Kim kime “dışarı” diyor? Peki dışarısı nerede?
Olay tamamen raydan çıktı.
Sylt adasında parti verip eğlenen gençlerin “Almanya Almanlarındır! Yabancılar Dışarı!” diye tempo tutmasının sosyal medyaya düşmesiyle patlak veren çılgınlık, artık dillerde. Her yerde her saniye Almanya’nın milli marşına dönüşen bu şarkı karşımıza çıkıyor.
Önce geçtiğimiz cumartesiye bakalım.
Yüz binlerce kişinin katıldığı Hansa şehrindeki Schlagermove 2024 festivalinde yaklaşık üç kilometre uzunluğunda renkli bir geçit töreni vardı.
Yol boyunca ve kamyonlarda tezahürat yapıldı, danslar edildi ve şarkılar söylendi.
Ancak sıra İtalyan disjokey Gigi D’Agostini’nin “L’amour toujours” şarkısına gelince tam bir skandalla karşı karşıya kalındı.
Kalabalık bir grubun şarkı sözlerine yabancı düşmanı sloganlar atarak eşlik ettiği gözlendi. Bild gazetesinin haberine göre hatta bazı katılımcılar Hitler selamı bile verdi. İddia, bu. Gerçekte festival “çeşitlilik” şenliği sloganıyla düzenlense de ve şarkı aslında bir İtalyan aşk şarkısı olsa da, işte bu şarkı “kötüye kullanıldığı” için artık Münih’teki Oktoberfest’te ve Avrupa Futbol Şampiyonası için Berlin’deki festivalde çalınmayacak.
Şarkıları yasaklayarak Almanya’da ve Avrupa’da aşırı sağa şiddetle ve hızla eğilim gösteren gençleri frenlemek mümkün olabilecek mi peki?
Çünkü olay sadece bazı Almanların yabancıları istememeleri ile sınırlı değil. 60 küsur yılı geride bırakan Türklerin evlatları da yabancı düşmanı bu akıma kendisini fena kaptırmış görünüyor.
Sadece Almanlar değil yabancılar da İtalyan DJ Gigi D’Agostino’nun L’Amour Toujours adını taşıyan şarkısına Almanca sözler eşliğinde katılarak “Almanlar Almanlarındır. Yabancılar Dışarı” diye haykırıyor.
Son örneği ise Stuttgart’ta Galatasaray taraftarlarının katıldığı kutlamada yaşandı.
Schlossplatz meydanında toplanan kalabalık bir grup GS taraftarının da katıldığı “Yabancılar Dışarı” akımı videonun da sosyal medyaya düşmesiyle Almanları da şoke etti.
Hani Mölln’de, Rostock’ta, Solingen’de ve daha birçok kentte ırkçı teröristler tarafından yakılarak katledilen Türklerin çocukları onlar… ve yine nasyonal sosyalist yeraltı hücresi NSU tarafından yıllarca avlanıp katledilen masum ve yalnız insanımızın çocukları onlar.
İyi de, kim kime “dışarı” diyor?
Sylt adasındaki olayda da “Yabancılar dışarı!” diye tempo tutan genç kızın Polonya kökenli olduğu ortaya çıkmıştı. GS taraftarı Türkler hakkında ise polisin soruşturma başlattığı söyleniyor. Tüm Almanya’yı mı gözaltına alacaklar?
Açıklanması çok zor bir fenomenle karşı karşıyayız.
Ukrayna savaşı ile ekonomik dengeleri altüst olan ve halkının geçim derdine düştüğü Almanya’da bir yandan hayat pahalılığı, işsizlik ve zayıflayan demokrasi ve insan hakları, buna paralel her geçen gün biraz daha devleşen sağ popülistlerin AfD partisi. Ki içinde yer yer faşizan grupların, ırkçıların, neonazilerin yer aldığı bu partinin destekçilerinde ve seçmen kitlesinde Türklerin sayısı hiç de küçümsenmeyecek boyutta.
“60 yıldan fazladır burada yaşıyorlar artık kendilerini Alman gibi ve buralı hissediyorlar, o yüzden Alman akranlarıyla yeni yabancılara karşı saf tutuyorlar” demek çok kestirme bir yorum olur. Bu daha çok, “ekmeği” kaptırmamanın endişesi, ezilmişliğin verdiği kompleksi Alman arkadaşlarıyla bir olarak daha zayıf grubu ezmenin tatmini olmasın?
Almanya’da ırkçılığın tırmanması yıllardır pek de alışık olduğumuz bir durumdu ancak bu başka bir şey…
Bu üst sınıfların alt sınıfları hor görme histerisi.
Sokaklarda işte bu yeni tür aşırı sağın şarkısı sadece lüks gece kulüplerinde, diskoteklerde şımarık zengin çocuklarının tempo tuttuğu şarkı olmaktan çıktı. Artık toplu taşıma araçlarında, arabalarda son ses çalınıp söyleniyor.
Ve Almanya’nın elinden gelen sadece bu şarkının çalınmasını yasaklamak, öyle mi?
Ne yapalım basıp Türkiye’ye mi dönelim ya da başka bir Avrupa ülkesine mi yerleşelim? Aşırı sağın, refah şovenizminin karanlığının kapladığı bu yaşlı kıtada ve dahi ülkemizde arınmış bir bölge var mı sahiden?
Artık Almanya’da hiç hiçbirimiz güvende değiliz. Bu şarkıyı Almanlarla birlikte söyleseniz de kaçış yok.
Alman siyasetinin iflas ettiği ve tüm bu olup bitenlerle başa çıkamadığı bugünlerde sivil toplum örgütlerine, sanatçılara, gazetecilere ve yaklaşan Avrupa Şampiyonası ile birlikte sporculara iş düşüyor. Gençlere nefreti, düşmanlığı değil kardeşçe yaşamayı seçtirecek bir “itici güce” ihtiyaç var.
Sakin olalım önce!
IŞIN ERTÜRK – STUTTGART