Bir faşistin işlediği toplu cinayet değil sadece: Hanau Katliamı unutulmasın!
Almanya tarihinin en ağır sağ terör saldırılarından olan Hanau Katliamı’nın 2’nci yıldönümü yarın. Ülke genelinde çeşitli anma etkinlikleri ve eylemler gerçekleştirilecek. Gazeteci-yazar Gürsel Köksal, BirGün gazetesindeki geniş haberinde katliamla ilgili tehlikeli sorulara dikkat çekti.
Hessen eyaletine bağlı Hanau kentinin tüm dünyada tanınmasına neden olan 19 Şubat 2020’deki katliamda dokuz göçmen genç, bir sağcı terörist tarafından kentin iki ayrı bölgesindeki büfe ve kafelerde kurşuna dizilerek öldürülmüştü. Bazıları Hanau doğumlu, bazıları da çalışmak üzere bu kentte göç etmiş olan gençlerden dördü Türkiye kökenli ailelerin çocuklarıydı. Nefret ve komplo teorileriyle dolu, gerçekleştirdiği katliamı meşru gösteren tezlerini de içeren manifesto benzeri açıklamalarını, aylar öncesinden internette yayımlayan 43 yaşındaki Tobias Rathjen, saldırıdan sonra evine gidip, yatalak annesini öldürmüş, ardından da intihar etmişti.
Ülkeyi sarsan katliamda yaşamını yitirenler ülkenin dört bir yanında anılacak. Öldürülenlerden üçünün toprağa verildiği Hanau Merkez Mezarlığı’ndaki resmi anma töreni, geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen devlet törenine göre küçük kapsamlı olacak. Törene Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser (SPD), Hessen Eyalet Başbakanı Volker Bouffier (CDU) ve Hanau Büyükşehir Belediye Başkanı Claus Kaminsky’yle (SPD), katliamda ölenlerin yakınları katılacak. Hanau Belediyesi komşu kentler Dietzenbach ve Offenbach’la, Türkiye, Romanya ve Bulgaristan’da toprağa verilenlerin mezarlarına da aynı anda çiçek bırakılacağını duyurdu.
Faeser, merkezi hükümette görev alıncaya kadar Hessen eyalet meclisinde ana muhalefetin lideriydi ve olayın aydınlanması konusunda birinci derecede sorumlu olan merkez sağ-yeşiller ortaklığındaki eyalet hükümetini en sert eleştiren politikacılar arasındaydı. Evlatlarını yitiren aileleri de sık sık ziyaret edip, onlarla sıcak ilişkiler kuran Faeser, şimdi federal hükümetin temsilcisi olarak, eleştirdiği eyalet hükümetinin başıyla birlikte devleti temsil edecek. Onun aşırı sağla mücadele konusundaki duyarlı duruşunun, sağcı selefi Horst Seehofer’den devraldığı Federal İçişleri Bakanlığı’nı ne ölçüde etkileyeceğini, bu durumun Hanau’yla ilgili soruşturma süreçlerine bir etkisinin olup, olmayacağını önümüzdeki dönemde göreceğiz. Faeser, birkaç gün önce de demokrasi açısından en büyük tehlike olarak değerlendirdiği aşırı sağa karşı merkezi bir eylem planını duyurdu. Sözkonusu plan önümüzdeki haftalarda start alacak.
YANIT BEKLEYEN SORULAR
Hanau katliamının aydınlatılması, cevaplanmamış soruların yanıtlanmasının birinci derecedeki sorumlusu Eyalet Hükümeti. Katliamdan sonra kurulan sivil toplum örgütleri ve gençlerin yakınları, iki yıldır hükümeti, özellikle de eyalet içişleri bakanlığını eleştiriyor, sorularına yanıt istiyorlar.
– Terörist, psikolojik problemleriyle, katliama ilişkin niyetlerini ve aşırı sağcı, komplocu tezlerini içeren internette yayınlarıyla biliniyordu. Gerekli önlemler alınsaydı katliam önlenebilir miydi?
– Hakkında şizofren tanısı bulunan saldırganın kolaylıkla silah ruhsatı alabilmesinde, atıcılık klüplerinde üye olmasında ihmal sözkonusu mu?
– Katliam sırasında ve sonrasında başta polis olmak üzere görevlilerin tespit edilen hataları ve ihmalleri neden kaynaklanıyor? Bunların sorumluları belirlenecek mi?
– Hem bu hata ve ihmaller nedeniyle, hem de resmi kurumlardan gördükleri duyarsızlık nedeniyle ailelerden özür dilenecek mi?
– Daha önce da ağır sağ terör eylemlerinin yaşandığı Hessen’de eyalet yönetimi ırkçılık ve aşırı sağa karşı gerekli önlemleri almıyor mu? Bu olayların aydınlatılması için gerekenleri yapmıyor mu?
SORUŞTURMA KOMİSYONU
Saldırıyı gerçekleştiren teröristin ölmüş olması nedeniyle olayla ilgili adli soruşturma sürecinin kısa sürmesi, bir dava açılmadığı için de bu soruların bir yargı sürecine konu olmaması söz konusuydu. Kendi çabalarıyla her biri skandal boyutunda ihmalleri ortaya çıkaran aileler ve sivil toplum girişimleri, Eyalet Meclisi’nde kurulacak özel bir soruşturma komisyonunun bu konuyu araştırması yolundaki taleplerini inatla sürdürdüler. CDU-Yeşiller hükümeti, muhalefet partileri SPD, FDP ve Sol Parti’nin de desteğini alan bu talebi kabul etmek zorunda kaldı. Olaydan 21 ay sonra kurulan komisyonda SPD’den Eyalet Milletvekili Turgut Yüksel, Sol Parti’den Saadet Sönmez ve Yeşiller’den Taylan Burcu da var. Komisyon, şu ana kadar ölenlerin yakınlarından bir bölümünü ve katille ilgili bilirkişi raporunu hazırlayan psikiyatristi dinledi.
