Köln’den Osman Okkan’a “Kültür Ödülü”

Köln’den Osman Okkan’a “Kültür Ödülü”
Yayınlama: 15.05.2025
Düzenleme: 15.05.2025 21:28
13
A+
A-

Belgesel yönetmeni Osman Okkan, Nürnberg’den kısa bir süre sonra Almanya’nın dördüncü büyük kenti Köln’den de bir “onur ödülü” alıyor. Daha önce de birçok saygın ödüle layık görülen Okkan, şimdi de uzun yıllardır yaşamını ve çalışmalarını sürdürdüğü Köln’ün en önemli kültür ödülüne layık görüldü.

Köln’de kültür alanında faaliyet gösteren çeşitli kurum ve kuruluşların çatı örgütü Kültür Konseyi (Kölner Kulturrat), bu yılki “Onur Ödülü”nü kentteki kültürel, sosyal ve siyasal yaşama büyük katkılarda bulunan Osman Okkan’a veriyor. 60 yıldır Almanya’da yaşayan ve bunun son 45 yılı Köln’de geçen Okkan’a kısa bir süre önce de bu yılki Nürnberg Türkiye Almanya Film Festivali’nin “Onur Ödülü” verilmişti.

“Köln Kültür Onur Ödülü”, Okkan’a 20 Mayıs’ta düzenlenecek bir törenle verilecek. Törende Okkan’la birlikte Kültür Konseyi’nin “yılın kültür yöneticisi”, “yılın kültür olayı” ve “genç kültür girişimcisi” kategorilerindeki ödüller de sahiplerini bulacak. Köln’deki kültürel çalışmaları, kültür alanında faaliyet gösteren kurumlar arasındaki ilişkileri geliştirmek ve desteklemek hedefiyle 1998’de kurulan Köln Kültür Konseyi, 2010 yılından bu yana her yıl kentteki kültürel çalışmalara sıradışı katkıları olan kişileri ödüllendiriyor.

Ödülünü Türkiye’deki Siyasi Mahkumlara Adıyor

Osman Okkan, Avrupa kamuoyunda araştırmacı gazeteci, yazar, radyo–televizyon muhabiri, haber programı ve belgesel film yönetmeni olmasının yanı sıra bir kültür, barış ve diyalog insanı olarak tanınıyor. Yaşamını insan hakları, demokrasi ve eşit haklar mücadelesine, halklar arasında kardeşliğe adayan, yankıları Avrupa sınırlarını aşan birçok etkinliğe imzasını atmış olan Okkan, bu ödülünü de, daha önce olduğu gibi, Türkiye’deki diktatörce eğilimlere karşı haksız yere hapiste tutulan siyasi mahkumlara adadığını açıkladı.

60 YILDIR EN ÖN SAFLARDA

Osman Okkan, Ankara’da doğdu; çocukluk ve 17 yaşına kadarki gençlik dönemini İstanbul’da, kentin çok kültürlü muhitlerinde geçirmiş bir “dünya vatandaşı” olarak 1965 yılında yükseköğrenim için Almanya’ya geldi.
Almanya’daki ilk yıllarını ekonomi, sosyoloji ve siyasal bilimler alanlarında öğrenim gördüğü Münster’de geçirdi; zaman zaman fabrikalarda, çeşitli işyerlerinde çalıştı. Böylece, bu tarihten birkaç yıl önce başlayan Türkiye’den Almanya’ya işgücü göçünün ilk dönemlerinden itibaren tanığı ve bu göç sürecinin bir parçası oldu. Öğrenim yıllarını, hem işçi-sendika mücadelelerinin hem de 1968 öğrenci hareketlerinin içinde geçirdi.

Öğrenci gençliğin ve göçmen işçilerin hakları için mücadele veren örgütlerin kurulmasında, yönetimlerinde, çalışmalarında aktif olarak yer aldı. Üniversitedeki akademik çalışmalarının ağırlığı da göç sürecinin sosyal ve siyasal boyutlarıyla ilgiliydi.
Arkadaşlarıyla birlikte Münster Türk İşçi ve Öğrenci Derneği’ni kurdu, başkanlığını yaptı. Başta DGB (Alman Sendikalar Birliği) ve IG Metall olmak üzere sendikalara danışmanlık yaparak işçi hakları için verilen mücadeleye katıldı.
Almanya Türk Öğrenci Dernekleri Federasyonu’nda (ATÖF) ve Türkiye Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu’nda (TDF) görevler aldı. 1974’te Avrupa’daki Türkiye Barış ve Özgürlük Komiteleri’nin, 1978–1980 yıllarında Federal Almanya İşçi Dernekleri Federasyonu’nun (FİDEF) Genel Sekreterliği’ni üstlendi.

GAZETECİ, BELGESELCİ VE KÖLNLÜ

Okkan, üniversiteyi bitirdikten sonra Alman ve Türk medyasında serbest gazeteci olarak çalışmaya başladı. Artık bir Köln’lü olmuştu.
Çeşitli gazete, dergi, radyo ve televizyonlarda Almanca ve Türkçe haberleri yayınladı. 1982 yılından itibaren Batı Alman Radyo ve Televizyon Kurumu WDR’in, Almanya’daki Türkiye kökenliler için kurmuş olduğu “Köln Radyosu”nda çalışmaya başladı. WDR televizyonunda Türkçe ve Almanca programlar yaptı, uzun ve kısa metrajlı belgesellere imza attı. 1984’te gazeteci Örsan Öymen ile birlikte yaptığı, Uğur Mumcu’nun da yer aldığı “Papa Suikastı’nın Perde Arkası” belgeseli “Monitor” programında yayımlandı. Monitor bununla aynı yıl Almanya’nın en saygın televizyon ödülleri arasında yer alan “Adolf-Grimme Ödülü”nü aldı.

