Yeşiller’le yürümekte kararlı gibi: Peki SPD’nin üçüncü ortağı kim olacak?
Almanya’da federal seçimlere sadece dört gün kaldı. Her an her şey olabilir. Her olasılık konuşuluyor. CDU-FDP-AfD gibi sağ blok da mümkün, sol koalisyon da, onlar tutmazsa liberalleri de kapsayan “trafik lambası” hükümeti de var gündemde… “Ne olacak?” sorusuna, 26 Eylül gecesi bile bir yanıt verilemeyebilir.
Hıristiyan Demokrat Birlik ve Hıristiyan Sosyal Birlik (CDU/CSU) partileri ile Birlik’90/Yeşiller birlikteliği mi ya da sol hükümet mi, büyük koalisyon mu tartışmaları sürerken, ibre bir süredir sosyal demokratlar liderliğinde bir sol koalisyon hükümetini gösteriyor…
Aynı anketler bir şeyi daha gösteriyor: Artık eskisi gibi iki partili koalisyona oyların yetmeyeceğini, yeni hükümetin en az üç partili koalisyondan oluşması gerektiğini… İşte bu üzerinde en çok durulan üç seçeneğin yanında diğer formülleri de atlamayalım.
Çünkü çok uzak bir olasılık ve matematiksel olarak imkânsız gibi görünse de, muhafazakâr Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU), sağ popülist Almanya için Alternatif (Afd) ve liberal Hür Demokrat Parti (FDP) birlikteliği de mümkün. Matematiksel olarak mümkün görünen her koalisyonun içerik açısından da uyumlu olacağı söylenemez belki, fakat matematiksel olarak mümkün olmayan ittifakın da ortak noktalarda güç birliğine gitmelerine engel oluşturamayacağı pekala dillendirilebilir.
Her şeyin bir anda değişmesi hâlâ mümkün.
Anketlere göre tüm rakiplerini şimdilik geride bırakan SPD’nin başbakan adayı Olaf Scholz “Yeşillerle birlikte bir hükümet kurmak istediğimi elbette gizlemek istemiyorum” dediği düşünülürse, SPD-Sol Parti-Yeşiller modeli tutmazsa, SPD-FDP-Yeşiller seçeneği de imkânsız değil.
HİÇ ŞANSI YOK, AMA YİNE DE ÜRKÜTÜYOR
Önce daha tatsız alternatiften başlayalım: CDU-FDP-AfD
Son dönemde CDU’nun aşırı sağcı AfD ve liberal FDP ile flörtleştiğine tanık oluyoruz. Önce 5 Şubat 2020 tarihindeki Thüringen eyalet seçimlerine bakalım. Sol Parti’nin başbakan adayı Bodo Ramelow’un önünü kesmek için işte bu üç parti o dönemde el ele verdi ve daha sonra istifa edecek olan FDP’li politikacı Thomas Kemmerich’in Thüringen başbakanı seçilmesini sağladı. O dönemdeki hararetli tartışmalar esnasında Sol Parti Genel Başkanı Bernd Riexinger açtı ağzını yumdu gözünü ve şu ifadeleri kullandı: “CDU ve FDP aşırı sağcı AfD’nin yardakçılarıdır.”
CDU’NUN TEHLİKELİ OYUNU
SPD Genel Sekreteri Lars Klingbeil da Thüringen seçimlerini “Almanya’nın II. Dünya Savaşı sonrası tarihindeki en dip nokta” olarak nitelendirdi. Klingbeil, “Bu sadece Thüringen için değil, tüm Almanya için geçerlidir. CDU tehlikeli oyunu tereddüt etmeden oynuyor” dedi.
ARAŞTIRMA KOMİSYONU OYLAMASINDA DA BİRLEŞTİLER
Henüz tüm bunlar belleklerimizdeki yerini korurken bu kez de geçen haziran ayında Thüringen eyalet meclisindeki Siyasal Şiddet Araştırma Komisyonu Başkanlığı seçimlerinde CDU, FDP ve aşırı sağcı AfD el ele verdiler, oylamada birlikte hareket ettiler. Oysa CDU’nun SPD, Yeşiller ve Sol Parti ile uyumlu çalışma konusunda anlaşması vardı.
CDU’nun önerisiyle kurulan söz konusu Meclis Araştırma Komisyonu’nun eyaletteki siyasi güdümlü şiddet suçlarının kapsamını, yapılarını, sosyopolitik durumunu ve tedbirleri araştırması hedefleniyor. Anayasayı Koruma Dairesi Başkanı Stephan Kramer’in eyaletteki aşırı sağ harekete ait binaların kundaklanmasına ve yaralanmalarına ve buna bağlı olarak artan sol şiddete ve sol terörizme yönelik değerlendirmesinde haklı olup olmadığı da araştırılıyor.
BU ÜÇLÜ NRW’DE ÇİFTE VATANDAŞLIĞIN ÖNÜNÜ TIKADI
Projektörleri bu kez bir başka eyalete Almanya’nın en büyük ve Türkiye kökenlilerin nüfusunun en yüksek olduğu Kuzey Ren-Vestfalya (NDW) eyaletine çeviriyoruz.
