Seçim kampanyalarında savaş propagandası: NATO ve Rusya tehditi algısı  

Seçim kampanyalarında savaş propagandası: NATO ve Rusya tehditi algısı  
Yayınlama: 05.01.2025
Düzenleme: 11.02.2025 20:23
27
A+
A-

Almanya’nın önemli eleştirel haber analiz portallarından NachDenkSeiten’da  bir makale kaleme alan barış aktivisti Bernhard Trautvetter’ın yazısında seçim kampanyalarında, NATO yanlısı propaganda ve Rusya’nın tehdit olarak gösterilmesi öne çıkarılıyor ve bu süreçte, Ukrayna’daki savaşın arka planı göz ardı edilerek kamuoyunun manipüle edilmesi amaçlandığına dikkat çekiliyor.

Aynı zamanda Nazi Rejimi Mağdurları Derneği – Antifaşistler Derneği (VVN) üyesi, Kuzey Ren-Vestfalya Federal Almanya Barış Konseyi’nde barış eğitimi ve barış politikası uzmanı da olan Trautvetter’in analizinde öne çıkanlar özetle şöyle: 

Seçim kampanyaları, NATO’nun silahlanma politikalarını meşrulaştıran bir propaganda savaşına dönüştü. Rusya’nın Batı için büyük bir tehdit olduğu anlatısı, Ukrayna’daki savaşın asıl nedenlerini gizlemek için kullanılıyor. ABD ve Avrupa hükümetleri, NATO’nun genişlemesini eleştiren kendi istihbarat raporlarını bile görmezden gelerek, halkı “Rus saldırganlığı” söylemiyle korkutmaya devam ediyor.

2014’te Batı’nın desteğiyle gerçekleşen Maidan darbesi sonrası Ukrayna, NATO yanlısı bir çizgiye girdi. Zelenskiy’nin 2022’de nükleer silah edinme ihtimalini dile getirmesi, Rusya için kırmızı çizginin aşılması anlamına geliyordu. NATO’nun Ukrayna üzerindeki askeri varlığını artırması ve Rus sınırlarına yaklaşması, Batı’nın kışkırtıcı politikalarının bir sonucu olarak savaşı kaçınılmaz hale getirdi.

Buna rağmen NATO propagandası, savaşın sorumluluğunu tamamen Rusya’ya yükleyen bir medya kampanyasıyla destekleniyor. Halkın dikkatini ekonomik kriz ve ekolojik yıkımdan uzaklaştırmak için “özgürlük için savaşan Ukrayna” söylemi yaygınlaştırılıyor. Bu süreçte devletler, halkın vergilerini sosyal harcamalar yerine daha fazla silahlanmaya yönlendiriyor ve yükselen savaş ekonomisini destekliyor.

Alternatif bir çözüm mümkün mü? Soğuk Savaş sonrası Avrupa’da güvenliğin ancak karşılıklı çıkarların gözetilmesiyle sağlanabileceğini savunan anlayış terk edildi. NATO’nun caydırıcılık politikaları, barış yerine daha büyük krizleri tetiklemeye devam ediyor. Eğer Avrupa, Paris Şartı’nda taahhüt ettiği gibi kolektif bir güvenlik anlayışına dönmezse, kıta, sürekli büyüyen bir savaş tehdidiyle karşı karşıya kalacak.

YENİ POSTA – STUTTGART

KAYNAK: https://www.nachdenkseiten.de/?gastautor=bernhard-trautvetter

FOTO: Element5 Digital  Unsplash