sevgili İbrahim Aydın kardeşimizi defalarca uyardık. Eylül ayından beri defalarca görüştüm. Güçlü bir CHP Viyana örgütü için önerilerimi, desteğimi sundum. Hatta birlikte çalışmayı dahi önerdim. Şimdi ona sesleniyorum: Tüm bunlara rağmen yanlış işler yaptın. Sayın İbrahim Aydın kardeşim, bazı şeyleri izah etmekte biz güçlük çekiyoruz. Örneğin bize kasım ortası ulaşan yazıyı yeni kurulan CHP Viyana Genel Kurul davetiyesi olarak görmeniz hukuka aykırıdır. Avusturya Dernekler Yasası’na aykırıdır, usulsüzdür. Bu yazının tarihi yoktur. Altında imza yoktur. Yeni kurulan CHP Viyana Birliği Başkanı İbrahim Aydın beyin bahsettiği Genel Kurul davetiyesi bu yazı olsa gerek. Bir örgütün Genel Kurul, Kongre, davetiyesi bu olabilir mi? Tarih yok, gönderen ismi ve sıfatıyla belli değil, yer belirtilmemiş. Hangi örgütün Genel Kurul çağrısı bu? Bu kadar hukuk dışılık olur mu? Partiyi, CHP’lileri, üyeleri ciddiye almayan bir davranıştır bu. Hangi şahıs ve sıfatla bildirildiği belli değildir.
Bu yazı CHP Sosyal Demokrat Birliği Avusturya tarafından imzasız gönderilmiştir. Ve bu yazı her bir eyalet için kaleme alınmış genel bir bilgidir. Her bir eyaletin genel kurul çağrısı olamaz. Böyle bir çağrı her türlü ciddiyetten uzaktır. CHP Viyana’nın önce Genel Kurul kararını alması gerekmektedir. Bu karardan sonra üç hafta önceden de üyelere bildirilmesi gerekiyor. Sizin ve yanınızdaki yöneticilerin, ilk yapması gereken şey, yeni kurulan CHP Viyana Birliği’ne yeni üye kaydı yapmanızdır. Şimdi soruyorum, CHP Viyana’ya hiç ‘üye’ kaydettiniz mi? CHP Viyana Birliği’nin kaç üyesi var? Neden, biliyor musunuz? Çünkü bu dernek, 2013 yılından beri var olan CHP Sosyal Demokrat Birliği Avusturya üyelerini otomatik olarak üstlenemez. Ama siz, Viyana olarak üyeleri üstleneceğinizi ilan ettiniz. Bu babadan oğula geçen miras değildir. Her iki dernek ayrı ayrı hukuksal birer yapıdır.
Arkadaşlarımızın tek tek onayı olmadan ya da yeni kayıtları olmadan üyeliğin, aynı amaçlar doğrultusunda dahi olsa, başka bir kuruma kaydırılması hukuksuz bir uygulamadır. Viyana ve çevresinde yaşayan CHP Avusturya Birliği üyelerini, yeniden Viyana örgütüne kaydetmek için çalışıyor musunuz? Bu arkadaşların CHP Viyana Birliği’ne üyelik başvuru dilekçeleri var mıdır?”
HAKVERDİ GÜRBÜZ: “EHLİYETLİ İNSANLAR İSTİYORUZ”
Konuyla ilgili Viyana’dan telefon ile arayıp görüştüğümüz, CHP Yurtdışı Örgütlenmeden Sorumlu Hakverdi Gürbüz şunları ifade etti:
“Olayları büyütmenin anlamı yok. İletişimde sorunlar var. Oturup konuşarak çözüm aranmasını istiyoruz. Avusturya’da CHP’yi temsil edecek ehliyetli olan insanları istiyoruz. Örgütler kendi aralarında sorunları çözsünler. Kim hata yaparsa hukuk ve toplum önünde bedelini öder. Bizim için kötü durum yoktur. Hiçbir şey 1920 zamanındaki durumdan daha kötü olamaz.”
Hakverdi Gürbüz Viyana’da tüm CHP’yi genel kurula götürmesi için atama ile eski Yozgat Evcim Derneği Başkanı İbrahim Aydın’a görev vermişti.
2015 OZAN CEYHUN: “KILIÇDAROĞLU’NUN ALLAH BELASINI VERSİN”
Bu arada Viyana’da paylaşılan, son seçimlerde AK Parti İzmir Milletvekili adayı olarak seçilemeyen ve daha sonra Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Viyana Büyükelçisi olarak atanan Ozan Ceyhun’un CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili 2015 yılında bir TV programında, “Kılıçdaroğlu’nun Allah belasını versin. Kılıçdaroğlu Sosyal Demokrat Partisi’ne yakışmaz ama Hitler ve Mussolini’nin partisine yakışır” mealindeki ifadeleri CHP Avusturya Genel Kurul sonrası gündeme bomba gibi düştü.
(…)
Ozan Ceyhun: “Hakkımda yapılan itham ve fotoğraflar da doğru değil”
https://www.yenivatan.at/ozan-ceyhun-hakkimda-yapilan-itham-ve-fotograflarda-dogru-degil/
Yıl 2022- “CHP Avusturya içinde demokratik seçim ve yöntemler kullanılmadı” diyen CHP Değişim Grubu adlı kişiler 7 Ocak 2022 tarihinde şu iki paylaşımda bulundular.
Saat 20: 35’teki fotoğraflı paylaşımlar üstüne şunlar yazıldı: “İşte utancın tablosu. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’na ‘Allah senin belanı versin’ diyen devlet temsilcisi tarafından misafir edilen ve bunu da kabul eden ve milletvekilimizi oraya sürükleyen Çağdaş Arslan. Sen mi CHP’yi Avusturya’da temsil ediyorsun?”
