“Türkiye seçimleri” uyarısı: “Avrupa’da yaşayan Türkleri olumsuz etkileyecek”
Yayıncı Birol Kılıç Türkiye’de yapılacak genel seçimlerin Avrupa’da yaşayan Türkleri olumsuz yönde etkileyeceğine ileri sürdü. Kılıç, Yeni Vatan gazetesindeki yazısında, oy kullanma hakları bulunan yurtdışındaki Türklerin seçim hakkına karşı çıkmaları ve Türkiye seçimlerine aday gösterilmemeleri gerektiğine işaret etti.
Viyana’da 22 yıldır kesintisiz yayınlanan Yeni Vatan gazetesinin yayıncısı Birol Kılıç, “Türkiye’de yapılacak seçimlerin Avrupa’da yaşayan Türklere etkileri niye olumsuz olacaktır?” başlıklı analizinde, Avrupa’daki Türk seçmenin oy hakkına karşı çıkmaları ve aday gösterilmemeleri gerektiğini ileri sürdü. “Türkiye’de 2023 yılına kadar yapılacak olan baskın veya normal seçimin Avrupa’da yaşayan Türkiye göçmenlerini yarardan çok zararları olacaktır!” görüşünü savunan gazeteci Birol Kılıç, yazısında konuya ilişkin izlenimlerini ve gerekçelerini de tek tek sıraladı. TBMM’ye yurtdışından kontenjandan milletvekili seçilmesinin “artı değer değil, eksi” getirdiğini söyleyen ve Avrupa’daki Türkiye kökenlilerin yaşadıkları ülkelerde hak mücadelesi vermesi gerektiğini bildiren Birol Kılıç’ın analizinden öne çıkanlar şöyle:
“Neden Türkiye seçimlerine, yurtdışında oy kullanma hakkı diye kazanılmış bir hak olarak reklamı yapılan bu seçime karşı çıkmalıyız? Oy kullanma hakkı, bir kazanım gibi görünse de özünde Türkiye göçmenlerinin hepsine, yaşadığı ülkelerin derin devleti, partileri, STK’ları ve medyası ve yerli halkı tarafından ‘zamanla haksızlık, ayrımcılık ve kültürel ırkçılık’ şeklinde dönecektir.
Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşları, eğer hayatlarının merkezi yaşadıkları ülke ve şehir ise, mümkünse Türkiye seçimlerine aday gösterilmesinler!
“BÖLÜNMÜŞLÜK DAHA DA BÜYÜYECEK”
Türkiye’nin dışında seçimlerde konsolosluklarda oy kullanılarak başta Avusturya, Almanya, Hollanda, Belçika ve diğer AB ülkelerine açılmasını hem Türkiye’nin ulusal çıkarlarına hem de yaşadıkları başta Viyana, Berlin, Frankfurt, Köln, Amsterdam gibi şehirlerde insanlarımızın yaşamlarını zora sokacağına düşünüyorum. Burada zaten var olan bölünmüşlük daha da büyüyecek, bu kararın yangının üzerine benzin dökmekle eşdeğer olduğuna inanıyorum, bunun böyle olduğunu son Türkiye’de vuku bulan ve Avrupa’ya da ihraç edilen referandum ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşayarak gördük.
Evet, ‘Eğer dostsanız yararınız yoksa bari zararınız olmasın’ diyerek bu konuda birkaç tezimi yazmak isterim:
TORPİL VURGUSU
– Aday gösterilecek adayların ya parti başkanı ya da bir siyasinin torpili ile yurtdışında toplumu tam tanımadan, bölgesinde başarılı olmadan torpille üst sıralara gelmesi muhtemel. Böyle bir kişinin, Ankara‘da yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarına yararı değil, zararı olacaktır. Kendi ve dar çevresinin ‘ne oldum delisi modunda’ iş takipçisi olarak ‘nitelikli dolandırıcılık’ pisliğine bulaşma ihtimali muhtemeldir! Çoğunun zaten yurtdışında bir baltaya sahip olamadıkları için üç beş şiir ve Ankara’da yetkili siyasilerle yakınlık kurarak, onlara yakın durarak, kısaca göz boyayarak kendini ‘saçlarımı yıllarca yurtdışında gurbetçilere süpürge ettim’ diyerek aldatma ihtimali yüksektir.