Eylül ayı başında eyalet meclisine taşınan çifte vatandaşlığın kolaylaştırılmasına ilişkin yasa teklifi sağ partilerin oylarıyla reddedildi. Kimdi bu sağ partiler? CDU, FDP ve AfD.
Söz konusu üçlü bu eyalette işbirliğine gitmekten geri durmamışlardı.
CDU AÇIKLAMA YAPMAYA MECBUR KALDI: “BİZE TERS”
CDU kendi web sitesinden ise federal seçimlerde kimlerle asla koalisyona gitmeyeceği konusunda bir açıklama yaptı. Biri Sol Parti, diğeri de AfD idi bu partilerin. Sahada el ele dolaşıp, flörtleşmelerine rağmen CDU, AfD hakkında şu açıklamayı yaptı: “Kesin olan bir şey var: Sol Parti veya AfD ile işbirliği sadece kimliğimize saldırı ve Hıristiyan Demokrat değerlerimize ihanet olmaz. Aynı zamanda en önemli varlığımıza da zarar verir: Güvenilirliğimiz ve itibarımız. Her iki taraf da temelde CDU’nun değer ve ilkeleriyle uyumsuz. Bu nedenle Sol Parti ve AfD ile çalışmayı düşünmüyoruz.”
Başta da belirttiğimiz gibi matematiksel imkânsız ve çok uzak bir ihtimal de olsa, CDU, FDP ve AfD’den oluşan bu üçlüyü yakın takibe almak gerekir. Olası bir sol koalisyon hükümetinin kurulması ile birlikte parçalanma sürecine girmesi beklenen CDU’dan AfD’ye nasıl bir kan pompalanır, ona da bakmak gerekir tabii.
ANKETLERİN İŞARET ETTİĞİ 6 SEÇENEK
Federal Meclis’in 598 sandalyeye sahip olması bekleniyor. Ancak bu rakam seçim yasasının bazı özellikleri nedeniyle iki katına kadar şişebilir. Burada önemli olan şu: 1961’den beri hiçbir parti federal mecliste mutlak çoğunluğu elde edemedi.
Peki federal seçimden sonra hangi koalisyon gelecek? www.bundestagswahl-2021.de adlı seçim bilgilendirme sitesine göre mevcut anketlerin mümkün olabileceğini öne sürdüğü altı koalisyon seçeneği var:
- CDU/CSU- SPD- Yeşillerden oluşan siyah-kırmızı-yeşil koalisyon (Kenya koalisyonu).
- CDU/CSU-SPD-FDP’den oluşan siyah-kırmızı-sarı koalisyon (Almanya koalisyonu).
- Yeşiller-SPD-FDP arasındaki trafik lambası koalisyonu.
- CDU/CSU- FDP-Yeşiller arasındaki Jamaika koalisyonu.
- SPD-Sol Parti- Yeşiller’in (“R2G” olarak da bilinir) kırmızı-kırmızı-yeşil koalisyonu.
- CDU/CSU-SPD arasındaki büyük koalisyon.
SOL PARTİ OLMAZSA LİBERALLER OLUR MU?
Şu an için en güçlü olasılık, eğer gerekli oy sayısına ulaşabilirlenrse, SPD-Sol Parti-Yeşiller koalisyonu. Ancak Almanya’da bugüne dek sol koalisyon iktidarı hiç olmadı. Yukarıda adığını andığımız site, Sahra Wagenknecht’in Sol Parti liderliğinden çekildikten sonra, kırmızı-kırmızı-yeşil ittifakının mümkün olup olmayacağına dair yeni spekülasyonlar ortaya çıktığına işaret ederek Wagenknecht’in geçmişte sık sık SPD ve Yeşillerle ittifak kurulmasını engelleyen “aşırı” duruşu dolayısıyla suçlandığına yer verdi.
Mevcut tahminlere göre, 598 sandalyeden 312’si ile kırmızı-kırmızı-yeşil bir koalisyon mümkün. Ancak taraflar arasındaki önemli farklılıkların üstesinden gelinip gelinemeyeceğini zaman gösterecek.
Buna karşılık sol koalisyon hükümeti kurulamaması duurmunda SPD’nin başbakan adayı Olaf Scholz’un direksiyonu trafik lambası koalisyonuna (SPD-FDP-Yeşiller) çevirmesi de mümkün.
Anketlere göre bu, koalisyonun meclisteki 598 sandalyeden 341’ine sahip olması anlamına geliyor. Almanya’da “trafik lambası” koalisyonu ise hiç kurulmadı.
FDP lideri Christian Lindner şimdiye kadar olası bir trafik lambası koalisyonuna ise temkinli yaklaşıyor. Ancak Yeşiller’in yüzde 13’le yani sadece birkaç puan farkla hemen gerisinde duran FDP’nin bir sonraki federal hükümetin oluşumunda önemli bir rol oynaması da bekleniyor.
Sözün kısası Olaf Scholz şimdiden Almanya başbakanı ilan edilebilir belki, ama liberallerin lideri Christian Lindner’in yol arkadaşı olması da hiç uzak bir ihtimal olarak durmuyor.
26 Eylül, çözümün belirginleşeceği değil, bir bilinmezliğin yeniden düğümleneceği tarih de olabilir tabii…
IŞIN ERTÜRK – STUTTGART
GÖRSEL: A.A.; christian-lindner.de; Clker-Free-Vector-Images/Pixabay