Başbakanlığa her gün biraz daha yaklaşan Olaf Scholz: “Birlikte evet!”
Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nin (SPD) başbakan adayı Olaf Scholz, Yeni Posta gazetesinin sorularını yanıtladı. Scholz, Almanya’da göç arka planına sahip olanlar ve Türkiye kökenlilerin çoğunluk toplumuyla karşılıklı saygı çerçevesinde, uyumlu bir gelişim modeli geliştirebileceğini belirtti.
Son kamuoyu araştırmalarında tüm siyasal gözlemcileri şaşırtan bir biçimde rakiplerini geride bırakmayı başaran SPD’nin başbakan adayı Olaf Scholz, Yeni Posta adına kendisine Ali Yıldırım ve Özlem Coşkun tarafından yöneltilen soruları yanıtladı. SPD Başkan Yardımcılarından Serpil Midyatlı’nın da video bağlantısıyla katıldığı görüşmede, sosyal demokrat politikacı, şansının büyük olduğunu, ancak yapılacak işler listesinin de uzun olduğunu belirtti.
SPD ile Olaf Scholz arasında anketlerde bir tercih farkının ortaya çıktığına, oy oranlarının kendisi lehine bir artış içerdiğine dikkat çeken ve bu farkı nasıl değerlendirdiğini soran Yeni Posta’ya, Scholz, şu yanıtı verdi:
“Ben bu kadar çok yurttaşın bana başbakanlık makamını layık görmesine seviniyorum. Bu, basit bir görev değil. Bu yüzden Federal Almanya’nın yeni başbakanı olabileceğim doğrultusundaki eğilimi görmek, benim için çok etkileyici bir şey. Tüm alçakgönüllülükle, önümüzdeki birkaç gün içinde destek aramaya devam edeceğim. Açık olan bir şey var: Benim bir sonraki başbakan olmamı isteyen herkes 26 Eylül’de birinci ve ikinci oyları SPD’ye vermeli.”
Kadınların Merkel hükümetinde özel bir ağırlık kazandığına işaret edilirken, SPD’nin kuracağı bir hükümette kadın üyelerin katılımının ne düzeyde olacağı sorusunu da Scholz “Kabinemde kadın ve erkeklerin eşit oranda temsiline dikkat edeceğim ve bunun sadece SPD için değil tüm hükümet için geçerli olmasını istiyorum. Almanya bu konuda gecikti bile. Ancak şimdi oy kullanma zamanı. Ülkeyi kimin yöneteceğine oylarınızla siz karar verin” yanıtını verdi.
SCHOLZ VE SPD FARKLI DEĞİL
Kamuoyu araştırmalarında “SPD’den daha çok tercih edildiği” ortaya çıkan, kendisine verilen oyların SPD’ye verilen oylardan daha fazla olduğuna dikkat çekilen bir başka soruda, aradaki farkı yorumlamayan Olaf Scholz, çok genç yaştan beri sosyal demokrat mücadelenin içinde olduğunu hatırlattı:
“Ben 17 yaşımdan beri sosyal demokratım. Sosyal demokrasiye angaje oldum ve kararımı SPD’den yana verdim. Birçok görev üstlendim, federal milletvekili, federal bakan, Hamburg hükümet başkanı ve yine Hamburg belediye başkanı oldum Şimdi de federal maliye bakanı ve başbakan yardımcısıyım. Ama ben 17 yaşımdan beri hep sosyal demokrattım, hâlâ da sosyal demokratım. O yüzden, benim bu görevi üstlenmemi isteyenler, yeni hükümeti oluşturmamdan yana olanlar, güçlü bir şekilde SPD’den yana çıkarak, ona oy vererek bunu kolaylaştırabilirler. ”
ÇİFTE VATANDAŞLIK MI GELİYOR?
Almanya’da yaşayan Türkiye kökenliler için çifte vatandaşlık hakkının önemini de yorumlayan Olaf Scholz, bu konuda bazı adımlar atılacağını açıkça dile getirdi. Scholz, şöyle konuştu:
“SPD, çifte vatandaşlık olasılığını destekliyor. Alman vatandaşlığını alanların yarısı çeşitli nedenlerle zaten çifte vatandaşlık sahibi. Bu nedenle diğer yarının da bu imkâna sahip olması hakkaniyetli olurdu.”