“YAŞADIKLARI ÜLKELERİN VATANDAŞLIKLARINI ALSINLAR”
– Yurtdışında yaşayan akıllı Türk vatandaşları, o ülkenin vatandaşlığına geçer ve en başta ‘kendi çöplüğünde’ hizmet ederek hem Türkiye’nin gerçek büyükelçisi olarak kendini ispatlar. En başta o ülkenin çoğunluk toplumuna bilgisi, eğitimi ve icraları ile kendini kabul ettirir. O ülkede istiyorsa siyasete girer ve Türkiye göçmenlerinin sorunlarını en başta yaşadığı ülkeye medenice anlatır ve onların sesi olur. Bunun için ilk başta kişinin kendisi örnek, ahlaklı bir insan olması gerekir. Bu kolay değildir.
“AVRUPA’DA TÜRKİYE KÖKENLİLERİN HAKLARINI GÖZETSİNLER”
Bu kişiler, Türkiye’de hiçbir partinin yaşadığı yabancı ülkedeki temsilcisi olmak için çabalamaz, kendini olduğundan fazla çiğ fotoğraflarla sosyal medyada göstermeye kalkmaz. Türkiye partilerinin hepsine eşit mesafede durur ve tüm Türkiye göçmenlerinin özel çıkarlarını ve yaşadığı ülkenin çıkarlarını eşit tutarak uyarılarda bulunur ve kırıcı olmadan yapıcı eleştiriler getirir. Taraftarları ayırmadan toparlayarak orta yolda buluşturmaya çalışır. Bunun için çok okumak ve çok tecrübe sahibi ve erdemli bir insan olmak gerekir. Erdem (Tugend) nedir dendiğinde sözlüğe bakmayacak temsilcilere ihtiyaç vardır.
“YURTDIŞI KONTENJANI BEŞİNCİ KOLON
– Yurtdışı milletvekili kontenjanları yıllardır konuşuluyor. Bu kontenjanlar yurtdışında ister Türk vatandaşı ister o ülkenin vatandaşlığına geçmiş olsun tüm insanları zor durumda bırakacak ve 5. kolon gibi görülmesine neden olacaktır. Görünen köy kılavuz istemez.
– Yurtdışında yaşayan Türkiye göçmenleri, başta Avusturya, Almanya, Hollanda ve Fransa‘da olmak üzere son yıllardaki tüm partilerin yanlış siyasetleri nedeniyle çok zor durumdalar. En başta kuvvetler ayrılığının, fikir ve basın özgürlüğünün tam işlediği güçlü refah seviyesi yüksek, bir hukuk devleti olmasını istediğimiz Türkiye Cumhuriyeti ve milletine artı değerlerimizle destekleyelim. TBMM’ye yurt dışından kontenjandan milletvekili seçilme işi artı değer değildir. Eksidir. Tüm enerjimizi ticarette, siyasette, sanat, sosyal ve bilim alanında yaşadığımız ülkelerin içinde erdemli insanlar olarak olumlu anlamda esenlik, barış ve üretim için kullanalım. Hep tüketmeyelim. Üretelim. Üretmek kolay değildir. Tüketenlerin yolu kontenjanlardan, üretenlerin yolu kendi çöplüğü en başta temizleyip güzel bir alana çevirmekten geçer. Bari insanlarımıza, ‘Mevla (dost) oluyorum’ diye ‘bela’ olmayalım. Hem Türkiye hem de Türk toplumuna yapabileceğimiz en büyük iyilik budur.
Aklın yolu birdir.”
YENİ POSTA – VİYANA
FOTO:
KAYNAK: www.yenivatan.at