“Temel gelir” ile halka “bedava para” tartışması: Sistemden “sus payı” hamlesi mi?

Çalışmadan da maaş almak mümkün mü? Almanya, bu radikal sorunun peşinden giderek dünyanın en kapsamlı temel gelir deneylerinden birini gerçekleştirdi. Sadece Almanya’da değil, Batı’da uzun süredir beklenen bir adımın şimdilik ayak seslerini duyuyoruz sanki. Bu para gerçekten özgürleştirici mi, yoksa yeni bir kontrol mekanizması mı?.. buna geçmeden önce Alman basınına yansıya kısmına bakalım önce…
KAPİTALİZM VE SOSYALİZM ARASINDA ÜÇÜNCÜ BİR YOL MU?
Alman sivil toplum kuruluşu Mein Grundeinkommen, 2 milyondan fazla başvuru arasından seçilen 122 kişiye, Haziran 2021’den itibaren üç yıl boyunca her ay bin 200 avro koşulsuz gelir sağladı. Ayrıca, bin 580 kişiden oluşan bir kontrol grubu da oluşturuldu. Katılımcılar, 21-40 yaş arası, yalnız yaşayan, orta gelirli bireylerdi. Belgeselleştirilen deneyin yönetmeni Alexander Kleider, bu fikri “kapitalizm ve sosyalizm arasında üçüncü bir yol” olarak tanımlıyor.
NE TATİL NE TEMBEL
Beklentilerin aksine, DW Türkçe’nin haberine göre temel gelir alanlar haftada ortalama 40 saat çalışmaya devam etti. Katılımcıların çoğu, bu güvenceyle daha cesur kararlar aldı: Yeni işlere geçtiler, yeni eğitim programlarına katıldılar, hayat tatmini arttı. Viyana Ekonomi Üniversitesi’nden Psikolog Susann Fiedler, “Katılımcıların genel yaşam memnuniyeti yükseldi, bu çok çarpıcı” diyor.
FİNANSAL GÜVENCE, HAREKETE GEÇİRMEDE ETKİLİ
Çarpıcı bir veri var: Temel gelir alanlar, kontrol grubuna kıyasla daha yüksek oranda iş değiştirdi. Yeni kariyer yollarına yönelen bu bireyler, “bedava para”yı bir atalet nedeni değil, değişim fırsatı olarak gördü. Mein Grundeinkommen Başkanı Klara Simon ise net konuşuyor: “Temel gelir bir geri çekilme değil, toplumsal bir sıçrama tahtasıdır.”
“BEDAVA PARA”YI KİM ÖDEYECEK?
Pilot proje gönüllü bağışlarla finanse edildi. Ancak sistemin ulusal düzeye taşınabilmesi için vergi tabanlı bir model öneriliyor. Planlamaya göre, en zengin yüzde 10’luk kesimin gelirlerinin bir bölümü yeniden dağıtılacak. Böylece toplumun yüzde 83’ü net kazançlı çıkacak. Söz konusu habere göre aslında bu konsept Almanya’da 1970’lerden beri tartışılıyor. Aslında ülkede işsizlere sağlanan yardımlarla halihazırda bir çeşit temel gelir modeli yürürlükte.
AMAÇ ÖZGÜRLÜK MÜ, YENİ BİR BAĞIMLILIK MI?
Her şey çok rahatlatıcı görünüyor değil mi? Kim istemez hesabının sorulmadığı parayı havadan cebine indirmeyi.
DW Türkçe’den aktardığım bu özet haber ışıltılı bir müjde gibi dursa da tüm bu olumlu göstergelere rağmen, temel gelir fikrine dair karanlık sorular havada asılı duruyor:
Ya bu sistem yeni bir bağımlılık biçimi yaratıyorsa?
Ya temel gelir, halkın sistemle olan bağını pekiştirmek için kullanılan bir “sus payı” stratejisiyse?
Uzmanların bir kısmı, devletin koşulsuz para dağıtarak bireyleri sisteme daha sıkı bağlayabileceğini ve eleştirinin önünü kesebileceğini savunuyor. Geçim kaynağını devletten alıyorsan, düzeni sorgulama cesaretin azalır çünkü…
GÖZETİM, PUANLAMA, İTAAT?
Daha ileri giden eleştiriler de var: Temel gelirin dijital altyapılarla birleşerek gözetim ve yönlendirme sistemlerinin bir aracı olabileceğine dikkat çekiliyor.
Olası bir gelecek senaryosuna bakmadan geçmeyelim: Herkesin ekonomik davranışı izlensin, puanlansın, kontrol edilsin. Yani tüketimi sürdür ama düzeni sorgulama…
Ayrıca bazı ekonomistler, temel gelirin zamanla sosyal hizmetlerin yerini alarak refah devletini zayıflatabileceğini, “paran varsa yaşa” düzenini daha da yaygınlaştırabileceğini vurguluyor.
ÖZGÜRLÜK MÜ, DİSTOPYA MI?
Temel gelir; bireylere yeni kapılar mı açıyor gerçekten yoksa ince bir halka daha mı boynumuza geçiriliyor? Bu, yalnızca verilen parayla değil, o paranın kimden geldiği ve ne karşılığında verildiğiyle de ilgili elbette.
Şimdilik iyi niyetli atılmış bir adım ya da deney olsa da istismara açık olması son derece ürkütücü. Özgürleştirici bir ekonomi hayali gibi duruyor ama finans devi Elon Musk gibi küresel bir güç destekliyorsa bu modele iki kere daha bakmak gerekiyor belli ki… Tabii kontrollü bir sessizlik düzeni içine güle oynaya hep beraber düşmek istemiyorsak.
IŞIN ERTÜRK – STUTTGART