Belçika’dan Türkiye’ye ve dünyaya bakan bir vicdanın üçlemesi: “Şiddetli seçimsiz-lik”
Brüksel’in “İstanbul Beyefendisi” simalarından Mustafa Öztürk, yeni bir kitap yayımladı ve burada “namus-kadın-ölüm” üçlemesini inceledi.
“Namus, onlara göre insan vücudunun belirli yerlerinde bulunuyor. Hakkı olmayana dokundurulduğunda ölümü hak etmiş oluyor kadın. Gördüğü şiddet nedeniyle evini terk edip baba evine dönerse ve bir daha geri dönmezse, cezası yine ölüm. Kendisinden yaşça çok büyük, hatta dedesi yaşında olan birisine, başlık parası ile bir nevi satılan genç kızların evlerini terk etmeleri de aynı akıbete sürüklüyor onları. Bunlara benzer nice sebepler…” paragrafı ile namusun genel tanımını yapan yazar Mustafa Öztürk’ün yeni kitabı “Şiddetli Seçimsiz-lik” çıktı.
Brüksel’in Türk mahallesi olarak da tanımlanan Schaerbeek’te 12 yıl boyunca belediye meclis üyeliği yapan Mustafa Öztürk aktif siyaseti bırakarak, yazım hayatına başladı. Kitabın ismine bakınca politik bir roman bekleyenleri ters köşe yapmış Mustafa Öztürk.
Brüksel’de tanıyabileceğiniz en “İstanbul Beyefendisi” terbiyesine sahip Mustafa Öztürk, yeni kitabında “namus-kadın-ölüm” üçlemesini kaleme alıyor.
Türkiye’de 2022 yılının ilk iki ayında 98 kadın öldürüldü!
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) 2019 yılı verilerine göre, OECD üyeleri arasında Türkiye kadına şiddetin en yaygın olduğu ülke. Türkiye’de kadınların yüzde 38’i şiddete maruz kalıyor.
Kadın cinayetleri ve şüpheli kadın ölümlerini kayıt altına alan “Bianet”in verilerine göre, 2021 yılında en az 339 kadın, erkekler tarafından öldürüldü. Bianet’e göre bu rakam bir önceki yıla oranla yaklaşık yüzde 20 arttı.
KANAYAN YARAMIZ
Bir geceyarısı kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi’nden çıkan Türkiye’de “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu”nun raporuna göre, son 10 yılda 3 bin 185 kadın en yakını (koca, baba, kardeş, sevgili) tarafından öldürüldü.
Yazar Mustafa Öztürk göçle birlikte gelen kanayan yaralarımızdan birine dikkat çekiyor “Şiddetli Seçimsiz-lik” kitabında, “Çocuklarını Türkiye’den evlendiren bazı aileler, çok üzücüdür ki, gelin veya damadını sokağa atıyor veya uçağa bindirip geri gönderiyor. Bu insanlar bir anda kendilerini sokakta buluveriyorlar. Yol bilmezler, lisan bilmezler, doğru dürüst kimseyi tanımazlar. O an dünyaları kararıyor, her şey bitiyor sanki. Şaşkın vaziyette, ne yapacaklarını bilemeden, beyinleri durmuş gibi öylece kalakalıyorlar” cümleleriyle.
Bir gazetenin Avrupa Genel Yayın Yönetmeni Kayra TürkÖz ve Belçika Temsilcisi Arda DemirAy’ın buluşması ile başlayan “Şiddetli Seçimsiz-lik” kitabının ilk satırlarında, “Gazetemizin Belçika Sorumlusu Arda Demiray ile birlikte meşhur Büyük Meydan’da (Grand Place) kahvelerimizi yudumluyoruz. Arda ile aynı iletişim fakültesinden mezun olduktan sonra tesadüfen aynı gazetede işe başladık ve hâlâ aynı yerdeyiz. Türkçeden başka dört lisan daha bilen, kişilikli, sosyal ve sempatikliğiyle açamayacağı kapı yok dedirtecek kadar zeki. Annesinin doktor, babasının reklam şirketi sahibi olması onu hiç şımartmamış, kendi ayakları üzerinde durmak istediğini defalarca söylemiştir. Bunun için getirdiği misal her zaman kulaklarımda çınlar. ‘Ben ağaç gölgesinde yaşamayı sevmiyorum.’ Bu meziyetinden dolayı kendisi…” cümlelerini okuyorum gözlerim dolarak.
Daha başka ne gurur yaşar ki insan!
Sevgili Kayra ve sevgili Arda, “kadın cinayetlerini dert edinmiş iki gazeteci roman kahramanı”na ilham oldunuz. Dedeniz Mustafa Öztürk ile ne kadar gurur duysanız azdır…
FİKRET AYDEMİR – BRÜKSEL
FOTO: AA