Film değil trajik siyaset: Rabiye Kurnaz ve Bush ve Steinmeier ve Erdoğan…
Demokrasisi ve yurttaşlarına sahip çıkmasıyla övülen Avrupa’nın en büyük ülkesi Federal Almanya, hem de sosyal demokratlarla Yeşillerin iktidarında, Erdoğan Ankarası ile el ele bir suça ortak oldu. Soru basit: Filmi yapılarak Berlinale’de dikkatleri üzerinde toplayan Murat Kurnaz’ın Guantanamo trajedisi, maskeleri düşürecek mi? Eski-yeni Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, korkunç işbirliği nedeniyle özür dileyecek mi?
Pişti oldular.
Ömrünün yaklaşık 4,5 yılını Guantanamo işkencehanesinde geçiren Murat Kurnaz’ın hikâyesi, annesi aracılığıyla Berlinale’de dikkatleri üzerinde toplayan bir film olarak gündeme geldi: “Rabiye Kurnaz gegen George W. Bush”. Dün de, herhalde mistik bir yanı olan ama suçsuz genç bir Almanyalı Türk’ün trajedisinde geçmişte kilit bir role sahip Frank-Walter Steinmeier yeniden cumhurbaşkanı seçildi.
Pişti olmak, bu.
Film her açıdan övülüyor. Özellikle de Alman sinema dünyasını epey şaşırtan, ama Türk izleyicinin başarılı çıkışlarını Türkiye’deki “Ölümlü Dünya” filminden tanıdığı Meltem Kaptan’ın oyunculuğu… Kaptan, Almanya’da daha çok kabareci olarak tanınıyor ve bu alanda büyük bir olay olduğu söylenemez. Ama “Ölümlü Dünya” filmindeki performansıyla gerçekten özel bir yetenek olduğu ortaya çıkan Kaptan, muhtemelen Berlinale sonrasında Alman ilgili kamuoyunun da gündemine girecek.
Bu, bir kenarda dursun.
Piştinin diğer ucu önemli: Frank-Walter Steinmeier, Murat Kurnaz’ın acılarına neden olan kilit makamın sahibiydi. Buna, Alman medyasında da sık sık değinildi. İlgisi ve ilgisizliği, bir bakış açısını örnekliyor aslında: Kariyer merdiveninde yükselme hırsı yüksek bu tipoloji, yoksullarımıza ve çaresizlerimize böyle bakar.
Lafı dolandırmadan, kitabın orta yerinden soralım o halde: Sadece Murat Kurnaz’ın değil, annesi başta olmak üzere bütün Kurnaz ailesinin çektiği acılarda, eski ve yeni Alman Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ile dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın özel bir payı yok mu? AKP Ankara’sı, sessiz kaldı, kuşkusuz ciddiye alınmayacağını biliyordu. Ya Berlin? Ya Steinmeier?
Genç Kurnaz’ın Guantanamo yıllarında ne AKP Ankara’sı ne de SPD-Yeşiller iktidarı bir telaş veya ilgi gösterdi. Çocuğu terk ettiler kaderine. Berlin’in ve özellikle de Steinmeier’in parmağını öne çıkaran bir uyarı, kelle avcıları tarafından Amerikalılara satılan Kurnaz’ın tutuklandıktan sonra bu işlerle ilgisi olmadığını anlayan Amerikan hukukunun “Bunu alsanıza” yolundaki uyarılarının, daha doğrusu Almanya’ya göndermeye hazır oldukları yolundaki uyarılarının, Berlin’de soğuk karşılanması hâlâ yanıtı verilmemiş bir soru işareti. Özellikle de Steinmeier’in rolü.
Bugünün Alman cumhurbaşkanı, o yıllarda bu tür bağlantılarda kilit isimdi. Medyada da yazıldı bunlar.
Özür dilemeyi hiç aklından geçirmeyen son yılların “büyük sosyal demokrat cumhurbaşkanı”, hırsını devraldığı anlaşılan Gerhard Schröder’in prensiydi ve bu barbarlıkta kilit bir role sahipti. Amnesty International, Kurnaz iade edildikten sonra bu sorumluluğu çeşitli yayınlarında yazmıştı. Steinmeier, medyayı ve sorumluluğunu hiç üzerine alınmadı. Eh, diğerleri de alınmadı.
Ankara Almanya’da doğup büyümüş kendi vatandaşıyla ilgilenmedi bile. Daha acımasız olanı ise şu: Amnesty International’a göre, “Alman makamları Kurnaz’ın iade edilmemesi için akıllarına ve ellerinden gelen her şeyi yaptılar”. Yani Steinmeier…
Misal: 2002 yılı sonunda Alman güvenlik birimlerinin en üst düzey bir toplantısında bu konu tartışıldı. Süddeutsche Zeitung, Schröder’in Başbakanlık Dairesi Şefi Frank-Walter Steinmeier’in bu toplantıya başkanlık ettiğini yazdı. Bu “güvenlik sorumluları” Kurnaz’ın Almanya’ya girmemesi ve Türkiye’ye sınırdışı edilmesi için karar alınmasını istediler. Bremen makamlarına da 6 aydan fazla yurtdışında kaldığı için Kurnaz’ın oturma izninin iptal edilmesini bildirdiler. Bu talepler yerine getirildi. Hatta dönemin Alman İçişleri Bakanlığı Kurnaz’ın Schengen bölgesinin tamamına giriş yapmasını engelledi. Bu kararlar çok sonra geri alındı. Hatta Alman yetkililer Amerikalılılara Kurnaz’ın pasaportunu gönderip oturma izninin bulunduğu sayfaları yırtmalarını önerecek kadar işi ilerlettiler. Bunlar sonradan ortaya çıktı.
Sadece George W. Bush ve AKP Ankarası değil, asıl SPD-Yeşiller hükümeti ve Frank-Walter Steinmeier, Murat Kurnaz’ı Guantanamo’ya gömmüştü. Çıktığında da Murat Kurnaz’ı Almanya’da görmek istemiyorlardı. “Solcu” hükümet böyleydi.
Kurnaz’ın kaderini/kadersizliğini değiştiren, 2005 sonbaharında SPD’nin seçim yenilgisi oldu. Daha Ekim 2005’te bile, Schröder döneminin makamları Kurnaz’ın Almanya’ya dönüş yapmasına engel olmakta kararlıydılar.
Yeni Başbakan Angela Merkel, bu tutuma bir son verdi. Kurnaz’ın annesi ve avukatının bu noktadaki çabaları büyük. Merkel, 2006 başında George W. Bush ile konuştuğunda Kurnaz olayını gündeme getirdi. Murat Kurnaz, 2006 ağustosunda serbest bırakıldı. Bıraktıran, sağcı Merkel’dir.
Murat Kurnaz skandalı, annesinin inadı ve avukatının çabası, şimdi film oldu: “Rabiye Kurnaz gegen George W. Bush”, Berlinale’de büyük sükse yarattı.
Frank-Walter Steimeier bu filmden sonra Kurnaz’dan Almanya adına özür diler mi? Bir tazminat ödenir mi?
Böylece “AKP Ankarası” ile “SPD-Yeşiller Berlini” arasında bir dönem yaşanmış “farksızlığı” özeleştiri olarak dile getirir mi?
Umudu olan var mı?
OSMAN ÇUTSAY – BERLİN/FRANKFURT