Bu arada Türkiye’ye girememesine karşın, kendi deyimiyle “gazeteci olarak iyi anlaştığı, kadim dostu Mehmet Ali Birand’ın hınzırca bir planı”yla, Türkiye’deki televizyon haberciliğinin öncülerinden “32. Gün” programının Almanya temsilciliğini üstlendi. Bir yandan aranan “terörist” listelerinde yer alırken, Türkiye televizyonlarında yayınlanan programlar hazırladı.

Okkan, profesyonel gazeteci ve belgeselci olarak çalıştığı dönemde de göçmenler için eşit haklar mücadelesi veren örgütlerde, Türkiye’deki demokrasi ve insan hakları mücadelesiyle dayanışmayı hedefleyen etkinliklerde yer almayı sürdürdü. Siyasi baskılar ve ağır hapis cezaları nedeniyle Türkiye’den Almanya’ya gelen aydın ve sanatçılara destek oldu. Bu etkinlikleri nedeniyle “terörist” olarak ilan edildi, vatandaşlıktan çıkarıldı, 17 yıl Türkiye’ye gidemedi. Ama bu süre boyunca Almanya ve Türkiye kamuoyuna yönelik gazeteciliğini sürdürdü. Türkiye’deki sanat ve kültür dünyasının Almanya’da tanıtımı için çalıştı.

“EN ALTTAKİLER”E BÜYÜK KATKI

Yazar Günter Wallraff ile birlikte “En Alttakiler” kitabı ve aynı adla hazırlanan belgesel filmi içeren projede yer aldı. Almanya’daki Türkiye kökenli işçilerin yaşadığı ayrımcılığı, ırkçılığı, çalıştıkları yerlerdeki hak ihlallerini ortaya çıkaran bu proje kapsamında kaçak Türk işçilerle söyleşileri üstlendi; kısa zamanda “en çok satanlar” listesine giren kitabın Türkçeye çevirisini yaptı.

Osman Okkan, yazar Günter Wallraff ile birlikte “En Alttakiler” kitabı ve aynı adla hazırlanan belgesel filmi içeren projede yer aldı (Foto: Kaan Deniz)

WDR için Nazım Hikmet’i, Yaşar Kemal’i, Türkiye’deki aydınları ya da Almanya’daki Türkleri konu alan belgeseller hazırladı. Türkiye’den Almanya’ya gelen Aziz Nesin, Fakir Baykurt, Yaşar Kemal gibi yazarlarla toplantı ve konferanslar düzenledi, onları Türk ve Alman toplumuyla buluşturan etkinlikler organize etti.

TÜRKİYE ALMANYA KÜLTÜR FORUMU

Bu faaliyetlerin bir ürünü olarak 1993’te Köln merkezli Türkiye–Almanya Kültür Forumu’nun kuruluşuna öncülük etti, daha sonra sözcülüğünü üstlendi. Yaşar Kemal ve Günter Grass’ın onur başkanlığını yaptığı bu forum, iki ülke arasında kültürel ve toplumsal diyaloğun gelişmesinde önemli bir rol oynadı.

Zülfü Livaneli ve Mikis Theodorakis’in Köln’deki bir konserde ilan ettikleri Türk–Yunan Dostluk Girişimi’nin Avrupa Sözcülüğü’nü üstlendi. Altı bölümlük “İnsan Manzaraları” belgesel dizisiyle çağdaş Türk edebiyatının önemli isimlerini televizyon ekranlarına taşıdı.

Kültür Forumu, gazeteciler arasında karşılıklı gözlem gezileri, Almanya’da çalışan Türk gazetecilerin Almanya Başbakanı ile özel görüşmeler gerçekleştirmesi gibi önemli organizasyonlara imza attı.

HRANT DINK’İN ANISINA

“Cinayet Dosyası: Hrant Dink” belgeseliyle “Altın Küre Ödülü”nü aldı. Köln’de, Rakel Dink’in onur başkanlığını yaptığı Hrant Dink Forumunu kurdu. Bu forum her yıl, Dink’in anısını yaşatmak amacıyla anma etkinlikleri düzenliyor.

Kültür Forumu’nun 2017’den bu yana yürüttüğü “Politik Tutuklulara Destek Fonu”, Türkiye’deki bağımsız medyaya destek için kampanyalar da düzenliyor.

ALMANYA’YA GÖÇ SENFONİSİ

Son olarak, Fuat Saka’nın bestelediği, dünyanın ilk göç senfonisi “Karanlık Sular”ın (Dark Waters) Köln, Münster ve deprem bölgesi Hatay’daki sahnelenmesinin arkasında yine Okkan ve Kültür Forumu yer alıyor.

Bugün hâlâ Köln’de yaşayan Osman Okkan, kültür ve demokrasi odaklı projeler üretmeye ve genç kuşaklara bu misyonu devretmeye devam ediyor. Yeni belgesel projelerinde ise, Almanya’daki göçün öncü isimlerinden Yılmaz Karahasan ve Ülkü Schneider-Gürkan gibi figürlerin hikâyelerini ekrana taşıyor. (gk)

YENİ POSTA – KÖLN

KAPAK FOTO: Michael Bause