Zürih-Yazılıkaya otobanı: 3 bin 200 yıllık bir arkeolojik sır çözülüyor

Zürih-Yazılıkaya otobanı: 3 bin 200 yıllık bir arkeolojik sır çözülüyor
Yayınlama: 21.06.2021
82
A+
A-

Arkeologlar yaklaşık iki yüz yıldır, Hitit Kaya Tapınağı Yazılıkaya için makul bir açıklama arıyorlar. Taş ustaları 3 bin 200 yıl önce, tapınak alanındaki kireçtaşı kayalarına tanrıların, hayvanların ve mitolojik varlıkların 90dan fazla rölyefini ustalıkla oydular. Uluslararası bir araştırma ekibi şimdi ilk kez tüm figürler için kapsamlı ve tutarlı bir yorum sunuyor. Buna göre, tapınağın iki odasındaki rölyefler evreni sembolize ediyor: Yeraltı dünyası, yeryüzü ve gökyüzü, ayrıca mevsimlerin tekrarlayan döngüleri, ayın evreleri, gece ve gündüz…

Zürih merkezli Luvi Araştırmaları Kurumu (“Luwianstudies”) ve yöneticisi Dr. Eberhard Zangger, Anadolu uygarlıkları ve Hititlerle ilgili araştırmalarında yeni bulgularını kamuoyuyla paylaşmayı sürdürüyor:

Dr. Eberhard Zangger

“Hitit Kaya Tapınağı Yazılıkaya UNESCO kültür mirası alanı ve aynı zamanda arkeolojinin en büyük bulmacalarından biri. Tapınak, Hitit başkentlerinden Hattuşa’nın 2 kilometre kuzeydoğusunda yer alıyor. MÖ 13. yüzyılda, çoğu tanrı olmak üzere, doksandan fazla figür, Yazılıkaya’nın iki doğal kaya odasındaki duvarlara oyulmuş ve odaların önüne bir tapınak yapıldığı gözleniyor. Bilim adamları tapınağın Hitit krallığı döneminde (y. MÖ 1650-1190) önemli bir ibadet yeri olarak hizmet verdiğini kabul ediyor.

KAYA TAPINAĞINA AÇIKLAMA

Yazılıkaya’daki Hitit tanrılarının rölyefleri katı bir hiyerarşik düzene bağlıdır ve büyük kral IV. Tudhaliya’nın bir tasviri ile karşı karşıyadırlar. Bununla birlikte, tanrı alayının ne anlama geldiği, tapınak neredeyse iki yüz yıl önce akademisyenlerce ilk kez görüldüğünden beri bir muamma olmuştur. 1994-2005 yılları arasında Hattuşa’daki kazılara başkanlık eden prehistoryen Jürgen Seeher, 2011’de Yazılıkaya hakkındaki son monografisinde şunları yazmıştı: “Kaya tapınağının gerçekte hangi işlevi yerine getirdiği bugün hâlâ açık değil.”

Şimdi ilk kez, İsviçreli, ABD’li ve Türk tarihçi ve gökbilimcilerden oluşan bir ekip, tapınaktaki tüm figürleri kucaklayan ve figürlerin her birine makul bir işlev atayan bir açıklama sunuyor. Bilimsel makale, hakemli Journal of Skyscape Archaeology dergisinde yayınlandı ve ücretsiz olarak temin edilebilir.

Bilim insanlarına göre, kutsal alan Hititlerin hayal ettiği şekliyle kozmik düzenin sembolik bir temsili olabilir. Sanatsal kabartmalar bir yandan kozmosun durağan kademelerini -yeraltı dünyası, yeryüzü, gökyüzü ve yukarıdaki ulu tanrılar- diğer yandan yenilenme ve yeniden doğuşun döngüsel süreçlerini temsil etmektedir: Gündüz ve gece, ayın evreleri ve mevsimler. Doksandan fazla figürün her biri bu sisteme bağlıdır.

YALIN YORUM

Bakıldığında, apaçık bir yalınlıkta olan bu yorum, birkaç yıllık yoğun araştırmanın sonucunda ortaya çıktı. Bu araştırma sırasında, Zürih Luwian Studies Vakfı Başkanı jeoarkeolog Eberhard Zangger ve Basel Üniversitesi Arkeoloji Enstitüsü’nden arkeolog ve astronom Rita Gautschy, Yazılıkaya’daki birçok figürün ayın evrelerine ve güneş yılındaki zamana işaret ettiğini fark ettiler. Araştırmacılar bu yorumu iki yıl önce bir bilimsel makalede yayınladılar. Sonraki araştırma, bir bütün olarak tapınağın sembolik anlamı üzerinde yoğunlaştı; Zangger ve Gautschy’ye ek olarak, Los Angeles’ta Griffith Gözlemevi’nin yöneticisi E. C. Krupp ve Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden eski çağ tarihçisi Serkan Demirel de çalışmaya katıldı.

Yeni yorum bilim adamlarının daha önce tanıdığı birçok bileşeni bir araya getirmektedir. Tapınağın bir ay-gün takvimi işlevi görmesi; diğer simgelerin yanı sıra, kılıç tanrısı Nergal’in rölyefini içeren B Odası’nın yeraltı dünyasını simgelemesi bunlar arasındadır.

Ancak, Hitit panteonunun  en ulu tanrılarını kuzey gökyüzünün dolaykutupsal yıldızları ile ilişkilendirme fikri tümüyle yenidir. Tüm yıl boyunca görülebilen, göksel eksen yakınındaki bu takımyıldızlar birçok erken kültürün kozmolojisinde ve dininde özel bir rol oynamıştı.

Yazılıkaya’da başka şeylerin yanı sıra, ulu tanrıların tanrı alayındaki konumları –kuzeyde ve diğer tüm tanrıların üzerinde– böyle bir yorumu akla getirmektedir.

HESAPLAMA VE SAHNELEME

Araştırmacılar şöyle yazıyor:

“Bu nedenle, kozmolojik bütünlüğü içinde tapınağın, kozmik düzeni tam olarak ifade etmek üzere astronomik bilgilerin sergilendiği bir yer olması daha muhtemel görünmektedir. Kutsal alanın her iki büyük odası, her şeyden önce, belirli izleyicilerin tanık olduğu önemli törensel faaliyetler için bir sahne olarak kullanılan ritüel mekânlarıydı. Tanrılar, büyük ölçekte özenle resmedilmişti. Burada söz konusu olan sadece hesaplama değil, sahnelemedir.”

GÜNCEL YAYINLAR

Dr. Eberhard Zangger ve çalışma arkadaşlarının bulgularıyla ilgili gelişmelere dijital ortamda aşağıdaki adreslerden ulaşmak mümkün.

Bilimsel makale (açık erişim):

https://luwianstudies.academia.edu/EZangger

https://journal.equinoxpub.com/JSA/article/view/17829

Konuyla ilgili video (04:31):

Ek bilgiler:

Homepage

İletişim

Ebru Bayram

Luwian Studies

P.O. Box 1054

8024 Zurich

Switzerland

Tel. +41 44 250 74 90

[email protected]

YENİ POSTA – ZÜRİH/FRANKFURT

GÖRSEL VE KAYNAK: www.luwianstudies.org

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.