Trump, Ukrayna üzerindeki “Batı Anlatılarını” yerle bir etti: Şimdi ne olacak?

Almanya’da yayımlanan eleştirel haber-analiz portalı NachDenkSeiten’de yer alan Tobias Riegel’in kaleme aldığı makale, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna savaşı hakkındaki son açıklamalarının Batı’da yıllardır politikacılar ve gazeteciler tarafından savunulan pek çok anlatıyı temelden sarsacak nitelikte olduğunu ortaya koyuyor. Riegel’e göre, “bir propaganda kulesi sallantıda”.
ABD Başkanı Donald Trump, Truth Social platformunda yayımladığı bir paylaşımda Ukrayna savaşına dair çarpıcı ifadeler kullandı. Özellikle Trump’ın, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’i “seçimlerle meşruiyet kazanmamış bir diktatör” olarak nitelendirmesi, savaşı uzatma yanlısı kesimlerde büyük bir tepkiye yol açtı. Makalede, Trump’ın paylaşımının tam metninin makine çevirisiyle aşağıda yer aldığı belirtilirken, yazar Albrecht Müller’in aynı gün erken saatlerde Avrupa’daki bazı tepkileri ele aldığına da atıfta bulunuluyor.
Riegel, Trump’ın Ukrayna konusundaki her cümlesinin ve iddiasının doğru olmadığını kabul ediyor ancak “öteki tarafın” çok daha aşırı bir şekilde yanlış bilgiler sunduğunu vurguluyor. Yazar, “2014’ten bu yana Ukrayna meselesinde Batı kamuoyunun, Almanya’daki neredeyse tüm politikacılar ve köklü gazeteciler tarafından bu denli uzun süre, bu kadar tutarlı ve temelden yanlış bilgilendirildiği başka bir çatışma hatırlamıyorum” diyor. Bu nedenle, Trump’ın söylemlerinin, her ne kadar bazı ifadeleri içerik ya da üslup açısından dikkatle ele alınması gerekse de, bu tekdüze anlatıya karşı bir “denge unsuru” oluşturması büyük ölçüde memnuniyetle karşılanmalı. Örneğin, Trump’ın AB’nin Ukrayna için harcadığı paraların “garantili” olduğu ya da savaşın kârını kimin elde ettiği konusundaki açıklamaları bu bağlamda sorgulanabilir.
“ASLA BAŞLAMAMIŞ OLMASI GEREKEN BİR SAVAŞ”
Riegel, Donald Trump’ın politikalarını genel anlamda nihai olarak değerlendirmekten kaçınıyor; Trump’ın öngörülemez, yer yer ürkütücü ve tehlikeli, ancak bazen de ilginç bulunan yaklaşımlarına dikkat çekiyor. Ancak Ukrayna konusunda, yeni ABD Başkanı ile birlikte nihayet gerçekçi bir dinamiğin harekete geçtiğini ve bunun bir ateşkese, dolayısıyla anlamsız ölümlerin sona ermesine yol açabileceğini belirtiyor. “Bu, açıkça desteklenmesi gereken bir gelişme!” diye yazan Riegel, bu barış perspektifini sabote etmeye çalışanların, ideoloji, tarih çarpıtması ve yanıltma çabalarıyla sürdürülen ahlaksız bir savaş uzatma politikasını devam ettirdiğini ifade ediyor.
