2023’e girerken bir genel değerlendirme: Fransa’da ırkçılık ve siyasi şiddet

2023’e girerken bir genel değerlendirme: Fransa’da ırkçılık ve siyasi şiddet
Yayınlama: 02.01.2023
109
A+
A-

“Paris’i ve/veya Fransa’yı ziyarete gelirseniz her yedi veya sekiz kişiden birinin ırkçı olduğu aklınızda bulunsun. Kimi yörede bu oran daha da yüksek.”

Yıllardır, aylardır yazıyoruz: Fransa sağa ve bilhassa aşırı sağa kayıyor. Siyasi sistem içindeki ve sistemin dışındaki aşırı sağ, nazilik, faşistlik ve ırkçılık ilerliyor, etkisi artıyor.

Siyasette ve günlük hayatta aşırı sağın seçilenlere fiziki saldırısı gittikçe dramatik boyutlar kazanıyor.

Birkaç ay önce Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a tokat atılması tesadüfi bir eylem değildi. Ferdi/kişisel/bireysel bir eylem de değildi. Bu eylem bir yıldan beri sistem dışı aşırı sağ ve ırkçı takımların şiddeti daha görünebilir, daha fiziki bir biçime sokmak ve “taraftarlarının” sayısını artırmak arzularıyla yakından ilgilidir.

Bu siyasi eylem daha önce aşırı sağcı, ırkçı ve sömürgeci (sömürgeci dönemlerin özlemini duyanlar) sistem içi ve sistem dışı aşırı sağcı parti ve küçücük örgütlere mensup generallerin ve önemli sayıdaki subayın çağrısıyla, 19 Mayıs 2021’de Paris’te polis sendikalarının düzenlediği ve Millet Meclisi önündeki miting ile biten gösteri ve yürüyüşle birlikte değerlendirilmeli.

Polis ve ordu içindekilerin yüzde altmışının günümüzde ırkçı ve aşırı sağcı parti veya partilere oy verdikleri biliniyor.

DURDURULAMAYAN AŞIRI SAĞ

Irkçı parti sayısı, Eric Zemmour’un cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olması üzerine, Ocak 2022’de kurulan yeni ırkçı ve apaçık nazi partiyle ikiye çıktı.

Irkçı partilerin oyları da artıyor: Anımsatmak için şunu eklemeliyim: Aşırı sağcı, ırkçı, “yabancı”, Yahudi ve “Müslüman” düşmanı birinci partinin adayı Marine Le Pen 2017’den sonra 24 Nisan 2022’de cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci turunda ikinci kez iktidarın kapısından döndü. Evet ikinci kez. Ama yanılmamak da şart: Bu kez oyların yüzde 41,46’sını alarak. Fransa’da oy kullanan 13 milyon 297 bin 760 kişi ırkçı bir partiye oy verdi. Evet, aklınızda bulunsun Paris’i ve/veya Fransa’yı ziyarete gelirseniz her yedi veya sekiz kişiden birinin ırkçı olduğu aklınızda bulunsun. Kimi yörede bu oran daha yüksek.

Polis sendikalarının ezici çoğunluğu da aşırı sağcı veya klasik ama sertlik yanlısı sağcı partilere yakın. (Polis sendikaları arasında demokrat ve solcu olanları da var.)

Cumhurbaşkanı’na tokat atılmasından hemen önce LFİ (La France İnsoumise) lideri Jean-Luc Mélenchon Nisan 2022’de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimine kadar siyasi şiddetin daha da artabileceğini, geçmiş yıllardaki cumhurbaşkanı seçimi öncesinde olduğu gibi seçimin ilk turuna birkaç gün kala provokatif şiddet eylemleri düzenlenebileceğini bir tv tartışma programında söyledi. Hemen herkes ona yüklendi, “Bu kadar da abartılmaz” sesleri yükseldi…

Ama hemen ertesi gün ve sonrasında Cumhurbaşkanı’na tokat atılması, bizzat LFİ liderinin, aşırı sağa ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına karşı 140 kasaba ve kentte düzenlenen gösteri ve yürüyüşün başlamasından önce Paris’te “unlanması” (birkaç kilo unun başına fırlatılması), eylemi yapan iki kişinin hemen aşırı sağcı ve ırkçı olduklarını açıklamaları işin ciddiyetini gösteriyordu.

Aynı gün başka bir mekânda bir milletvekilinin de “unlanması” LFİ liderinin o kadar da abartmadığını gözler önüne serdi.

