Alman Meclisi’nden “bereyle” atılmak: Sakıncalı sembol mü ikilik mi?

Almanya Federal Meclisi, bu hafta bir kıyafet üzerinden kopan tartışmayla gündeme geldi. Sol Parti (Die Linke) milletvekili Marcel Bauer, taktığı bask beresi nedeniyle Meclis oturumundan iki kez çıkarıldı. Gerekçe? “Meclis’in onuruna aykırı kıyafet”. Ancak Meclis’in iç tüzüğünde böyle bir kıyafet yasağı yok. Sadece şu cümle geçiyor: “Kıyafet ve davranışlar Meclis’in vakarına uygun olmalıdır.”
Bauer, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada ise daha sert konuştu: “Bugünkü Meclis oturumundan az önce çıkarıldım. Gerekçe tamamen uydurma: Berek takmak Meclis’in onuruna aykırıymış. Ama 8 Mayıs faşistlerden kurtuluş gününde Meclis’te faşistlerin yer alması Meclis onurunu zedelemiyor! Bu tamamen saçmalık. Ve hiçbir yasal dayanağı yok. Bunu önce bir gerekçelendirsinler!”
KIYAFET Mİ, KİMLİK Mİ?
Bu olay, Almanya’da sembollere karşı izlenen politikaların ne kadar çelişkili ve seçici olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Çünkü geçmişte, aynı Meclis’te 2017’de bazı Yeşil vekiller, “FreeDeniz” tişörtleriyle Türkiye’de tutuklu gazeteci Deniz Yücel için yaptıkları eylem nedeniyle salondan çıkarıldı. 2010’da Almanya’nın en büyük gösterilerine neden olan Stuttgart 21 projesi karşıtı tişört giyen bazı Sol Parti vekilleri aynı şekilde Meclis dışına alındı. Buna karşılık 2015’te dönemin milletvekili ve bugünün araştırma bakanı Dorothee Bär, Bayern Münih forması giydiği için tepki çekti ama salondan atılmadı. 1980’lerde Gerhard Schröder’in kravatsız çıkışı tartışma yaratmıştı; ancak hiçbir yaptırıma uğramadı.
PEKİ BAŞÖRTÜSÜ?
Bauer’in bereyle Meclis’ten çıkarılması, şu soruyu da gündeme getiriyor: Eğer bir milletvekili başörtüsü taksaydı, aynı muameleye maruz kalır mıydı? Bugüne kadar Federal Meclis’te başörtülü bir milletvekili yer almadı. Ancak Almanya’nın çeşitli eyaletlerinde öğretmenler, hâkimler gibi kamu çalışanlarının başörtüsü takması yasaklandı. Gerekçe genelde “devletin tarafsızlığına gölge düşmemesi”. Sormak gerekiyor, başörtüsü ya da diğer dini ya da siyasi semboller dahil Almanya’da bazı semboller zaten varsayılan “tarafsızlık” içinde mi kabul ediliyor?
AŞIRI SAĞ SEMBOLLER NEDEN SORUN OLMUYOR?
Marcel Bauer’in işaret ettiği bir başka önemli nokta ise, aşırı sağcı sembollerin ve söylemlerin Meclis’teki varlığı. Federal Meclis’te 8 Mayıs gibi sembolik günlerde dahi aşırı sağcı vekiller oturumlara katılıyor, bazen bu günleri itibarsızlaştıran açıklamalar yapıyor. Ancak Meclis onuruna asıl zarar veren bu tür siyasal mesajlar olduğunda, kimse “iç tüzük”ü öne sürmüyor. 2018’de sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) partili bazı vekillerin oturuma Nazi sembollerini çağrıştıran yakalıklarla geldiği tartışma yaratmıştı. Ancak herhangi bir yaptırım uygulanmadı. Aynı AfD üyeleri, göçmen karşıtı ya da İslam düşmanı açıklamalarla kamuoyunda sıkça yer buluyor. Ama onlar için “Meclis onuru” sorgulanmıyor.
Stuttgart örneğine de bakalım: Baden-Württemberg Eyalet Parlamentosu’nda kıyafetlere dair daha net bir yönerge var: Erkeklerin ceket, tercihen kravat takmaları bekleniyor; kadınların omuzları kapalı olmalı. Fakat bere ya da başka başlıklar açıkça yasak değil. Ancak en ilginç yasaklardan biri, vekillerin konuşma sırasında “uzun süreli olarak” kürsüde cansız hayvan sergilemesi. Bu kural, Yeşiller milletvekili Markus Rösler’in 2014’te bir tartışmada kürsüye doldurulmuş bir kunduz getirmesi üzerine konmuştu.
2021’de ise Hür Demokrat Partili (FDP) Hans-Ulrich Rülke, bir peluş ağaçkakanla kürsüye çıkarak, Başbakan Winfried Kretschmann’a “yeşil ağaçkakan koalisyonu” göndermesi yapmıştı. Ne kunduz ne de peluş kuş nedeniyle vekiller Meclis’ten çıkarılmadı. Kıyafetler, semboller ya da simgeler değil asıl mesele. Asıl mesele, kimin taşıdığı ve neyi temsil ettiği. Ve belli ki, Almanya’da bu temsil hakkı hâlâ herkes için eşit değil.
YENİ POSTA – BERLİN