Bu paylaşımları, gündemde olduğu için CHP Avusturya Başkanı Çağdaş Arslan’a yollayarak kendisine şu soruyu yazılı ilettik: “CHP Değişim Grubu’nun, Büyükelçi Ozan Ceyhun ve sizinle ilgili 7 Ocak 2022 tarihinde iki fotoğraf ve farklı sözler ile yaptığı paylaşımları konusunda cevabınız nedir?”
Kendisinin bu sorumuza cevabının kısaltılmış hali aşağıdadır:
Çağdaş Arslan: “Öncelikle baştan söylemeliyim ki, benim de yeni öğrendiğim, Sn. Ceyhun’un 2015’te Sn. Genel Başkanımıza yönelik yandaş bir medya kuruluşundaki ifadeleri çirkindir ve kabul edilemez. Ancak aynı çirkinlikte bir başka durum var ki, Sn. Ceyhun’un bu ifadeleri Büyükelçi sıfatıyla söylediği ve buna rağmen de milletvekilimizle birlikte kendisini özellikle ziyaret ettiğimiz gibi, temelinde tamamen algı yönetimi olan, tamamı kocaman bir yalandan oluşan zavallı bir paylaşım yapılmıştır. Devleti kuran, ilk seçimlerde iktidar sahibi olacak partinin her bir yöneticisi bir devlet görevlisine nasıl davranacağını, nerede ne zaman ne yapacağını gayet iyi bilir. Bunun için ne bir örgüt başkanının ne de bir milletvekilinin, itibarlarını sıfırlamış, birkaç yöneticiyle iki kare fotoğraf verebilmek uğruna her şeyini feda edenlerden, özetle, örgüt disiplinine aykırı hareket edenlerden alacak hiçbir ders yoktur.
Gelelim işin içerik kısmına. Bu ifade 2015 yılında sarf edilmiştir, yani tam 7 yıl evvel. Biz Sn. Ceyhun’u ne zaman ziyaret etmişiz? 27 Aralık 2021’de. ‘Peki neden özellikle bu video bugün servis ediliyor?’ sorusunun cevabını vicdan sahibi herkes gayet iyi biliyor. Asıl siyasi ayak oyunu yapanın kim veya kimler olduğunu bu vesileyle tüm kamuoyu bir kez daha görmüş oldu. Kimse kimseyi sevmek zorunda değil, ancak bir gerçeklik var ki, o da, Sn. Ceyhun’un Avusturya Büyükelçisi, Sn. Kılınç’ın CHP İstanbul Milletvekili ve şahsımın da CHP Avusturya Federasyon Başkanı olduğudur. Yani düşünün, biriniz Avusturya’da devleti diğer ikiniz de devletin en temel organı bugünün Ana Muhalefet Partisini, geleceğin İktidar Partisini temsil edeceksiniz ve görüşmeyeceksiniz. Bu ne devlet terbiyesiyle ne de örgüt disipliniyle bağdaşır. Şimdi soruyorum, yazdıklarınızdan ve iftiralarınızdan ötürü özür dileyecek misiniz, yoksa aynı pişkinlikte partimizi kamuoyunda tartışılır kılmak adına iftiralarınıza hız mı vereceksiniz?”
İTHAM EDİLENLERİN YANITLARI
Pişkinlikle itham edilen kişilerin adları geçmedi, ama ne dediler?
Pişkinlikle itham edilen kişilerden biri olan Ali Bayraktar, Çağdaş Arslan’ın bu konuda doğruyu söylemediğini ifade ederek, kendilerinin CHP adına hiç bir zaman Viyana Büyükelçisi Ozan Ceyhun’dan randevu talep etmediklerini ifade ettikten sonra, “Sadece CHP’nin bir kahvaltısında kendisine onuncu Viyana’dan kendisi ile tanıştığı bir siyasetçinin selamı söyledim. Kaldı ki o kahvaltıya bizler eski Başkonsolos sayın Asip Kaya geliyor diye gittik. Ama Asip bey gelmedi. Yerine tek başına Büyükelçi Ozan Ceyhun gelmişti.”
Pişkinlikle itham edilen diğer kişi olan H.A. ise kendisinin bir haberci olarak sadece “davet edilen diğer Facebook gazetecileri gibi niye davet edilmediğini” sorduğunu ve bu yüzden kendisi ile gazeteci olarak görüşmek istediğini Büyükelçi Ozan Ceyhun’a ifade ettiğini dile getirerek, şunları söyledi:
“CHP´de eskiden aktif üye idim. Ama ben sayın Ceyhun’dan bir haberci olarak CHP kahvaltısına Başkonsolos Asip Kaya beyi beklerken onun yerine geldiğinde gazeteci randevu talep edip kendimi tanıtmak istedim. Bana korumasını gösterdi. Ona isminizi verin, dedi. Korumaya ismimi verdim. Elçilik beni aramadı. Basın toplantılarına davet etmedi. Ben tekrar kibarca arayarak Büyükelçi ile haberci olarak randevu istedim. Geri dönülmedi. Bu randevu taleplerini Büyükelçi Ozan Ceyhun ne hakla Çağdaş Arslan’a bildiriyor? Burada ne dönüyor? Ben orada ‘Ayrımcılık yapmayın, beni de haber yapmak ve takip için lütfen davet edin’ dedim. Benim de kamuoyum var. Büyükelçilikte basına açık olan toplantılara katılmak hakkım. Bana hâlâ randevu verilmedi. Bunu ayrımcı, kırıcı ve üzücü bir tavır olarak algılıyorum.”
YENİ POSTA-VİYANA
KAYNAK: www.yenivatan.at