Aylardan beri değişik partilerden milletvekillerinin ama bilhassa Cumhurbaşkanı’nın partisi temsilcilerinin büroları, evleri taşlanıyor, faşist sloganlar, nazi işaretleri ve küfürlerle boyanıyor, otomobilleri, otomobil garajları yakılıyor, değişik biçimlerde ölümle tehdit ediliyor…

Bu tür şiddet olaylarının sürdüğünü, sayısının giderek arttığını eklemek zorundayım…

Birkaç ay önce LFİ’ye “oy verecek” bir seçmene ne yapılacağını yine aşırı sağcı ve ırkçı güya “tartışmacı/mizahçı” bir ırkçının malum web sitesinde yayınlaması da tedirğin edici bir olay olarak anımsanabilir: Gösterilen “seçmen” siyah bir insan maketi ve kurşuna diziliyor, adı geçmeyen bunları sırıtarak, şaka yapılıyormuşcasına aktarıyor, sanki eğlenceymişcesine anlatıyor.

Siyasi şiddet maalesef artarak sürüyor. Günlük hayata giriyor. Tehlikeli boyutlar alıyor. Siyasi ve toplumsal hava bozuluyor.

AŞIRI SAĞIN İÇ REKABETİ

Aşırı sağcı ve ırkçı küçük gruplar bu yollarla etki alanlarını genişletmek umuduyla kendi aralarında rekabete girişiyorlar.

Kimi zaman yıllardan beri ırkçı söylemlerin ve nutukların etkisinde kalmış sıradan bir kişi ırkçı nitelikli cinayetler işleyebiliyor:

23 Aralık 2022’de Paris’te Rue d’Enghien’de Kürtlere yönelik saldırı bu konudaki en ciddi ve en dramatik örneklerden biri. Üç kişinin ölümü ve üç kişinin yaralanmasıyla biten saldırı epey karmaşık özellikler taşıyor. Cinayetleri işleyen William M. polisin ve Fransız adaletinin tanıdığı bir “çatlak”, dengesiz, ruhsal sorunları olan bir hasta. 8 Aralık 2021’de yine tek başına elinde bir kılıçla yaptığı ırkçı saldırı sonrasında tutuklanan ve geçici tutukluluğu 12 Aralık 2022’de sona eren katil, on-onbir günlük zaman içinde, cinayetleri sırasındaki görgü tanıklarının ifadelerine göre “yarı otomatik bir silah”, “iki veya üç dolu şarjör ve elli veya altmış mermi” edinmiş. Fransa Kürt Demokratik Kurulu/Le Conseil Démocratique Kurde en France (CDK-F. Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi adıyla da tanınan) lokalinde ve Avesta adlı lokantada üç kişiyi, Kürt Kadınlar Hareketi temsilcisi Evin Goyi (Emine Kara), ses sanatcısı Mîr Perwer (Mehmet Şirin Aydın) ve Abdurrahman Kızıl’ı öldürdükten, “Prestige Coiffure” de iki kişiyi yaraladıktan sonra, şarjör değiştirirken, çalışanların ve müşterilerin müdahalesiyle etkisiz hale getirilmeseydi katil büyük ihtimalle onlarca insanı vuracaktı. Berber dükkânının sahibi, çalışanları ve müşterileri katili yakalayıp polise teslim ederek hakiki bir kahramanlık örneği verdiler. Büyük ihtimalle legion d’honneur’ü hak ettiler.

Bu meselenin siyasi ve adli birçok boyutlu olduğu ileri sürülüyor. Katil, polis tarafından sorgulanırken ruhsal rahatsızlıklar belirtisi göstermesi üzerine çağrılan uzman doktorun denetiminden ve raporundan sonra Paris Emniyet Müdürlüğü akıl hastaları revirine kapatıldı. Sonra oradan alındı yeniden sorguya çekildi. Hâkim, hapsine karar verdi. İşlediği cinayetler müebbet hapis cezasıyla yargılanmasını gerektirdiği için yasa uyarınca dört yıl “geçici tutuklu” olarak yatırılabilir. Yargılanmasının daha önce yapılması ve olayın açıklanması, katilin hak ettiği cezayı alması bekleniyor. Anlattıkları günlük gazetelerde yayınlandı. Ayrıntılarıyla okunabilir. Yakalandığında polise “Ben ırkçıyım” diyen ve polise ilk sorusu “Kaçını öldürdüm?” olan katilin neden özellikle Kürtlere saldırdığı henüz bilinmiyor.