Türkiye kökenli toplumun Almanya’daki ve siyasal yaşamdaki ağırlığını, Türk oylarının bu seçimdeki önemini içeren bir soruyu, Almanya’nın bir göç ülkesi olduğunu hatırlatarak yanıtlayan Scholz, şu açıklamalarda bulundu:
“Siyasi olarak aktif olduğumdan beri göçmenlik konusu beni hep etkiledi. Daha 80’li yıllarda SPD’nin gençlik örgütünde genç bir adam olarak, o zamanlar kışkırtıcı olabilecek bir başlıkla ‘Göç Ülkesi Olarak Almanya’ adı altında bir kongre düzenledim. Bugün artık pek kimse Almanya’nın bir göç ülkesi olduğunu inkâr etmiyor. Ancak göçmenlik o zamanlar sıcak bir konuydu. Tabii ki, bugün hâlâ çözülmesi gereken birçok sorun var. Irkçılığa karşı mücadele var, ama aynı zamanda herkesin aynı fırsatlara sahip olması için daha da iyi bir eğitim politikası sağlamamız gerekiyor. Dar gelirli ailelerin veya anadili Almanca olmayan çocukların iyi bir iş edinme fırsatı bulmasını istiyorum. SPD’nin federal meclis adaylarından 41’inin göç arka planı var ve yaklaşık 16 dil konuşuyorlar. Almanya bir göç ülkesi ve bu çeşitliliğin parlamentolarımızda da temsil edilmesi gerektiğini düşünüyorum.”
YOKSUL TÜRKLER VE DÜŞÜK ÜCRETLER
Olaf Scholz, Türkiye kökenli toplumun Almanya’nın yoksul kesiminde yer aldığını ve ülkede yaygın bir düşük ücretliler sektörü bulunduğunu hatırlatan bir soruya, başbakanlığı döneminde neler yapılacağına dair örneklerle yanıtladı:
“Tüm çalışanlara adil ücret ödeyip ödeyemeyeceğimiz sorusu, geleceğin en önemli sorularından biri. Bugün çok az kazananların gelecekte daha çok kazanmasını sağlamak istiyorum. Bir zamanlar SPD’de yasal asgari ücret için savaşmıştık. Şimdi asgari ücretin yükseltilmesi için mücadele etmek ve saat ücretinde 12 avroya yükselen bir artış talep etmek istiyoruz: Bu, bu ülkede 10 milyon yurttaş için bir ücret artışı anlamına geliyor ve 10 milyon çalışkan çalışandan bahsediyoruz. Bu da bizde çok ama çok fazla insanın çok az kazandığını ve bu konuda önlem almak için kararlı bir şekilde harekete geçme zamanının geldiğini gösteriyor.”
TÜRKİYE’YE GÖNDERİLEN ATIKLAR
Olaf Scholz, Almanya ve AB ülkelerinden Türkiye’ye atık sevkiyatının yasadışılığına ilişkin, Türkiye’yi çöplüğe çeviren geçmişi şu sözlerle değerlendirdi:
“AB içinde atık tasfiyesi konusunda katı kurallarımız varsa Türkiye’de de uygulanmalı. Hiçbir ülke, atıklarını diğer bölgelere boşaltarak kuralları aşamaz. Çevrenin daha fazla tahrip olmaması için her yerde aynı ölçütler uygulanmalı.”
SPD’Lİ TÜRK ÜYELERE UYARI: DEMOKRASİ VE HUKUK DEVLETİ
Son dönemde SPD’ye üye olan birçok Türk’ün “örnek birer sosyal demokrat olduğunun söylenemeyeceği”, aralarında milliyetçiler ve İslamcı eğilimlerin bile bulunduğunu içeren bir soruyu da Olaf Scholz, demokrasi ve hukuk devleti anlayışının altını çizerek yanıtladı:
“SPD demokratik bir partidir. Ancak tüm üyeler, biz sosyal demokratları tanımlayan değerleri tam olarak desteklemelidir. Biz demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, refah devletimizin daha da geliştirilmesini, açık toplumda özgürlükçü bir yaşamı ve güçlü bir Avrupa Birliği’ni savunuyoruz.”
TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİ VE SAYGI POLİTİKASI
Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği ile ilgili sorunun muhatabının Türkiye olduğunu ve bu sorunun orada yanıtlanması gerektiğini belirten sosyal demokrat politikacı, AB üyeliğiyle ilgili gelişmeleri şu sözlerle yorumladı:
“Bu sorunun yanıtını Türkiye’nin kendi içinde vermesi gerekiyor. AB ülkeleri, azınlıkların korunması gibi demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü çekinmeden savunmaktadır. Üyelik için ayrıca ekonomik ve finansal kriterlerin de yerine getirilmesi gerekir.”
Olaf Scholz sözlerini şu hatırlatma ve saptamalarla bitirdi:
“SPD güvenli bir emekli maaşı, 12 avroluk asgari ücret, güçlü ve iyi bir toplumsal beraberlik konularına saygıyla yaklaşmaktadır. Burada doğmamış ya da anadili Almanca olmayan ama bu ülkenin şekillenmesine aktif olarak katkıda bulunan ve işlerin sorunsuz yürümesini sağlayan, yurttaşlara takdirle yaklaşıyoruz. Birçok insanın bu yeni başlangıcı istediğini hissediyorum: Bir saygı politikasını. Bu da onları SPD’ye bağlıyor.”
YENİ POSTA / ALİ YILDIRIM / ÖZLEM COŞKUN – BERLİN
FOTOĞRAFLAR: HÜSEYİN İŞLEK – HAYPA.de