Ölenlerin anne ve babalarının ya da kardeşlerinin verdiği ifadeler, yanıtlanması gereken soruların bilinenlerden çok daha fazla olduğunu ortaya koydu. İlk günden itibaren ailelerin yanında olan ve olayla ilgili dosyaları en ufak ayrıntısına kadar takip eden Yüksel ile Sönmez’in zaman zaman iktidar partisi CDU’lu üyelerin tepkilerini de çeken sorularına aldıkları yanıtlar, görevlilere yönelik eleştirilerin büyük ölçüde haklı olduğunu gösteriyor.
– Katiamın ardından olay yerine gelen polis ve ilk yardım ekiplerinin yaralılara, oraya gelen ailelere yönelik davranışları profesyonelce değildi. Kimi yaralıların saatlerce yattığı yerde can çekiştiğine dair kuşkular halen ortada.
– Katili arabasıyla takip eden Vili-Viorel Paun, yol boyunca defalarca polis ihbar hattını aramış, ancak kimseye ulaşamamıştı. Bu skandalı baba Niculescu Paun, oğlunun olaydan haftalar sonra teslim edilen telefonunu inceleyerek ortaya çıkardı. Savcılık, polis ihbar hattıyla ilgili soruşturmayı reddetti. “Paun o sırada polise ulaşabilseydi, kendisi ve ardından öldürülen dört kişi şimdi belki de hayatta olabilir miydi?” sorusu yanıt bekliyor.
– Otopsiler ailelerde travmaya neden olmuş. Ailelere otopsi yapılacağına dair bilgi verilmemiş. Cesetlerden doku örnekleri alınmış, aylar sonra ailelere teslim edilmiş. Örneğin, Hayrettin Saraçoğlu’na “doku örneği” diye kardeşi Fatih’in iç organlarının bulunduğu bir büyük paket teslim edilmiş, o da paketi uçakla Türkiye’ye götürüp toprağa vermiş.
– Saldırganın babasının olaydaki rolü halen karanlık. Aileler, katilin babasının da aşırı sağcı olduğunu aylar sonra konuyla ilgili yayınlardan öğrendiler. Polis, bazı aileleri kendileriyle çok yakın bir evde yaşayan bu adama yönelik “intikam saldırısı”nda bulunulmaması yolunda uyarmış. Yani polis, acılı aileleri koruma yerine, potansiyel saldırgan konumunda görmeyi sürdürmüş.
– Ailelerle görüşen Hessen Başbakanı Bouffier’in “41 yıllık avukatlık yaşamında bundan daha ağır vakalarla karşılaştığı” yolundaki sözler sarfettiğine dair iddialar da duyarsızlık örneği olarak kayda geçti. Bunu aktaran acılı anne Emiş Gündüz’ün kendisiyle ilgili “kalpsiz, duygusuz adam” sözleri de.
– SPD Milletvekili Yüksel, şimdiye kadar ifade veren ailelerin hepsine şu soruyu sorarak bu konudaki duyarsızlığının kayda geçmesini sağladı: Saldırıdan bu yana geçen süre içinde Eyalet Başbakanı, İçişleri Bakanı ya da üst düzey bir polis yetkilisi sizi arayıp, başsağlığı diledi mi? Tabii tüm “hayır” yanıtları da.
Ailelerin, aralarında NSU davası müdahil avukatlarından Seda Başay-Yıldız’ın da yer aldığı hukukçuların ve 19 Şubat İnsiyatifi gibi sivil toplum örgütlerin desteğiyle evlatlarının yaşamına mal olan karanlıkla mücadelesi sürüyor.
Soruşturma Komisyonu, sonraki oturumlarında hata, görevi yapmama, yetkiyi kötüye kullanma ve diğer suçlamalarla ilgili polis ve diğer yetkililerin ifadesini alacak. Bunlar arasında bu eleştirilerin odağındaki İçişleri Bakanı Peter Beuth (CDU) da olacak. Siyaseti bırakmayı düşünen Bouffier’in yerine eyalet başbakanlığını hedefleyen Beuth’un geleceği komisyondaki performansına bağlı olacak.
ÇOĞU ALMANYA DOĞUMLU
Bir bölümü Hanau doğumlu, bir bölümü Almanya vatandaşı kurbanların isimleri şöyle:
Sedat Gürbüz (30, komşu şehir Langen doğumlu), Kaloyan Velkow (33, Bulgaristan kökenli, bir çocuk babası), Fatih Saraçoğlu (34), Vili Viorel Paun (23, Romanya kökenli), Ferhat Unvar (23, Hanau doğumlu), Mercedes Kierpacz (35 – Polonya kökenli, iki çocuk annesi, komşu şehir Offenbach doğumlu), Gökhan Gültekin (37, Hanau doğumlu), Hamza Kurtoviç (22, Bosna kökenli, Hanau doğumlu), Said Nesar Hashemi (21, Afganistan kökenli, Hanau doğumlu).
GÜRSEL KÖKSAL – FRANKFURT
FOTOĞRAFLAR: Gürsel Köksal
KAYNAK: www.birgun.net