Ahmet Kaya Kültür Merkezi’nden yaklaşık bir buçuk kilometre uzaklıktaki ana-babasının evinden çıkıp oraya kadar nasıl geldiği de merak ediliyor. Bir görgü tanığı katilin bir otomobille Rue d’Enghien’e kadar getirildiğini, sokağın başında indirildiğini ileri sürdü. (Sanığın anlattıkları bunu doğrulamıyor. Katil yürüyerek geldiğini anlattı.) Cinayetlerin önceden planlandığı, hazırlandığı, ısmarlama, katilin “kiralık katil” olduğu da iddia ediliyor. Açıklanması gereken birçok nokta daha var. Kürtler cinayetler duyulur duyulmaz cinayetlerin işlendiği mahallede, ve Paris yanında birçok kentte daha, düzenledikleri gösterilerle “hesap soracaklarını” duyurdular.

KORKUYU YAYMAYA ÇALIŞIYORLAR

Dernek yöneticileri 24 Aralıkta önce Paris Emniyet Müdürü Laurent Nunez tarafından kabul edildi. Emniyet Müdürü, “Cinayetlerin nedenini bulmak için elimizden geleni yapacağız” dedi. Daha sonra CDK-F temsilcilerini “Fransa hükümeti adına” bakanlığında kabul eden Adalet Bakanı Eric Dupond-Moretti de ilgisini esirgemeyeceğini açıkladı ve “Bütün Fransa yas tutuyor” dedi.

Cinayetler duyulur duyulmaz Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da, Başbakan Elisabeth Borne da twitter hesaplarından başsağlığı dileklerini ilettiler. İçişleri Bakanı Gerald Darmanin ise Cumhurbaşkanı’nın isteği/emri üzerine, cinayetlerden hemen sonra kuzeydeki bir kentteki ziyaretini kesip Rue d’Enghien’e geldi, gazetecilere açıklama yaptı.

Bu cinayetler mutlaka açıklanacak. Katilin polis tarafından izlenen küçük ve bilinen ırkçı gizli/yasadışı örgütlerin üyesi olmadığı, saldırıları bireysel olarak yaptığı anlaşılıyor. Ama bu işler belli olmaz. Polis araştırıyor.

Bu tür cinayetler aynı zamanda korkuyu yaymaya da yönelik. Evet korku yayılıyor.

Aşırı sağın ve ırkçıların amacı, korkutmak, korkan veya zaten korkak seçmenlere “Aman usandım, ırkçı ve iç güvenliğimizi sağlamak üzere sertlik yanlısı parti veya partiler iktidara gelse de bu işlere bir çeki düzen verse” dedirtmek ve oylarını toplamak.

Aşırı sağın ve ırkçıların öteden beri Cumhuriyet’le bir derdi olduğunu, bunun kökeninin krallık rejimine, Cumhuriyet’in ilanına kadar indiğini ve süregeldiğini de vurgulamak lazım.

Cumhurbaşkanı’na tokat atan gencin eylemini yaparken kralcı bir slogan atması ve ortaçağ savaş oyunları meraklısı olduğunun anlaşılması burada anımsatılabilir. Kendini sağcı anarşist olarak tanıtmasını da ekleyeyim.

Fransa siyaset dünyasında şiddetin eksik olmadığını da, zaman zaman dramatik biçimlerde ortaya çıktığını da belirtmeliyim: Burada örnek olarak Üçüncü Cumhuriyet döneminde iki cumhurbaşkanının katledildiğini de anımsayabiliriz: 1894’te Sadi Carnot, 1932’de Paul Doumer.

Georges Clemenceau’nun 19 Şubat 1919’da bir kez, general Charles de Gaulle’ün cumhurbaşkanı olduktan sonra dört kez suikastten şans eseri kurtulduklarını da…

NOT: Bu konuları biraz daha ayrıntılı bir biçimde “ekitap-ayorum.com” sitesinde yeni yıl hediyesi olarak sunduğumuz “FRANSA’DA SİYASET 2022” başlıklı ekitabımda irdeliyorum. Aklınızda bulunsun. Yeni yıl vesilesiyle şu iki ekitabımı da hediye ediyoruz: “BÖYLE geçti BİR YIL daha” ve “Rusya-Ukrayna 24 Şubat 2022, 4.35”. Yeni yılınızı en içten ve barışçıl dileklerimle kutluyorum.

Prof. Dr. M. ŞEHMUS GÜZEL – PARİS

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.