Hanau katliamının yıldönümü: “Demokrasinin savunma mekanizmasına ihtiyaç var”
KUBI Genel Müdürü Arif Arslaner, Hanau Katliamı’nın ikinci yılı nedeniyle yaptığı açıklamada siyasi, dini yönelimleri, kültürel kimlikleri ne olursa olsun insanları demokrasi şemsiyesi altında birleştirmenin önemli görev olduğunu söyledi.
KUBI yöneticisi Arif Arslaner, 11 Mart’ın terör şiddetinin kurbanları için ulusal anma günü olarak kabul edilmesinin olumlu bir adım olduğunu söyledi.
Hanau’da 19 Şubat 2020’de gerçekleşen ırkçı katliamın yıldönümünde aralarında Berlin, Münih, Hamburg, Stuttgart, Köln ve Frankfurt’un da bulunduğu onlarca Alman kentinde anma törenleri ve protestolar düzenlendi. KUBI (Kültür ve Eğitim) gGmbH Genel Müdürü Arif Arslaner de, ırkçı saldırının yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada demokrasinin kendini savunma mekanizmasına ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
Hanau’da iki yıl önce dokuz göçmen, Ferhat Unvar, Hamza Kurtović, Said Nesar Hashemi, Vili Viorel Păun, Mercedes Kierpacz, Kaloyan Velkov, Fatih Saraçoğlu, Sedat Gürbüz ve Gökhan Gültekin, ırkçı bir saldırgan tarafından katledilmişti.
“TOPLUMUN DAYANIŞMASI ÖNEMLİ“
Büyük bir infiale yol açan katliam ve sonuçlarıyla ilgili olarak KUBI Genel Müdürü Arslaner, şunları söyledi:
“Hanau’da dokuz insan, etnik kökenleri nedeniyle katledildi. Onları artık hiçbir şey geri getiremeyecek. Yakınlarının ağıtları hiç dinmeyecek. Aradan iki yıl geçti. İki yıldan beri ırkçı cinayetlerle hesaplaşma tartışmaları yapılıyor. Bu günün unutulmaması önemli. Toplumun ilk gündeki gibi reaksiyon göstermesi ve dayanışma içinde olması olumlu. Ancak olaydan doğru sonuçların çıkarılması da önemli. Olay tek bir bireye indirgenemez. Zira son yıllarda nefret suçlarında büyük artış kaydedildi.”
Arslaner, federal hükümetin, Hanau’daki ırkçı cinayetlerin yıldönümü vesilesiyle duyurduğu, sosyal angajmanı ve siyasi eğitimi güçlendirme, radikalizmi de önleme amacı içeren “Demokrasiyi Geliştirme Yasası”nı olumlu bulduğunu ifade etti. Arif Arslaner 11 Mart’ın terör şiddetinin kurbanları için ulusal bir anma günü olarak kabul edilmesinin de olumlu bir adım olduğunu kaydetti.
“GÜÇLÜ BİR AĞ OLUŞTURMAK ŞART”
Irkçılığa, antisemitizme ve her türlü grup ayrımcılığına karşı duran güçlü bir demokrasi vurgusu yapan Arslaner konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İhtiyacımız olan, demokrasi ve sosyal uyum için çalışan mümkün olduğunca çok sayıda kararlı insandır. Buna karşın ihtiyacımız olmayan şey ise, Hanau’daki gibi bir saldırıyı farklı siyasi amaçlar için kullanan siyasi gruplardır.
Bu nedenle önemli görevlerimizden biri, siyasi, dini yönelimleri, kültürel kimlikleri ne olursa olsun insanları demokrasi şemsiyesi altında birleştirmektir. Sosyal medya gibi çeşitli iletişim kanallarının çeşitliliğine rağmen, bazen insanların artık birbirleriyle daha az konuştukları ve bunun yerine kendi çevrelerine saklandıkları izlenimi edinilir. Birbirimizle daha fazla iletişim kurmayı ve birbirimizi tekrar dinlemeyi hedeflemeliyiz. Bunu başarmanın yolu, dernekler, kuruluşlar ve diğer sosyal aktörler arasında güçlü bir ağ oluşturmak, demokratik değerlerin aktarılması ve karşılıklı dayanışma için ortak kampanya yürütmektir.
Ne yazık ki Hanau Katliamı geri döndürülemez. Ancak sadece bugün değil gelecekte de katliamda katledilenlerin yakınlarına dayanışma borcumuz var. Yakınlarının cevapsız kalan tüm sorularının cevaplanması için gereken her şey yapılmalıdır. Çünkü sadece bu tür saldırıları nasıl önleyebiliriz konusu değil, sonrasında sonuçlarıyla nasıl başa çıkacağımız da önemlidir.”
YENİ POSTA – FRANKFURT