Şokun ardından: Avrupa’nın demokratik değerleri tartışılıyor

Şokun ardından: Avrupa’nın demokratik değerleri tartışılıyor
Yayınlama: 10.01.2025
Düzenleme: 10.01.2025 14:32
9
A+
A-

Elon Musk’ın Alice Weidel ile gerçekleştirdiği canlı sohbet Avrupa’da hem siyasi hem hukuki açıdan şok dalgaları yarattı. Almanya’nın seçim öncesi hassas siyasi atmosferinde, Musk’ın açıkça AfD lehine taraf olması ve Weidel’i “olası bir Şansölye” olarak tanıtması, demokratik süreçlerin güvenilirliğine gölge düşürdü. Bu röportaj, yalnızca bir medya etkinliği değil, aynı zamanda Musk’ın platformunun algoritmik gücünü kullanarak seçimlere müdahale etme potansiyelini gözler önüne serdi. Avrupa Birliği, bu durumu demokratik değerlere yönelik bir tehdit olarak görerek platform üzerindeki kontrol mekanizmalarını sertleştirme yolunda ilerliyor.

Musk’ın, X platformu üzerinden taraflı içerikleri yayma özgürlüğü, çevrimiçi medya düzenlemelerindeki boşlukları açıkça ortaya koyuyor. Geleneksel yayıncıların uymak zorunda olduğu tarafsızlık kurallarının çevrimiçi platformlara uygulanmaması, Weidel gibi aşırı sağcı liderlere haksız bir avantaj sağlıyor. Federal Almanya hükümetinin, söz konusu yayının haksız rekabet kapsamında olup olmadığı yönünde inceleme başlatması ve AB’nin X algoritmasını incelemeye alması, bu durumun yalnızca bir medya olayı olmadığını, aynı zamanda hukuki ve siyasi bir kriz olduğunu gösteriyor.

Avrupa açısından bu gelişmeler, yalnızca bir seçim müdahalesi değil, aynı zamanda kıtanın demokratik değerlerini koruma mücadelesi anlamına geliyor. AB, Dijital Hizmetler Yasası gibi düzenlemelerle platformların keyfi ve manipülatif kullanımına karşı önlemler almaya çalışsa da Musk gibi küresel aktörlerin ekonomik ve teknolojik gücü, bu çabaların ne kadar etkili olacağı konusunda soru işaretleri yaratıyor. Avrupa, demokratik süreçlerin dış müdahalelere karşı savunmasız olmadığını kanıtlamak için bu olayda güçlü bir duruş sergilemek zorunda.

Öte yandan Elon Musk’ın desteği, AfD’ye destek gibi görünse de uzmanlara göre seçmen davranışını önemli ölçüde değiştirmesi beklenmiyor. ABD’li bir milyarderin desteğinin Alman seçmenler üzerinde sınırlı etkisi olacağı belirtilirken, Weidel’in performansının zayıf ve hazırlıksız olduğu, bu nedenle olumsuz bir izlenim bıraktığı da vurgulanıyor. Ayrıca, AfD’nin devleti küçültme ve serbest piyasa ekonomisi yaklaşımının, partinin işçi sınıfı seçmen tabanıyla çeliştiği, hatta parti içinde milliyetçi kanattan tepki çekebileceği ifade ediliyor.

YENİ POSTA – STUTTGART