Şi Avrupa’da: Batı Çin’e karşı koyabilecek mi?
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in Avrupa gezisi sürüyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Ursula von der Leyen ile birlikte kendisini pazartesi günü Paris’te ağırladı.
Avrupa Komisyonu Başkanı, Şi’yi Avrupa’ya sübvansiyonlu mal “yağdırmakla” suçladı ve Pekin’in “rekabete aykırı davranışlarını” sürdürmesi halinde “sert tedbirler” alma tehdidinde bulundu. Şi’nin sıradaki durakları Sırbistan ve Macaristan. Yorumcular, kimin ne elde edebileceğini tartışıyor.
DİE WELT (Almanya)
Batı Çin’le işbirliği yapmalı
Welt gazetesine göre Batı’nın Çin’e karşı koyabileceği fikri saflıktan başka bir şey değil:
“Mega zenginlikteki ülke, yükselen Küresel Güney’de geniş bir ittifaklar ve bağımlılıklar ağı inşa etti. Batı’nın stratejisi artık yalnızca Çin’le işbirliği yapmak olabilir: Şi’nin diktatörlüğünü ticaret yoluyla dönüştürmek gibi demode bir hedef uğruna değil, rakip süper güçlerin rekabetinin siyasi ve ekonomik maliyetlerini büyük ölçüde azaltmak için. AB’nin elinde etkili bir kaldıraç da var: Çin’in gelecekte de acilen ihtiyaç duyacağı muazzam bir talep ve inovasyon gücü.”
LE MONDE (Fransa)
Uygurlara yönelik baskılara daha fazla sessiz kalmayın
Uygur kökenli sosyolog Dilnur Reyhan, Le Monde’da Macron’a şöyle sesleniyor:
“Celladımızın sonsuz hürmetle ağırlanması, Uygur diasporasındaki adaletsizlik, güçsüzlük ve güvensizlik duygusunu güçlendirmekten başka bir işe yaramıyor. Verilen mesaj, Uygur halkının hayatının Çin’in milyarlarca yuanına kıyasla pek de önem taşımadığıdır. Bu küçümseme politikası aynı zamanda bir suç ortaklığı politikasıdır, zira Çin ile ekonomik işbirliği, zorla çalıştırmaya dayanan Çin ırkçı kapitalizmini güçlendiriyor. … Ruanda’da Fransız politikalarının trajik hatalarını kabul eden şahsınızın adı, Uygur soykırımını bildiği halde sessiz kalan ve yapabileceği halde hiçbir şey yapmayan kişi olarak tarihe geçmesin.”
T24 (Türkiye)
Berlin için Almanya Avrupa’dan önce geliyor
T24, Almanya Şansölyesi Scholz’un Macron’un Paris’e gelme davetini geri çevirme nedenlerini irdeliyor:
“Scholz, Çin’e karşı daha yumuşak bir tutumdan yana. Birlik olarak AB yerine Almanya’nın ulusal çıkarlarını önde tutan Scholz Çin’deki Alman yatırımlarının etkilenmesinden korkuyor. Scholz’un bu sebeple geçen ay Çin’de insan hakları ihlalleri konusunu açmadığı iddia ediliyor. Ayrıca Almanya’nın Huawei’ye yönelik yaptırımlarının açıklanması da bu ziyaretin sonrasına ertelenmiş. … Scholz görüşmede bulunmazsa Çin liderinin bunu AB birliğinin zaafı olarak algılayacağı ve memnun olacağı kuşkusuz.”
NÉPSZAVA (Macaristan)
Macaristan’ın Çin’e yakınlığının faydaları tartışmalı
Népszava’ya göre, Macaristan’ın Çin ekonomisinin önüne kırmızı halı sermesi soru işaretleri yaratıyor:
“Çin için bir tür montaj atölyesi haline geldik ve hükümetimiz bu rolü bile isteye kabul etmekle kalmıyor, sırf Brüksel’i kızdırmak uğruna Çin kredileriyle finanse edilen ve belki de asla değmeyecek yatırımlara da razı oluyor. … Başkan Şi, Macron’un sözünü ettiği Çin’e karşı müşterek bir Avrupa politikasını engellemek için Macaristan’ı kullanabileceğini gördü. Bu elbette Şi’nin işine geliyor, ancak Macar halkına ne fayda sağlayacağı bir muamma.”
LE FİGARO (Fransa)
Boş vaatlerden fazlası olmayacak
Le Figaro uyarıyor:
“Avrupa, silahlanma yarışı, Çin Denizi’ndeki hak iddiaları, kaynak hırsızlığı, casusları ile gizli servislerinin uluslararası faaliyetleriyle saldırganlığı günden güne daha da belirginleşen bu canavara karşı yeni yeni uyanmaya başladı. Avrupa, 30 yıl boyunca Çin’i adil rekabet kurallarına uymaya ikna edebileceğini sandı; bugün ise Pekin’in yüksek kapasiteli sanayisini büyük ölçüde sübvanse ettiğini, ardından da bunları düşük maliyetle bizim aşırı misafirperver pazarımıza sürdüğünü görüyor. Macron uysal ‘mütekabiliyet’ vaatleri vermekten fazlasını yapabilecek mi? … Pekin’in Rus savunma sanayiine yönelik hayati yardımlarına son verme ihtimali gibi bu ihtimal de sıfır.”