Trump’ın Truth Social paylaşımının makine çevirisi ise şu şekilde:
“Şunu hayal edin: Mütevazı bir başarıya sahip komedyen Volodimir Zelenskiy, ABD’yi kazanılması mümkün olmayan, asla başlamaması gereken ama onsuz ve ‘TRUMP’ olmadan asla bitiremeyeceği bir savaş için 350 milyar dolar harcamaya ikna etti. ABD, Avrupa’dan 200 milyar dolar daha fazla para harcadı; Avrupa’nın parası garantiliyken, ABD hiçbir şey geri alamıyor. Avrupa için bu savaş bizden çok daha önemliyken –arada büyük, güzel bir okyanus varken– Uyuşuk Joe Biden neden bir denge talep etmedi? Ayrıca Zelenskiy, ona gönderdiğimiz paranın yarısının ‘KAYIP’ olduğunu itiraf ediyor. Seçim yapmayı reddediyor, Ukrayna anketlerinde çok geride ve tek iyi olduğu şey Biden’ı ‘keman gibi çalmak’. Seçimsiz bir diktatör olarak Zelenskiy, hızlı hareket etmezse elinde ülke kalmayacak. Bu arada biz Rusya ile savaşı bitirmek için başarılı görüşmeler yapıyoruz; herkesin kabul ettiği üzere bunu sadece ‘TRUMP’ ve Trump yönetimi başarabilir. Biden hiç denemedi, Avrupa barış getiremedi, Zelenskiy ise muhtemelen ‘kazanç kapısını’ açık tutmak istiyor. Ukrayna’yı seviyorum ama Zelenskiy korkunç bir iş çıkardı; ülkesi paramparça, milyonlar gereksiz yere öldü ve bu böyle devam ediyor…”
“SEÇİMSİZ DİKTATÖR” TARTIŞMASI
Suddeutsche Zeitung (SZ), Trump’ın “Zelenskiy seçimsiz bir diktatör” iddiasının gerçeklerle örtüşmediğini yazdı. Ukrayna Anayasası’nın 103. maddesine göre başkanlık süresi beş yıl olsa da, Rusya’nın işgali sonrası ilan edilen ve uzatılan sıkıyönetim nedeniyle seçimlerin ertelenmesi, hukukçularca anayasal olarak meşru görülüyor. SZ’ye göre, Ukrayna’da savaş devam ederken seçimlerin düzenlenmesi lojistik açıdan zor; askerlerin ve mültecilerin oy kullanması gibi sorunlar da cabası. Almanya’da ise Anayasa’nın 115h maddesi, savunma durumunda seçim dönemlerinin savaş bitiminden altı ay sonrasına ertelenebileceğini öngörüyor.
Trump’ın seçimler konusundaki Rus görüşlerini benimsemesi, SZ’ye göre barış görüşmelerini de etkileyebilir: “Meşru olmayan” bir başkan nasıl bir ateşkes ya da barış anlaşması imzalayabilir? Bu, Zelenskiy’in devre dışı bırakılması anlamına gelebilir.
ALMANYA’DAKİ TEPKİLER
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Trump’ın açıklamalarını sert bir dille eleştirdi. Der Spiegel’in haberine göre Scholz, Zelenskiy’e demokratik meşruiyetten yoksun demenin “yanlış ve tehlikeli” olduğunu söyledi. Birleşmiş Milletler de SZ’nin aktardığına göre Trump’ı eleştirdi; BM Sözcüsü Stéphane Dujarric, “Başkan Zelenskiy usulüne uygun seçimlerle görevdedir” dedi. Yeşiller Partisi’nden politikacılar ise çelişkili tavırlarıyla dikkat çekti. Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, “Gerçek dünyayı görürseniz, Avrupa’da diktatörlük altında yaşayanların Ruslar ve Belaruslular olduğunu bilirsiniz” derken, Ekonomi Bakanı Robert Habeck X’te, “Diktatör Putin Ukrayna’daki demokrasiyi işgal etti” diye yazdı. Riegel, Putin’i meşru görmeyenlerin aynı kriterleri Zelenskiy için de uygulaması gerektiğini, oysa Rus liderin halkı tarafından daha net bir şekilde desteklendiğini savunuyor.
Riegel, Ukrayna savaşının Batı’daki “sağ ile mücadele” söylemindeki çelişkileri de açığa vurduğunu belirtiyor. Ukrayna’daki sağ akımlar ve çok sayıda sol partinin yasaklanması karşısında Almanya’daki sözde sol seslerin suskunluğunu eleştiriyor. Mart 2022’de Zelenskiy’in kararnamesiyle 11 sol parti yasaklanırken, 2019’da 44 sandalye kazanan en büyük muhalefet partisi “Yaşam İçin Muhalefet Platformu” da kapatılmıştı. Berlin Özgür Üniversitesi’nden sosyolog Bernhard Clasen, taz gazetesine, “Almanya, Ukrayna’daki özgürlük kısıtlamalarının boyutunu henüz kavramadı” diye konuştu.
Yeni ABD yönetimiyle birlikte Ukrayna anlatısı etrafındaki fikir mücadelesine öngörülemez ancak güçlü bir aktör dahil oldu. Riegel, bu aktörün kendi çıkarlarını gözettiğini ve bazı açılardan sorunlu olduğunu kabul etse de, önümüzdeki tartışmaların geçmiş yıllardaki tek sesli, yerleşik gazeteci egemenliğinden daha zengin olabileceğini umuyor.
YENİ POSTA – STUTTGART
KAYNAK: https://www.nachdenkseiten.de/?p=129049