LİBÉRATİON (Fransa)
Stratejik bir bekle ve gör yaklaşımı
Sinolog Marie Holzman, Libération’da Avrupa’nın Çin tehdidini hafife aldığını söylüyor:
“Aldatıcı tarafsızlığı, kendisine gelecek için taşlarını satranç tahtasına yerleştirme imkânı veriyor: Rusya Ukrayna’yı yenerse, Çin’in eli güçlenecek ve Tayvan çatışmasını başlatabilecek; Putin rejimi çökerse (yenilgi durumunda) Çin, Sibirya’da serbestçe at koşturabilecek. … Karşı karşıya olunan zorluklar devasa boyutlarda. Siyasetçilerimizin bunun farkına varma zamanı geldi.”
POLİTİKEN (Danimarka)
Avrupa liderlikten yoksun
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanu
el Macron, The Economist’e verdiği son mülakatta Avrupa’ya yönelik Çin dahil üç ölümcül tehlikeden bahsetti. Politiken, bu denli net sözleri kararlı eylemlerin takip etmesini istiyor:
“Tıpkı Almanya Şansölyesi Olaf Scholz gibi Macron da nutuklar atma ve değişim vaatleri verme konusunda bunları siyasi olarak uygulamaktan çok daha başarılı. En büyük sorun da bu zaten: AB’nin tarihin böylesine kritik bir anında enerjik liderlerden yoksun olması ve AB’deki Paris-Berlin ekseninin atıl kalması. Macron’un analiz ve fikrileri doğru. Peki bunları hayata geçirecek siyasi güç nerede?”
LA STAMPA (İtalya)
Pekin Macron’un sözlerini memnuniyetle karşılıyor
La Stampa, Şi’nin umudunun Macron üzerinden Avrupa’nın ABD’yle ortaklığını sarsmak olduğunu öne sürüyor:
“İki liderin pozisyonları birbirinden çok farklı. Macron Ukrayna’ya kara birlikleri gönderme lafları ederken, Şi Kiev’e yönelik silah sevkıyatını ‘yangına körükle gitmek’ şeklinde nitelendiriyor ve Moskova’ya uygulanan yaptırımları hukuksuz buluyor. Öte yandan Çin, Fransa Cumhurbaşkanı’nın AB’nin stratejik özerkliğine kavuşması yönünde sürekli yinelediği çağrılarını beğeniyor ve sıklıkla Macron’un Nisan 2023’teki Pekin ziyareti esnasında sarf ettiği, ABD’yle ittifak yapmanın onun uydusu olmak anlamına gelmediği sözlerini hatırlatıyor. Şi, stratejik bakımdan ABD’nin dış politikasına meyletmenin uygun olup olmayacağı konusunda Avrupalı devlet ve hükümet liderlerinin zihninde şüphe uyandırmak uğruna, bu yoldan ilerleme niyetinde.”
DE STANDAARD (Belçika)
Böl ve yönet
De Standaard’a göre Çin, Avrupa’nın olası yaptırımlarını önlemeye çalışıyor:
“Çin, bugüne değin Avrupa’nın dengesiz ticaret, tehlikeli kapasite fazlası ve haksız rekabet suçlamalarını ‘abartı’ olarak nitelendirerek reddetti. Ama aslında Pekin’in de endişeleri var. Şi Cinping’in Paris’teki ana hedefi, AB’nin iç bölünmelerinden stratejik bakımdan faydalanarak baskıyı azaltmak olacak. Üstelik, yalnızca Macaristan ve Sırbistan gibi Rusya’ya sadık ülkelere yapacağı ziyaretlerle değil. … Çin, klasik ‘böl ve yönet’ stratejisine başvurarak pek çok büyük ölçekli Alman ihracatçı şirketin devasa Çin pazarına olan güçlü bağımlılığından da istifade etmeye çalışıyor.”
JUTARNJİ LİST (Hırvatistan)
Çin’in uydusu olmayalım
Şi’nin Macaristan ve Sırbistan ziyaretini değerlendiren Jutarnji list, Hırvatistan’ın katiyen bu ülkelerin izlediği dış politikayı örnek almaması gerektiği uyarısında bulunuyor:
“Budapeşte kendini Doğu’ya açılan kapı zannederken, Sırbistan da Batı gibi Çin’in de izlediği çok yönlü dış politikayı kabulleneceğine inanıyor. Stratejik mevzuları bir kenara koyacak olursak, Çin Devlet Başkanı’nın Ukrayna’daki savaşı destekler bir tutum sergileyen iki ülkeyi ziyaret etmesi endişe verici. … Tüm dünyada yaşanan bölünmeler karşısında, küçük Avrupa devletleri için yegâne çözüm yolu güçlü ve birleşik AB ile güçlü NATO’dan geçiyor. Diğer tüm yollar bizi Rusya ve Çin’in uydusu olmaya sürükler.”
YENİ POSTA – BRÜKSEL
KAYNAK: https://www.eurotopics.net/tr/319437/si-avrupa-da
FOTO: By Officia do Palácio do Planalto – Flickr, CC BY 2.0, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=79804675